Galatasarayın avrupada fırtına gibi estiği o malum yıllar. 90'ların sonu, 2000'lerin başı. o zamanlar bir cine 5 belası peydah olmuş başımıza. hastası olduğumuz takımın maçlarını izlemek için para vereceksiniz diyor ipneler. lig maçlarından zaten vazgeçmişiz eyvallah da, bir de avrupa maçlarına musallat olmuşlar, şampiyonlar liginden elenince düşmüşüz ellerine yine.
memur çocuğuyuz malum, ne gezer bizim evde cine 5 mine 5?
lakin babam sağ olsun kırmış yarmış bir bilgisayar almış. öyle çok hızlı, canavar, şimdikiler gibi 38 çekirdekli bir şey de değil, mütevazi bir makine işte. kim bilirdi ki o makinenin bir tarihe tanıklığın en önemli parçalarından biri olacağını. ama oluyordu...
sağdan soldan duyuyoruz sonra, bir program varmış, bilgisayardan cine 5'i çözüyormuş diye. tabi hemen gidip babaya başvuruyoruz böyleyken böyle diye. adamın serde galatasaraylılık var tabi, sıcak bakıyor olaya. kasayı kucakladığımız gibi doooğru bilgisayarcıya. bir ekran kartı taktırıyoruz, gerekli programları da yükledikten sonra eve getirip kuruyoruz tekrar bilgisayarı ve basıyoruz power tuşuna. en az bi 5 dakika kadar sürüyor açılması! babam, kardeşim, ben toplamışız başına sanki zaman makinesi icat ettik amk. derken açılıyor sonunda, başlatıyorum hemen programı, arkasından ses çözücüyü ve işte karşımızda cine 5. al sana paralı kanal deyip bi güzel sövdükten sonra erol beye, arkama yaslanıp akşamki maçı beklemeye koyuluyorum. adeta zafer kazanmış komutanım. güya parasız izleyeceğiz ya cine 5'i, intikam alıyorum güya erol aksoy'dan... benden çaldığı galatasaray'ımı geri almışım sanki.
velhasıl kelam o akşam, deplasmandaki bologna maçıyla başlayan ve içerdeki leeds maçıyla biten bu maceranın kahramanlarından biridir bu söz konusu eylem.
tabi gece 12'den sonraki playboy kuşağı da olayın kreması, bonusu, eşantiyonu olmuştu, onu da belirtmeden geçmemek lazım açıkçası.
yanılmıyorsam bilgisayarla televizyon bir kablo vasıtasıyla birbirine bağlanıyordu ve televizyonda cine 5 in açık olması gerekiyordu, kanal değiştirince bilgisayardaki kanal da değişiyordu. hey gidi günler batman&robin'i izlemiştim, çok heyecanlıydı.. tabi öncesinde yarım saat babama yalvarmıştık. yatma saatini bir hayli geçiyordu çünkü filmin bitişi.