ideolojilerin de artık sadece kişilerin marka çalışması olduğunu, onların da tüketim toplumunun parçası olmanın ötesinde bir değere sahip olmadığını söyleyen kitap.
Şuurun ve bilincin yerini, gösteriş ve tatminsizlik aldığında oluşan toplumdur.
Tükettikçe acıkır, acıktıkça hunharca tüketirler.
Tüketirler de, huzur bulurlar mı, peki ya mutlu olurlar mı?
Kocaman bir hayır!
Zira Özü, anlamı ve derinliği unutan zihnin mutlu olması mümkün değildir!
trafikte birbirine yol vermeyip, birbirinin önüne tampon sokan toplumdur. insanların araba sürme tarzları bana göre o toplum hakkında fazlasıyla fikir veriyor. herkes bir telaşın içinde. bir durun, kendinize gelin.
"tüketim artık toplumsal yaşam ve kültürel değerlerde merkezi bir yer aldı. kendini ifade etmek için metalara ihtiyaç duyan birey, sadece giysileri ile değil bir beğeniye dayalı ya da beğeniden yoksun oluşu bağlamında; evinin, mobilyalarının, otomobilinin ve diğer faaliyetlerinin de kendisini ifade ettiğini düşünen bir homo consumens haline dönüştürüldü."
mal bürokratların dediğinin olmasıdır.adamlar o kadar limbik sisteme bağlılar ki muhatabını değerlendirme becerisine bile sahip olmaksızın korkusuna yabancılaşıyor.tabi böyle davranmalarının sebebinden ziyade gerekçelendirilişini belirttim.sebepse üretim yapamamaktır.bir insanın hiç mi kendine ait fikri olmaz arkadaş.hadi yöneticilerine suç atacağım ama ideal yöneticiliğin buradan geçmediğini de biliyoruz.demek ki özgürlükle rahat yaşamı bağdaştırmak gerekiyor.aksi takdirde sonuç şekil a da ki gibi.
diğer faktörler ise hizmet alan adamın tepkisizliği ve pozitif hukuk düşkünlüğü.işte felsefenin önemi.
toplum ahmak insanlar uğruna akıllı insanların kurban edilmesidir.
endüstriyelleşme ile birlikte insanların birlikte vakit geçirme sürelerinin azalması kaçınılmaz oldu. Buna paralel birbirini tanımayan insanların, birbirini sadece dışarıdan görerek yorumlaması sonucu sadece meta'ya göre bir değerlendirme ve başarı hissi oluştu.
Bu tanıma paralel olarak, iç dünyada yaşanan duygusal tatminsizliğin meta ile değiştirilebileceğinin düşünülmesiyle de mal a yani meta'ya olan ilgi arttı. insan meta'ya yaklaştıkça içi boşaldı, tatmin mal'da arandıkça kaçtı.
Bu durum üretimin ve endüstriyelleşmenin hızını arttırdı ve birbirini besleyen ve sürekli büyüyüyen bir tatminsizlik sonucu, daha da güçlenen tüketim ortaya çıktı.
Artık endüstriden kaçmak çok zorlaştı.
işte insanın belki hiç olmadığı kadar kendini araması gereken zamanların başlangıcındayız artık.
belki de insanlar her zaman böyle hissediyordu.
1500 yılında yazılanlarda da aynı sorunlar var 1700'lerde de. Yoksa bu döngü dünyanın temeli mi? Bu tatminsizlik?
bizatihi bu toplumun en önde bayrak sallayanlarındanım. eleştirip eleştirip, bir yandan bu çılgınlığa kapılanım.
bir büyük sırt çantasına sığmaz mı insanoğlu? bu kadar renge, bu kadar modele, bu kadar markaya gömülmenin ne manası var?
bu soruları sorup sorup yeni bir kargo teslim alıyorum.