ankarada metropol sinemasının hemen üstündedir. hoş bir mekandır. garsonlarından biri siparişleri ilginç bir biçimde servis etmektedir.
-abi o şekeri, ice-tea'yi nerden çıkardın? birazdan da nargileyi sırtından çıkarcan galiba hehe..
-yok nargileyi de sırtımdan atraksiyonla çıkartmak isterdim ama girecek delikler belli ona yer yok.
-!?!!!!
selanik sokağı'nın küçücük fıçıcık içi dolu turşucuk mekanı. o kadar küçük yere bu kadar insan nasıl sığıyor, şaşıp kalıyor ankara gençliği her seferinde. kahvekremasi'nın da değindiği gibi hayli becerikli* garsonları da vardır. elleri dolu olduğu halde bir cebinden ice tea, diğerinden şeker çıkarıp şakalar yapmayı da ihmal etmeden servis yaparlar, evet.*
bahçede oturuken hemen yakınındaki nedjima ile karışır müzikler. ne birini ne diğerini dinleyebilir insan, kafası karışır. gene de olsundur, elma dilimli patatesi pek ala hazırlarlar.
nargile tütününün hasıdır. ağırdır ve bir süre sonra insanı sarhoşlaştırıp mide bulantısına yol açabilir. kabından çıkarıldığında ıslatılır ve elde suyu sıkılır. nemli olarak lüle'ye sarılır. nargilenin boyutuna göre 2-5 ya da 6 saat içim süresi devam edilebilir. hazırlarım ben bu olayı babacığıma. en çok sevdiği tütündür. ''osmanlı adamıyız biz'' der ve öyle kavunlu, elmalı olanlarını sevme. yerim onu ben.