Türkiye'nin cumhuriyet dönemine geçişiyle birlikte, 24.7.1963 tarih ve 11462 sayılı Resmi Gazete'de genç bilim adamlarını desteklemek iken bugün bünyesinde barındırdığı onlarca birimle birlikte, tarım politikalarının yönlendirilmesinden, Ar-ge projelerinin desteklenmesine kadar farklı alanları kapsayan bir misyona sahip kurumdur.
--spoiler--
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu, kısaca TÜBiTAK, Türkiye'de bilim ve teknolojiyi teşvik etme, yönlendirme ve popülerleştirmeyi amaçlayan, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın "ilgili" kuruluşlarından olup özel hukuk hükümlerine bağımlıdır.
1963'te Cemal Gürsel tarafından hükümete danışmanlık ve milli bilim politikası rehberlik amaçlarıyla kurulduğunda "Türkiye Bilim Teknik ve Araştırma Kurumu" diye bilinirken, sonradan adı "Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu" olarak değiştirilmiş ve uzun süre bu adla anılmıştır. Bu arada 1993 yılından itibaren Popüler Bilim Kitapları basılmaya başlanmıştır. Ardından "teknik" yerine "teknolojik" kelimesinin kullanılması ile 2005 yılında kurumun adı son halini almıştır.
--spoiler-- *
Cemaatle hükümet arasındaki tartışmalardan nasibini almış kurum.
cemaat tübitak'a yapılan atamaları gündeme getirken hükümet de bir zamanlar cemaatin burada yapılandığını iddia ediyor.
science'ın bir kısmını düzenli olarak türkçe'ye çevirip, bilim ve teknik dergisi ismiyle yayınlayan kurum. hepimizin bildiği gibi bilimle hiç bir ilgileri yoktur.
Veri analiz elemanı kalmamış. G.antep'te bir mahkeme delil yolluyor buraya ve gelen resmi cevap şu şekilde;
kurumumuz dijital analiz incelemesi yapabilecek personel ekibinde son 6 ay içerisinde yaşanan yoğun değişim sebebiyle söz konusu talebinize yönelik uygun ve ehliyetli personel bulunmadığından üzülerek talebinize olumlu cevap verememekteyiz
.
uzman yardımcılığı sınavı yaparak da memur olarak işe başlayabilinen kurum.
- yaş tutuyordu,
- askerlik şartı tamam,
- kamu haklarından yasaklanmış değilim,
- zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, nitelikli hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, göreve ilişkin sırrı açıklama, Devlet sırlarına karşı suçlarından dolayı hüküm giymedim,
- lisans derecesi tamam
- Lisans bölümüne yerleştirildiği yılda yapılan Üniversiteye Giriş Sınavında yerleştirildiği puan türünde ilk 100.000e girmiş olmak (bu çoktan tamam)
- o dönem kpds puanım da tutuyordu,
- mezun olduğum bölüm tamam
*
*
*
tamam oğlu tamam. mülakata çağrıldım. hiç umudum yokken birden gaza geldim. tübitak'ı iyice araştırıyorum, mülakat sorularına bakıyorum. ilk mülakatım olmadığı için gergin değildim. ama ciddi bir kurum. büyük bir açık vermemeliydim.
mülakat vakti geldi çattı. herkes iki dirhem bir çekirdek, salonda bekliyor. vaktim geldi içeri girdim.
mülakat ortamı tam bir geyik yeri gibiydi. mülakat yapanlar gülüyor, şakalar komiklikler vs. burayı çok mu istiyorsun diye gevşek bir edayla sorular. ailende bilimsel çalışma yapan var mı? deden ne iş yapar? taşak cevaplar vermeyi ben de isterdim ama böyle bir lüksüm yoktu. ha bir de bu soruların bir kısmı ingilizce soruluyor. ebenin örekesini diyecek olsam o denli geniş hazneli ingilizcem olmadığından zaten diyemezdim. hobin ne, kaç para maaş veriyoruz biliyor musun, ne iş yaptığımızı biliyor musun diye düzgün sorular vardı. ama bir tanesi vardı ki hep puştça sorular soran oydu. acaba dedim beni mi yokluyor daha önce de mülakata girdiğim de böyle soranlar vardı. bu hırtın tipi resmen din kültürü hocası gibiydi. konuşması karadenizli şeklindeydi. ciddi sorular da geldi sınavdan çıktım.
daha sonra sonuçlar açıklandı. tesadüf bu ya son sıradaki kişiler alındı. bir de ilk 4'ten 2. ve 3. işe alındı. ilk sıralardakilerin suçu neydi acaba? 5. de alınmadı, yani ben. hakkıyla giren var mıdır derseniz bence var. çünkü mülakattan önce konuştuğum bir çocuk vardı. yani ben tübitak olsam bu arkadaşı alırdım. ki aldılar da. lakin tanıştığım bir başka arkadaşı almadılar. allah için beni eleyip onu almaları gerekti. ki ben de alınmadım; o da alınmadı.
tübitak benim için safsatalara başladığından beri bitmişti:
akp+fethullah gülen cemaati elele kimleri kimleri almışlar. en azından bunu ayyuka çıkması güzel. ama iş işten geçtikten sonra. yani öküz ölüp ortaklık bittikten sonra.
kısmet değilmiş demesi kolay. ama ben de hak etmiştim. o sınavda bir ibnelik döndüğüne eminim. olan oldu artık. yukarıdaki haberleri referans alırsak hırsızların, sahtekarların, bilim düşmanı kimselerin emrinde çalışmamak güzel. ama bu teselliler karın doyurmuyor. yine de o mülakata dair:
nekadar kaliteli eleman barındırılarsa barındırsınlar muhtemelen öngörüsüz, işen anlamayan, koltuk sevdalısı ve yandaş yöneticiler nedeniyle işleri bağlanmış kurumdur.
Eskiden en azindan guzel guzel bilim kitaplari basarlardi. Artik kitaplarini sahaflarda bile bulmak guc. Bari kitap isine, eski kitaplarin basimlarina geri donseler en azindan millete bir faydalari dokunur.
eski bakanın niteliksiz akrabası sahte diplomayla burda işe girer. başına eskiden hayvanat bahçesi müdürü olan zat getirilir. akpnin ses kayıtlarının montaj olduğuna dair içi boş açıklamalar yaoarlar. bu saatten sonra artık bilim üretmek yerine akp yolsuzluklarını aklama ve siyasilerin arpalık yeri olmuştur.