guzel film de oyle hizli kosmakla yukseklere ziplamakla olmaz bu isler Edward once insan ol insan..vampirsen de vampirligini bil..gerci elemanin kalbi de temiz hani o da heartcore lover lardan..tabi film klasik vampir filmlerinden de degil..bu ikisi+2 puan eder..kiz da guzel +2 de ordan geldi..1 puan da filmin müziklerine veriyorum.etti 5..
bucuk puan kiriyorum nedeni ise ya eleman isir iste kizi sonsuza kadar yasayin vampir vampir ne malsin ya. ne kasiyosun kendini bu kadar anlamadim ki. puh sana..
önce filmi izlenmeli ardından kitabı okunmalıdır. aksi takdirde film bekletilerinizi karşılamakta zorlanabilir. genel itibari ile yıllardır klişeleşmiş vampir hikayelerinden farklı ve daha iyidir.
he bir de kendime kıssadan hisse çıkardım bu kitaptan;
bella bu mike gül gibi çocuk sen git elin soluk benizli vampirine aşık ol. hatun kısmı birader işte efendi erkekler değil piç olanlar hep
--spoilerımsı--
bir gün önce bitirdğim kitaptır kendileri.
inatla okumaktan kaçınmıştım şuanda aynı fikri savunmaktayım.
sebebi kötü bir kitap olması değil. zaten edebi bir dili de yok. yasaklanma sebebi gençleri etkilediğini düşünmemdir.
manyak gibi geziyoruz kardeşim. sanki "edward" bulcaz yolda yürüken. genç kızların etkilenmesi çok kolay bir seri. aşk kıskançlık özlem.. böyle olunca kadın 10 kitap daha yazsa yazar. ****
sallama aşk hikayesini anlatan fantastik kitap. olaylar o kadar yapay o kadar anlatayım bitsin ne biliyim o kadar alt yapıdan yoksun ki.
yani lafın gelişi fantastik kitap diyorum çünkü kendisine fantastik demek Dragonlance'a, lotr ve hatta hakikaten harry potter'a bile haksızlık olur. kitap herhangi bir altın kitaplar serisinin vampir versiyonuna düzenlenmiş hali gibi, karakterler ayrıntılı değil, ilginç değil, okurken kafanızda sıradan bir ergenlik dönemi aşk romanı canlanıyor. diyaloglarda zeka pırıltısı yok, ilginçlik yok, buffy'nin 7 sezonu kitaplaştırılsa bunu baya bikaç yüze katlar.
ha fantastik nedir ne değildir, nerelerde bulunur bu soruları fazla kurcalamadan fazla derine inmeden, aa ne güzel vampirde varmış falan diye koy gotune rahvan gitsin hesabı okunabilir. okunması da eğlence verir. ama öyle sapığı olacağınız güzellikte bir şey değil.
bi de ben bu satırları yazarken o kadar cok fantastik dedim ki dam üstünde saksağan çağrıştım: (bkz: planet earth)
stephenie meyer'in kitabı.
annesinin yanından* babasının yanına* taşınan bellanın, hayatının aşkını bir vampirde bulmasını anlatıyor. bir günde bitirdiğim, adeta sayfaların kendi kendini çevirdiği müthiş sürükleyici kitap..
sinema filmi de çekildi ama kitap fimden çok daha etkileyici..
ayrıca filmde rob pattinsonun kendi şarkılarından bazıları *** da yer almakta
film güzel (izledim ) kitap şahane ( yarım bıraktım )deniyor. ayrıca bir de bonusu var onu da ben ekliycem "delilik". çevremde bizzat müşahade ettiğim bir şey var o da kitabı okumaya başlıyanlar yavaş yavaş değişmeye başlıyor. bu harry potter zamanındakilere de benzemiyor. isimlendirmek güç, bir garip...
vampir alt türünün şu ana kadar verdiği sayılı başyapıtlardan biri olarak kabul eden kerem akça'nın, 10 üzerinden 10 verdiği roman uyarlaması film.
ayrıca filmi, 80'ler ve 90'ların vampir alt türü filmleriyle de kıyaslayarak geçirdiği değişimlerle ele alıyor. film için yaptığı kritik hem çok doğru bir bakış açısına sahip, hem de çok yönlü olması nedeniyle beni tatmin etti. buyurun linki:
malesef kitabı okuduktan sonra beklediğim tadı verememiş filmdir.
filmin aksiyon yönü, kitabın diline bakılırsa abartılmış bile sayılabilir. bella ile edward ın sıra dışı yakınlığı ise kısa betimlenmiş; hikaye bir noktaya yoğunlaştırılmaya çalışılmadan dengelenmek istenmiş. filmi izleyenler için bir de kitabını okumalarını tavsiye ederim; sanırım daha lezzetli bulacaklar.
alacakaranlık çok tutmuş bir kitap serisinin sinema uyarlaması demişlerdide bana ne demiştim lakin film amerikada öyle bir açılış yaptı ki konuda vampirlerle ilgili olunca merak etmeden yapamadım,filme ilk çıktığı hafta gittim,öncelikle film türdaşlarına göre çok küçük denebilecek (30 milyon dolar) bir bütçeyle kotarılmış,bu bütçe olayı filmin geneline daha az aksiyon daha çok karakter analizi şeklinde yerleştirilen formülle çözülmeye çalışılmış,alacakaranlık özünde akıcı,kendini seyrettiren,yer yer fazla sarksada sonra kendini toparlamayı bilen,içindeki romantizimi çok şeker bir şekilde seyircisine geçirmeyi becerebilen,bütçesine rağmen iyi efektlere sahip olduğunu düşündüğüm (asla sırıtmıyor) bir yapım olmuş ama filmdeki aksiyon dozu kesinlikle yetersiz kalmış ( hatta son 20 dakikaya bırakılmış) oyunucuların yetersiz oldukları yerler var,aşk meşk mevzularının fazla uzadığı sahnelerde mevcut denilebilir ,o kadar romantizm dolu sahnenin üstüne seyirciyi etkilemek için giren bezoldukçabol sahnesi sönük kalıyor mesela,bu dengenin oturmadığı yerler var ama alacakaranlık vampir türüne getirdiği yenilik ve farklılık sayesinde kült kategorisine girmeye oldukça güçlü bir aday,hatta ben buna kesin gözüyle bakıyorum ama kesinlikle mükemmel bir deneme değil sadece keyifli,bizede 2009 new moon u beklemek düşer,umarız aşk aksiyon sentezi o filmde daha iyi tutturulur bizde daha iyi bir devam filmi izleriz ... 10/6
(bkz: vampirdir o vampir)*
--spoiler--
vampir filmi değildir. aksiyon hiç değildir. ayrıca kitabı okumayan biri için inanılmaz kopuktur. ama tuhaf bir hoşluğu vardır filmin. tamam, filmi 5 kez izleyen ve beni çekiştire çekiştire sinemaya götüren arkadaşım kadar etkilenmesem de beğenmedim de değildir.
kısa kısa değinmek gerekirse:
cullen ailesi hasta olunasıdır -antiparantez alice harikadır-. beysbol sahnesi hoştur. vejeteryan geyiği güzeldir. araya serpiştirilmiş espriler incedir *. vampir klişelerini yerle bir etmesi açısından hoştur. "belki benim pencereme de konar" ümidiyle uğruna camların kapıların açılıp yatılası edward'ın bella'ya piyano çalması/ninni söylemesi ise kesinlikle romantiktir.
tamam kızın edward a aşık olma nedenleri gayet açıkta bu edward cullen kardeşimiz bu bella ya neden aşık olmuştur ? daha doğrusu nesine aşık olmuştur ben hemen söyleyeyim kokusunu bakın kukusuna değil kokusuna vampirce bir iç güdüyle , onun kanını emme fantazileri kurarak ona aşık olmuştur.
aslında biz kızların edward'a aşık olmasının belli başları sebebleri var.
1) hiç bir zaman babamız da dahil kimse bizi edward'ın koruyup kolladığı gibi koruyamayacak.
2)hiç bir zaman yunan heykeli gibi bir sevgilimiz olmayacak. en basitinden edward yemek yemez uyumaz. hal böyle olunca ağzı kokmaz tuvalete gitmek zorunda kalmaz. ilahi birşey. ayrıca bella da kitapta sık sık onun hayalden bile güzel olduğunu söyler.
3)ordan oraya zıplayan ama saçı dağılmayan bir varlık daha yoktur.
4)kimse sizi ne yazık ki bu kadar tutkulu sevmeyecektir. her tutulu aşk elbet bir gün o tutkuyu kaybedecktir. sevgi baki bak ona bir lafım yok!
5)imkansız aşk en güzel aşk be sözlük!
6)Size hiç ninni yazan sizi düşünerek besteler yapan bir erkek mümkün geldi mi? onları artık üretmiyolar ne yazık ki.
kizlarin kafasindaki "mukemmel erkek" modelini gozden gecirmesine, hatta onu cope atip yenisini olusturmasina sebep olacak hikayedir. zira beyaz atli prensten vazgectik ve hepimiz bizi "korumaci" tavriyla saracak Edward Cullenimizi beklemeye basladik bile. insani bastan sona icine alan bir seridir, new moon ve eclipsede de hikaye ayni surukleyiciligiyle devam ediyor. umariz gelecek 2 kitap*ta da devam edecektir.
filmde oyunculuk koskoca bir sifir, ozellikle de arabada edward*in bella* eline dokundugu sahnede kafasini kucuk emrah modunda bir cevirisi vardir ki sormayin gitsin. yanisira sahneler atlanmis, hikaye metamorfoza ugramis fln, bilemiyorum stephenie mayer nasi izin verdi ama boylesine guzel bi hikayeye hic yakismicak kadar kisa ve basit bir filmdi. ayrica casti olusturmak icin cok mu ugrastilar bilemiyorum yani. kitapta tapilasi diye anlatilan edwardin filmde burnu carpik, yuzune tepsiyle vurmussun gibi bi ifadesi var, rosalienin de oyle kiskanilacak hicbi ozelligi yok, cakma sarisinin teki...
tabi biz bu korkuyu daha once yuzuklerin efendisi serisinde de yasamistik, ya guzel olmazsa film diye gunlerce dusunmustuk vizyon oncesi, ama tom bombadil harici hicbir hayal kirikigi yasamamistik. bana soleselerdi plan butce komisyonu hazirlar, yonetmeni de elceyizimle secerdim walla...
rüyalara girerek insanı çıldırtan "muhteşem" kitap serisi. filmi de çıktı of of bunun serinin hayranlarına yaşattığı sevinç anlatılamaz. gece gündüz soundtrack dinler olduk. Ama buradan duyurayım soundtrackte yer almayan ama dünyalara bedel bir parça var carter burwell'in "i know what you are"ı. of bu kadar kanı donduran mideye kramplar sokan bir müzik daha yapılmamıştır.
ayrıca aylardır edward edward diye sayıklıyorum yetti canıma resmen bebe kafamdaki ideal sevgili kavramını yıktı. stephenie ne yaptıysan bana seni baş tacım ilan ettim milyonlarca kez bana edward bella aşkını anlat. ölüyorum kanım çekiliyo o derece. ayrıca kendime gümüş volvo istiyorum.bide alice gibi bir kız kardeş.
serinin üç kitabı (bkz: twilight), (bkz: new moon), (bkz: eclipse)nefes bile almadan okunuyor.kitapta vampir hikayesinden daha çok içinde yaşanan aşk insanı cezbediyor. özellikle (bkz: edward cullen)'ın sevgisi hayatta hiç sevilmediğinizi hissettiriyor insana. gerçek sevgiyi anlatıyo bi bakıma yani. * ayrıca kitapları okuduktan sonra 1 hafta boyunca rüyalara edward girmiştir. hatta abartıp sabahları uyandırma modundaki anneye bikaç kez edward diye seslenilmiştir.
Gerilim ve aşkı aynı ölçüde barındıran bu öykü, okuyucuların kitabın sayfalarını sabırsızlıkla çevirmesini sağlıyor.
Ayrıca beyazperdeye uyarlanan bu filmde, başrolü robert pattinson ve kristen stewart paylaşıyor. ikinci seri filmi 2010 da gösterime girecekmiş,sabırsızlıkla bekliyoruz.Gerçekten güzel bir film/kitap.
bir de kitabı var dimi? aman aman. şimdi şöyle, edward diye bi dallama var "ulan biraz insan olayım, medeniyet öğreneyim" diyerek hatunun birine kafayı takıyor. türkiyede olsa yaşatmazlar o dingili de neyse. böyle ısırmalar, yiyişmeler, sabaha kadar kucaklamalar, romeolar. böyle bi' olgu bu. bunun ilgi çekici bir yanını görebilen varsa bana söylesin nolur.
hadi kızları anladım, edward kardeşimiz öyle sokakta yürürken görülecek cinsten bir herif değil. erkeklere noluyor? kristen stewart dersen eyvallah derim, ama karakterden bahsediyorum gülüm.
"edward ne kadar da süpersonik bir karakter değil mi melis?"
türkçeye "alacakaranlık" olan çevrilen; bir vampir için insan kanının önemini ortaya çıkaran film...
şöyle ki: edward, bellayı kurtarmak için kanını emmiştir. bu andan önceki tüm karelerde benzi solgun bir genç olan edward'ın bellaya yumulmasıyla* beti benzi, rengini bulmuştur.
zaten kendisi de demiştir:
--spoiler--
hiçbir hayvanın kanı, insan kanının yerini tutmuyor!
--spoiler--