"türk ün aklı ya kaçarken ya sıçarken gelir" sözünü doğrular niteliktedir.
tuvalette sessizlikte yapacak başka bir şey bulamayıp düşünmeye sevk olan insanımızın aklına gelen şeylerdir. genelde tuvaletten çıkınca unutulur ve sonra "la ben ne düşünmüştüm?" diye sordurtur.
günlük yaşamda atlanılan düşünceler.yaratıcılığın hat safhaya çıktığı fikir akımları gelmektedir
bir an yeni bir buluş yapabileceğin seviyeye geldiğini bile düşünürsün
aynı pozisyonu aldıktan sonra her seferinde lan şu tuvalette bir dergilik eksik, olsa bir dergi koyma yeri söyle oto dergisinden, national geographic'ine kadar doldursam fena mı olur, hem işimiz görülür hem kültürümüz artar diye düşünüp, ardından bir karar verip en iyisi yarın halledeyim ben bunu deyip bir sonraki ziyarete kadar unutmak.
iş yerindeki bi arkadaşım kaç gündür illüminati öyleymiş, illüminati böyleymiş diye anlatıp duruyodu. kendisine "illüminati peşinde" imajı vermek için bi mail hazırlayıp gönderdim. baktım ki çok inandırıcı olmuş ben bile tırstım. kızın üstünden ter boşandı korkudan... ve evet bunlar bir anda tuvalette geldi aklıma. 3 gün içinde evine gidecek tebligatı bekliyordu garibim ama ben itiraf ettim gerçekleri.*
Beynin en cok calistigi zamandir. Beyin bokun ve sidigin cikmasi disinda baska biseye yorulmadigi icin akla cok saglam seyler gelebilir. ozellikle is dunyasinda ben butun kararlarin toplanti salonunda degil helada yapilmasindan yanayim.