4 evreden olusur.1.evresi idealistlik evresidir. Kisi zorlandigini fark ettikcr kendi gucunu daha fazla zorlar. 2.evre zamanla istegin ve umudun kaybolma evresidir. Bu evrede birey duygusal cokus icine girdigini farkeder. 3.evre tum olumsuzluklari degistirmenin zorlugu karsisinda kendini caresiz hisseder. Tum savunma mekanizmaniz harekete gecse de yetersiz kalir. Ve son olarak 4.evre apati evresidir. Bu evrede cevresel olaylara duygusal olarak tepki vermede azalma, donuklasma ve duyarsizlasma ortaya cikar.
Sendrom onlem alinmazsa cogunlukla is kaybi, maddi kayiplar, ailevi sorunlar ve diger iliski guclukleri, alkol-sigara gibi etkiler gosterir. Ozellikle kadinlar bu sendromda risk altindadir yasadigi durumdan oturu.
ben mi melankoliğim ve seçici algı ile hep böyle depresif başlıkları seçiyorum, yoksa sol framede mi bir sıkıntı var?
neyse;
tükenmiş sendromu çağımızın hastalığı.
şöyle anlatayım;
her sabah sevgilinin sesiyle, öpücüğüyle uyanmak varken, mekanik b.k gibi bir alarm ile uyanıyorsun. muhtemelen 06.00 ya da 06.30 gibi. ha bu bahsettiğim büyük şehirler için geçerli tabi. güzel, uzun, sağlıklı bir kahvaltı yapsan belki biraz mutlu olursun ama yolda kıytırık bir pastaneden ya da yol üstü simitçisinden bir poğaça alıp ayak üstü tıkıştırıyorsun. onu yapabilmek de bir lüks tabi. genellikle muhtemelen zift gibi bir kahve içiyorsun. sonra yürüyerek deniz kenarıdan işe gitmek varken, belki toplu taşım araçlarının içinde oturacak yer bulabilirsen şükrediyor ama muhtemelen terli terli ve kokulu duş almayan insanların arasına sıkışık sıkışık ayakta giderek iş yerine ulaşıyorsun. saat 09.00'da başlayan ya da kendi istediğin saatte gittiğin, istediğin saatte çıktığın bir iş hayatın olsa belki bu kadar nefret etmezsin işe gitmekten ama iş muhtemelen 08.00 gibi başlıyor ve 17.30 veya bazı yerlerde 18.00 (ki hatta işin bitince çıkmak zorunda olduğun yerler de var, mesela hastane gibi) çıkıyor o yorgunluğa yola düşüyorsun. trafik yine berbat. insanlar mutsuz. herkesin suratından yorgunluk ve tükenmişlik akıyor. kimsenin kimseye tahammülü yok. herkes bir an önce kendini eve atmanın derdinde. belki ay sonuna yetişecek faturalar, kredi kartı borçları ya da ne bileyim çocukların okul taksidi falan olmasa bu kadar endişe de etmeyeceksin gelir gider hesabından ama ne yazık ki dünya bunun üzerine dönüyor. günümüzde ortalamanın üstünde değilsen muhtemelen tatile gidemiyorsun ya da 5 gün gittiğin tatilin taksidini 1 sene boyunca ödüyorsun. ülkenin gündemi o kadar berbat ve her gün o kadar sık kötü haber alıyorsun ki istesen de mutlu olamıyorsun. bütün bunların sonucu tükenmişlik sendromuna neden oluyor. yataktan kalkmak istemediğin, işe gitmek istemediğin idareten / idameten yaşanılan hayatlar.
eskiden tükenmiş olduğunu söyleyip yoğun bir karanlık içinde debelenen insanları gördüğümde çok ama çok garipserdim. şimdi daha iyi anlıyorum o karanlığa bulanıp hayatı donuk tonlarla yorumlayanları..
Bazı fiziksel durumların sonucunda olabilir.
Açlık, yorgunluk, soğuk gibi.
Eğer bu sendrom ile karşılaşırsanız beyninizi kapatın ve uyumaya gayret edin. Çünkü canınız hiçbir şey çekmez nefes almak bile ağır gelir.
Uyanınca düzeleceğine inanmak ve uyandıktan sonra ufak bir gezintiye çıkmak, başkalarıyla sohbet etmek iyi gelir.
hiç uyumadan gittiğim bir iş gününün ardından eve gelip akşam 10 da uyudum gece 3 de kalktım, şimdi gene iş saatini bekliyorum...bir iki saat sonra işe gidicem...hayatımın en boktan en sıkıcı yıllarını geçiriyorum ve eskiyi çok ama çok özlüyorum...tüm hislerimi kaybettim, ne mutlu olabiliyorum nede üzüntü duyabiliyorum. gülmek ya da ağlamak istiyorum onuda beceremiyorum...bir şeyler tekrar hissetmek istiyorum ama olmuyor...tükenmişlik bu olsa gerek...
hiç uyumadan gittiğim bir iş günün ardından eve gelip akşam 10 da uyudum gece 3 de kalktım, şimdi gene iş saatini bekliyorum...bir iki saat sonra işe gidicem...hayatımın en boktan en sıkıcı yıllarını geçiriyorum ve eskiyi çok ama çok özlüyorum...tüm hislerimi kaybettim, mutlu olabiliyorum nede üzüntü duyabiliyorum. gülmek ya da ağlamak istiyorum onuda beceremiyorum...bir şeyler tekrar hissetmek istiyorum ama olmuyor...tükenmişlik bu olsa gerek...
Zaman zaman yaşanır. Böyle durumlarda en güzeli merkez kaçtir. Ortamdan uzaklasmak can sıkan stres veren kisi veya mekanlardan uzak kafayi dagitmaktir.
Sadece zenginlerde ve ünlülerde rastlanan, burjuva hastalığıdır. Aslında toplumun her kesiminde görülür, kimisi maddi sıkıntılardan, kimisi manevi sıkıntılardan tükenmişlik sendromu olur ama bir garibanın tükenmesi tükenmemesi kimsenin zerre sikinde değildir, sırtına kırbaçla vurulur, katır gibi çalıştırılır, 800 tl para koyulur cebine ay sonu, küfür gibi, ''benim kızımı ne mühendisler, ne doktorlar istedi de vermedim'' denir, ufak bir yuva kurmasına bile izin verilmez, sonsuz yalnızlığa mahkum edilir, hikaye değil bunlar ha, bizzat çevremde görüp tanık olduğum şeyler.
Meryem uzerli nin moda haline getirdigi sendrom. Yok oyle birsey arkadasim. Neye tukeniyorsun. Cem yilmaz'in dedigi gibi,
Sikiliyorsan, al kidem tazminatini siktir git. Ne sikiluyorsun?