tüketim toplumu

entry64 galeri2 video1
    26.
  1. nereye gidiyor bunun sonu bilmiyorum. tüketmenin sınırı yok harbiden. 20 yıl sonrasını düşünemiyorum.
    eskiden bi malboro vardı bi beyaz malboro say bakayım şimdi kaç çeşit malboro var? televizyon 37 ekranla 67 arasıydı . renkliyse de tadından yenmezdi. ver şimdi 250 tl., bin küsur kanal karşında. ulen tek tek kanal değiştirsen 3 saatini alır. şimdi plazmanın modası geçti lcd'si, projeksiyonu, led tv'si. cep telefonu desen ha keza. satılan otomobillerde elektrikli ön cam opsiyondu kardeşim, şimdi say say bitmez. bi migros vardı, market olarak. bir de sokaklarımızdaki yağlı boya kapılı bakkallarla, buzdolabının motoru dükkan kapısının üstündeki kasaplar. şimdi et market, teknoloji market. mobilya marketi var babacım.
    fotoğraf makinesindeki film bitince tab ettirmeye götürdün mü iki gün sonra alırdın, merakla eve gelip nasıl çıkmış diye bakardın. bunların hiç biri kötü değil ha. peki ne paralıyorum bir tarafımı? tırsıyorum kardeşim. 5 yaşındaki yeğenim tv'min kumandasıyla tv'de oyun oynamayı gösterdiğinden beri, dijital kamerayı kullanmayı 9 yaşındaki komşunun oğlundan öğrendiğimden beri, arabanın radyosunun ayarlarını yıkamacı çocuktan öğrendiğimden beri. ben bir sözlükte yazıyorum. iyi kötü, bilgisayar kullanıyorum. ama herşey çok hızlı gidiyor yetişemiyorum. ve ben tırsıyorum.
    1 ...
  2. 27.
  3. homoecomonicusun evrimleşerek homocapitalismusa dönüşümü ile gerçekleşir. fakat aslında tüketimden kasıt sadece firmanın arzına yüksek bir talep oluşu değildir. herşey büyük bir hızla tüketilir. popülerizm zirve yapar, hafızalar zayıflar, sevgiler, değerler tüketilir:
    (bkz: richard sannett) (bkz: karakter aşınması)
    1 ...
  4. 28.
  5. mütemadiyen tüketiyoruz, tüketiyor ve tükeniyoruz. hep talep ediyor insanoğlu, arz çoktan unutulmuş bir kavram. hepimizin gözü aç, hep daha fazlasını istiyor ve elimizdekileri tüketmekten asla yorulmuyoruz. sevgi, saygı, hoşgörü, iyi niyet, dürüstlük gibi insan olmanın temel belirtileri olan duyguları zaten çoktan tükettik ve şimdi sıra hayallere ve umutlara geldi. her birimiz bir diğerimizin hayallerini tüketmekte, kendi hayallerimizi tüketmek yetmiyor çünkü. başkalarının hayalleri ve umutları da yok olsun istiyoruz ve hatta kimsenin hayal kurmaması ama en çokta kimsenin umutlarının yeşermemesi belki de asıl istediğimiz. bu yüzden kurduğumuz hayallerin başkaları tarafından küçümsenmesi ve bu yüzden içimizde binbir emekle filizendirdiğimiz umut çiçeklerinin ta kökünden hoyratça koparılmaya çalışılması en sevdiklerimiz tarafından. keşke her şey ekonomideki gibi olsa ve ürettiğimiz ölçüde tüketerek kurabilsek insanlığımızın dengesini. umutlarını tüketenlere biz umut aşılasak ve hayallerin kaybolduğu noktada yepyeni hayaller kurmayı öğrensek ve öğretebilsek keşke. nereden geliyor bu ben umut edemiyorsam sen de etme mantığı? yoksa tükettiğimiz her iyilikte ve güzellikte fark etmeden insanlığımızın da bir parçasını mı tüketiyoruz? eğer öyleyse az kaldı demektir neslimizin tükenmesine, ha gayret...
    2 ...
  6. 29.
  7. on5yirmi5.comda bir köşe yazarı konuyla ilgili bir yazı dizisi yayınlıyor epeydir. ilk defa dikat kesilip sosyoloji üzerine bir sürü kavram ve tanımlamayı anlamaya çalıştım. henüz türkiye bahsine girilmemiş ama sanırım dördüncü bölümde yazılacakmış. ya baba harbiden fakında değiliz ama tükenen sahip olduklarımız değil bizmişiz.
    --spoiler--
    Cemil Meriç bu durumu; 'Sanayi devrimi hayat üslubunu alt üst etti ya altüst olan ruh dengemiz?' diye sorguluyor. Sahiden, ya ruh dengemiz? Yaşadığımız ile yakındığımızın aynı olma dengesizliği? Madde üzerindeki hâkimiyet insanlığın en büyük zaferi ise neden mutsuzuz? Her şeyimiz varken niye kanaat ahlakıyla yaşayamıyoruz, yetinmeyi bilmiyoruz? Madde mi bize hükmediyor biz mi maddeye?

    Bir dönem sadece zenginlere has yaşam biçimi olarak tanımlanan ihtiyacından fazlasını tüketmek, elde etmek; temelli hazcılık; şimdilerde ihtiyacı olmadığı halde çiftlerce ayakkabıyla, tıka basa elbiseyle dolu gardıroplara sahip ve imaj uğruna daima güzele yönelen bireylerin, can sıkıntısının çaresini alışveriş yapmakta bulan kadınların, bir kere alınıp uzun yıllar kullanılacak ürünlerin yerini kullan, at ürünlerin aldığı, gösterişin ve bu yolla kabul edilme ya da kabul görmenin önemsendiği, saygınlığı kredi kart limiti; araba modeli, oturulan semt ya da konutların, her türden eşyanın markasıyla kazanıldığını düşünen sıradan ya da olmayan her kesimin yaşam tarzına neden dönüşmüştür?
    --spoiler--
    konu hakkında yazılmış en kapsamlı yazılardan biri bu sanırım.
    devamını okumak isteyenler için:
    1. bölüm: http://www.on5yirmi5.com/genc/koseyazisi.aspx?c=18025
    2. bölüm: http://www.on5yirmi5.com/genc/koseyazisi.aspx?c=18477
    1 ...
  8. 30.
  9. 31.
  10. tonlarca para sayıp aldığı elbiseler altında bu ne tüketim çılgınlığı deyip akıl küpü kişilerin sarfettiği sözlerin içinde yerini alan kelime.
    1 ...
  11. 32.
  12. --spoiler--
    "Tüketim toplumu demek çocukluk yaşını geride bıraktıkları halde çocukça hevesleri terk edememiş insanların toplumu demek. Günlük konuşmalarını otomobillerin veya güneş gözlüklerinin markalarına hasreden insanlara yetişkin denilemez. Bu insanları oyuncakla kandırmak kolaylaşmıştır çünkü. Ülkemizde yaşını başını almış insanlar oyuncaklarından ötede bir şeyle ilgileniyor değiller. Ama çocuk kalmanın çok daha üzüntü verici göstergesi bu insanların oyuncaklarından 'ihtiyaç' adı altında söz edişleridir."
    --spoiler--
    (ismet özel - tavşanın randevusu')
    2 ...
  13. 33.
  14. 34.
  15. Tüketim çılgınlığı,günümüzün yegane gerçeği.Daha düne kadar bende bu gerizekalı insan toplumundan biriydim.Ama şunu fark ettim ki, Son Model bir Ferrari ISteyen Ben değilim,Beymenden Takım Elbise giymek isteyen de ben değilim ya da dünyanın içinde ki tüm varlıklara tüm kadınlara,tüm arabalara,tüm arsalara,tüm konutlara,tüm yapıtlara herşeye ama herşeye sahip olmak isteyen yedikçe daha çok büyüyen ve daha çoğunu isteyen şey ben değilim.Bu sadece günümüzde ki kapitalist sistemin bana televizyon gazete ve diğer insanlar aracılığıyla pompaladığı EGO diye tabir edilen içimizde ki canavarın istekleri.Ve şimdi ben o canavarın anasını ters tutup düz sikerken,tek dileğim çok paramın olması ve o parayla..

    Son model bir kırmızı ferrari alıp,Ankaranın en büyük meydanında binlerce insanın gözü önünde sade,çelikten yapılmış gayet işe yarar bir silah olan çekiçle onu parçalamak.SAnırım bunu yaparsam,dünyanın gerçekten sahibiymişim gibi hissedeceğim kendimi.isteyenlere parçalayacağım ferrarinin parçalarını da hediye paketleri halinde gönderebilirim *

    Mutlu ve Huzurlu olmak için,temiz hava ve sudan başka hiç bir şeye ihtiyaç duymayan bir adamın ruhundan gelen sesinin yazdığı bir yazıdır bu yazı.Rahat olun,evden çıkarken ceketini yanınıza alın ama egonuzu almayın *
    3 ...
  16. 35.
  17. farkındalık düzeyi düşük sadece kendilerine, almak ve daha iyisini almak olarak programlanmış hayatları yaşayan insanlardır.
    2 ...
  18. 36.
  19. Adam Smith'in yarattığı düzenin sonucudur. Ama sonunun KAOS olacağıda kesindir. En sonunda kendimizi tüketeceğiz orasıda kesindir.
    1 ...
  20. 37.
  21. kaynak var tuketir ; kaynak biterse üretir, üretmezse yoksullaşır, yoksul yaşar, yoksul ölür, ötesi varmı. bu cırpınışlar niye?
    2 ...
  22. 38.
  23. tüketimi ihtiyaçlarını karşılamaktan öte toplumsal saygı ve statü elde etmek için araçsallaştıran bireylerden oluşan postmodern toplumdur. örneğin bu toplumdaki bireyler kıyafet seçimlerinde soğuktan korunma ve ayıp sayılan yerlerini örtmekten öte estetik kaygılar güderler. çoğunlukla da aldıkları kıyafet eskimeden yeni bir tanesini alırlar.
    2 ...
  24. 39.
  25. insanı unutkanlaştıran da bir arkadaştır bu aynı zamanda.

    işten dönerken serviste erkek arkadaşıyla telefonda konuşan bir hanımkıza kulak misafiri oldum, annesinin kullandığı telefonun pek teknolojik olmadığından bahsederken şöyle bir benzetme yaptı; "yaa mesaj yazarken bir harf için bir tuşa 3 kere basılan telefonlardan filan; ne kadar komik değil mi?"

    değil amına koyim işte.

    şunun şurasında 3 sene öncesine kadar 8810 kullanan, 5 sene öne bi mesaja 2 kontör yakan insanlardık, i phone 5 e girip 24 ay borçlandık diye adam mı olduk, gittiğimiz her yeri twitter dan cem i cümlemize ifşa ettik diye götümüz mü kalktı, sabah kahvaltısında bildiğin menemeni instagrama yükledik de sanat eseri gibi göründü diye götümüz tavana mı vurdu?.

    hem mesaj çekme gelmişin 30 yaşına, varsa bi diyeceğin ara söyle; 30 saniye.
    2 ...
  26. 40.
  27. tüketim toplumunun yarattıkları ile hayatımız, asosyal medya olmuş. sanat, kültür, çeşitlilik ve daha hayatın içerisindeki bir çok hissedilebilinen farklı renkler, sönmeye başlıyor. korku insanlara aşılanarak, herkes kaybetme güdüsü ile diğeri için bir şeyler yapmayı gereksiz ve mühim olmayan bir durum olarak algılıyor. sadece tek algı: seks ve tüketim eksenli olmuş...
    2 ...
  28. 41.
  29. şu anda toplumumuzun hızlı bir şekilde geçişini tamamladığı sosyolojik olgu. Yeni çıkan ürünü alma merakı maymun iştahlılık ve gereksiz harcamalar ile başlayan ve mantığı olmayan durum. Aylık 1000 tl maaş alıyorsun cebindeki telefon 2000 tl yani iki ay çalışıyorsun o telefonu almak için ve yenisi çıkıyor sonra da onu almaya çabalıyorsun bu hiç bir mantığa sığmayan tüketim toplumunun mantığıdır işte.
    2 ...
  30. 42.
  31. insanların surekli birseyler satın almasıyla oluşan toplumdur. bu insanlara zorla dayatılır. Bununda 2 yolu vardır. 1 kisa omurlu seyler ureterek. en buyuk ornegi bilgisayarlardir. yeni bir bilgisayar aldiginizda 2 yil sonra yavaslamaya kullanimda zorluklar gostermeye baslar. peki biz ne yapariz yeni birtane aliriz yada almak zorunda kaliriz. 2 yol ise aslinda ihtiyac degildir fakat almak zorunda hissederiz. Bunada ornek olarak cep telefonlarini verebiliriz. iphone5s cikti cikali iphone4 yada iphone4s hatta 5 kullanicilari bile almaya calisiyor. Neden cunku daha yeni, havali alirsa ortamlarda artislik yapabilcek vs. peki o telefonla yapabilecegi seyi digerleri yapamiyormu yapiyor. yani aslinda ihtiyaci yok. Fakat medya sayesinde beyni sulanan toplum olarak almak ihtiyaci hissediyoruz. Ona sahip olamazsak uzuluyoruz triplere giriyoruz. buhranlar yasiyoruz. Bu yuzdende su zamanki insanlarda kimse mutlu olamiyor gercekten. Bu yuzden insanlar gecmiste daha mutluyduk der Ne kadar tuketmeye alisiyorsak o kadar mutsuz oluyoruz.
    2 ...
  32. 43.
  33. kapitalizmin körüklenmesi halidir. insanların çoğu, hatta büyük kurumlar, özellikle, varlığını, aşırı tüketime borçludur. aşırı tüketimi de insanlarlar var ediyor zaten, belkide sen belkide ben belkide sen ben o biz siz onlar.
    5 ...
  34. 44.
  35. aşırı aşırısı sevdiğim jean baudrillard'ın aşırı aşırısı anlamadığım kitabı. 4 yıldır kaç kere açtım okumaya başladım, anlamadım bıraktım. yarım kaldı diye tekrar başladım, yine bıraktım. en son birkaç ay önce bitirdim ama konuya da hakim olduğum halde zerre bir şey anlamadım. neyse ki stay filminde olduğu gibi anlamıyorum diye çıldırmadan önce kitap hakkındaki yorumları okudum da rahat bir nefes aldım. kafamdan cidden büyük bir yük kalkmış oldu. amcacığım ölmeseydi de sadeleştirip tekrar yayımlasaydı çok müteşekkir olacaktım.
    1 ...
  36. 45.
  37. nevizadede içer, üstüne barbi büfede yemek yer, aksarayda işkembe çobası içip sabah ayılmak için starbucksa gider. ulan bu kadar uğraşacaksan ne diye içiyorsun tüketim toplumu çocuğu. orospu çocuğu.
    1 ...
  38. 46.
  39. Hani bazen bazı şeylerin değişmesine sevinirsin , hatta buda değişsin buda dersin. Sonra bi bakmışsın aslında değişenler günü birlik mutluluklArdan başka hiç bişi kazandırmamışdır sana.pişman olursun ama o gün anlarsın insanoğlu ne kadar nankörmüş.ne kadar gözü doymazmış. Sonra özlemeye başlarsın geride bıraktıklarını.daha spnra senden kopanların sana etki etmediğini fark edersin.artık hiçbişi dokunmuyordr sana.herşeyi hunharca parçalayan duygusuz bir mutfak robotusun artık.ister gül ister ağla ama sen artık bir mutfak robotusun.

    Son olarak ruhumuz olmadan bizler birer makineyiz.
    2 ...
  40. 47.
  41. sürdürülebilir ekonomi yerine kapitalist ekonomiyi benimseyen, her an büyümek zorunda olan ülkelerde varlığı elzem olan toplum. malların tüketimi azsa talebi de azdır, talep düşüklüğü de büyüme hızında azalma demektir.
    kapitalist ekonominin gerektirdiği sosyal politikaların sonucudur, toplum üzerindeki etkisidir.
    1 ...
  42. 48.
  43. Günün büyük bir çoğunluğunu köle gibi çalışarak, kendine ayırabildiği kısa bir zaman dilimini refah içinde geçirebilmek umuduyla gereksiz harcamalar yapan güruha denir.
    Birşeyi almak için ona para vermiyorsunuz aslında, vaktinizi veriyorsunuz. O parayı kazanmak için harcanılan vakti.
    Oysa insan, tamahkârlığından vazgeçip sade bir yaşam sürebilse keşke, işte o zaman yaşadığını hisseder.

    (bkz: Hayatı satın alamazsınız)
    2 ...
  44. 49.
  45. 50.
  46. Kazandıkları üç kuruşu en olmadık yere harcama gereksinimi hisseden toplum ve toplum bireylerine verilen ad.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük