ilk çocuğumu suni sancıyla 9 saatte doğurdum. ikinci doğumum biraz daha rahattı sadece 5 buçuk saat sürdü. Bir kadının hem de ilk doğumunu yapan bir kadının 10 dakikada sçar gibi doğum yapmasını anlayamıyorum. hiç mi kimse görmedi, sancıdan hiç mi inlemedi bağırmadı.
ayrıca doğum başlangıcında kadından su gelir ki bunu erkekler bile tv filmlerinden biliyor olmalılar. o su öyle 1 bardak su değildir. resmen 1 kova sudur ve dışarıdan farkedilmemesi imkansız gibidir.
Bence bu kadın ailesinin yanında ya da başka bir yerde doğurmuştur. her nasılsa bebeği yol boyunca taşımış ve mola esnasında ondan kurtulmak istemiştir. yoksa 10 dakikada doğum yapmak doğa kanunlarına aykırıdır.
"insanlarda -allah korkusunu geçtim- merhamet denilen, insan sevgisi denilen şey kalmamış" düşüncesini üstüne basa basa kanıtlayan utanç verici olaydır. 'köpekten ana olur senden' olmaz denilesi kızdır.
madem istemiyorsun niye doğuruyosun? kürtaj'ı cinayet olarak görüyorsan, bu yaptığın cinayetten de kötü değilmidir diye sormazlar mı insana?
saçmadır, efsanedir.
doğum denilen şey öyle iki dakika da tuvalette yapılamaz. sanırsın ki kadın çişini yapmış.
ilk doğumlar nereden baksanız sancı geldikten en az 5 saat sonra gerçekleşir *, bu da hastane koşullarında ve verilen ilaçlar dahilinde anne adayını rahatlatarak ve rahim açılarak yapılır.
bu kadın, doktor takviyesiz, tek başına bebeğini tuvalette doğuracak, bebeğinin göbeğini kesecek, o kadar kanı, sıvıyı vücudundan temizleyecek, bebeğini çöpe atacak ve hiç bişey olmamış gibi elini yüzünü yıkayıp tekrar normal hayatına devam edecek öyle mi?
komik.
diyeceksin ki, niye köylerde, tarlalarda kadınlar doğurup tekrar işinin başına dönüyormuş!
bariz yalan haber ya abartı haber besbelli. üniversite okuyordu ailesinin yanından dönerken terminalde aldığı yarım ekmek döneri yedikten sonra sancılandı çiş yapıyorum sandığı anda karnından bir ağlama sesi geldi ki meğersem ne görsün... falan filan bunlar halkın kulağına aşinalık kazandırmak için ve hepimizi sinirlendirip galeyana getirmek için uydurma haberler.
işin aslını ben size söyleyeyim; örümcek pavyonda çalışan bir kadın hastanede doğurduğu çocuğu daha sonra çöpe koymuş. gazeteciler de biliyorlar seneler öncesinde de böyle şeyler vardı yeni bir şeyler katmak zorunda hissediyorlar öyle gözümüze sokuyorlar işte.
22 yaşında hamile bir kadının sessiz sedasız, kabız gibi pıtı pıtı doğum yapmasını geçtim, bu kız doğum yaptıktan sonra arkadaşları ''aa zayıflamışsın şekerim'' tarzında yorumlar mı yaptı da bu işin rengi belli olmadı kadının teki şansa bebeğin ağlama sesini duyana kadar. özet geçecek olursak.
yalnız bazı çiftler o kadar titizleniyorlar yok suda mı doğum yapsam, yok sezaryenle mi aldırsam yok normal doğum mu diye... lan demek ki o kadar da endişe edecek bir durum yokmuş. kız dinlenme tesislerinde sıçar gibi doğuruvermiş orası acayibime kaçtı...
Eğitim ve öğretim sözününü eski dilde ki karşılığı talim ve terbiyedir.
Öğretim, bilgi transfer etmektir.
Eğitim ise güzel ahlak, nezaket, terbiye, saygı ve sevgi gibi kavramların transfer edilmesidir.
Buna göre, üniversite okumak öğrenim görmektir, eğitim görmek değildir.
Üniversite okumayan dede ve ninelerimiz, öğrenimlerinin değil,eğitimlerinin gücü sayesinde sevilmekte, gönüllere taht kurmaktadır.
yanarım yanarım, bu yüzyılda prezervatif kullanmayan nesile yanarım.
öte yandan, zinadır, nesil gidiyor diye yanacak değilim. herkes kendi bacağından asılır. o kız düşünmüyorsa, benim burada yorum yapmam gereksiz. ama o masum bebeğin suçu yok. madem bir bok yedin, arkasında duracaksın.