tuvalete hangi zamanda düşürüldüğü, sonradan kullanıp kullanmama açısından çok önemli olan hadisedir. zira tuvalet yapıldıktan hemen sonraysa çok fena olabilir. gerçi her şekilde kullanılması çok zordur ancak ikinci seçenek imkansıza yakındır.
ben bir keresinde e 250 mi düşürmüştüm küçüğüm daha o zamanlar. şortumu tam kaldırırken pat telefonu düşerken gördüm, düştü ve deliğin etrafında 2 tur attıktan sonra içine girdi. ondan sonra ee tabi büyüğümü yaptım etraf bok içinde, öylece babamı çağıramazdim. gittim salak gibi birde üstüne su döktüm, küçüğüm işte.
neyse ki babam eline naylonu geçirip daldırdı deliğin içine ve bulduk telefonumu. ama çalışmıyordu tabi. üzülmüştüm, telefon annemden bana yadigardi. hey gidi günler hey.
bundan yıllar önce başımdan geçen bir olayı hatırladım şimdi. ah bu hatıralar olmasa...
ilk telefonum nokia 5110'du. bir yaz simit satarak biriktirdiğim paranın canlı hali. daha 15 yaşımda lise hazırlıktayım. telelfonu alalı 1 ay ya olmuştu yada olacaktı. üzerine titriyordum. tuşları bozulur diye snake oyunu bile oynamıyordum. neyse bizim okulda tuvaletlerde it çakal tayfası bol bol sigara içer müdür öğretmenlerde hiç ses çıkarmazdı. benimde en korktuğum zamanlardı tuvalete işimin düştüğü zamanlar hatta mümkün mertebe uğramazdım. ama zaruri ihtaiyaç mecbur gidiyorsun. en korkulu rüyam, telefonumu ordaki serserilerden birisine kaptırmaktı. velhasılı kelam. tuvalette telefonum çalmaya başladı. (melodi) al yazmalım. ses seviyesi maksimum. içerideki duman katsayısı hayli yüksek. birden tuvalette tüm sesler kesildi. an geçmeden. kapıma bir tekme. hayvanlık diz boyu. bir hışımla dükkanı kapamak. telefon zaten cepte sorun yok. bir tekmede bana doğru. iyi sıyrılış. bir diğeri içeri girer. elini cebime sokmaya çalışır. güçsüzlük. saçını tutmak. karnımda sert bir yumruk. yere düşmemek. yerler pis. telefon çıkar cepten. hala çalıyor. güçsüzlük. * dört kişiler. kaçış yok.
+verin abi telefonumu. babam arıyor. buraya gelecekti. çıkamam lazım.
anlayışsızlık.
-ulan benim bile telefonum yok ne haddine şerfsiz.
anlayışsızlık.
+abi çalıştım kendim aldım. ben sizin gibi sigara içmiyorum.
anlayışsızlık.
-demek öyle boka bulayımda gör telefonunu sigarayı.
zalimlik.
+abi yapmayın sizin gibi abilere yakışmaz.
kurtulma isteğinin karanlık umudu. elimi çaresiz uzatışım. kaçamamak. baskın duygu korku. korkmak. çok korkmak. anteninden havaya kaldırmış alın teri 5110'um. kaçamamak. gidememek. mahsur kalmak.
-gör bakalım neler olacak.
zaman yavaşlar. telefon dediğin nedir ki abi. ezilmek. düşer. düşer. parçalanır. eğilip toplarım parçalarını. pislik içinde alın teri. şeref sen neden eksiksin kimi insanda. birde sırtıma tekme belkide iki. pislik kokusu burnumda. gözlerim neden yaşlandı. ağlamak. hıçkırmak. ağlamak. güçsüzlük. umut. çalışacak. allah yardım eder. alın teri o. o benim telefonum.
-bidaha ayak altında görmeyelim. bu kez kendini kalalizasyonda bulursun bücür.
+benim babam polis. yakacağım sizi. ben polis oğluyum. (ben bile inanmıyorum bu yalanıma)
müdüre gitmek. korkmak.
+hocam telefonumu kırdılar. bana vurdular.
*adın ne sesinin oğlum ne oldu sana böyle anlat bakalım.
+son sınıflar telefonumu almaya çalıştı. beni dövdüler.
ceketim ıslak neden. eve gitmek istiyorum. annemin kollarında ağlamak istiyorum. kaçmak istiyorum bidaha gelememek istiyorum. korkuyorum. okumak kötü şey. temiz olmak istiyorum tertemiz.
*oğlum git dersine gir. hadi git durma burda. kimin ne yaptığını bilmiyorsun isim bilmiyorsun cisim bilmiyorsun. git hadi.
hıçkırıklarım göklere cıkar. bisikletimin yanına giderim. ağlamanın rüzgardaki soğu yüzümde ve eve gidiş.
hemen eline poşet geçirip alınması gerekir.çünkü eğer batarya bölümüne su girmemişse o telefondan umut vardır.fakat sonradan telefon çalıssa bile,piskolojik zararlar verebilir.*
anacsevgidolubirmeleksanki'nin babası kızına yeni bir telefon almıştır ve bu telefon arkadaş çevresinde hiç kimsede bulunmayan özelliklere sahiptir. öyle çok seviyodur ki telefonunu anaç kız, tuvalete dahi onunla girer. olaylar gelişir;
tuvalete girip oturmama izin vermeden o sesle irkildim "cup" hemde güçlü bir "cup". 'ne oluyor' demeye kalmadı, cebimdeki boşluğu hissettim ve o an dünyam başıma yıkıldı sanki canlar. nasıl da çok seviyordum o telefonu. bir hışımla tuvaletten çıkıp poşet aramak için hızlandım. poşetin bulana kadar 'gider mi acaba?' soruları ile boğuştum*elimi o deliğe daldırırken, yüzümün aldığı şekli düşünebiliyorsunuzdur. binbir güçlükle çıkardım telefonumu. kapanmıştı. suyun altına tuttum, dezenfekte olsun diye. sonra direkt olarak bütün çıkabilen parçalarını çıkardım ve odanın güneş gören kısmına koydum. yaklaşık 2 saat sonra saç kurtuma makinesi ile hala su çıkan gözlerini kurutmaya çalıştım. telefonu açmaya çalıştım olmadı. oysa bir umut vardı içimde çalışacağına dair. o kadar muamele gösterdim çalışır artık diyerek zorladım. olmadı. çok üzüldüm be. ama o da ne? ertesi gün açıldı telefonum. eskisinden daha parlaktı. tertemizdi. üç ay sonra kaybettik. daha fazla boksitlenmeye dayanamadı zavallım. öyle boku bokuna gitti telefon. kim bilir kimin ahı tutmuştu acaba. boklara bulanır dediklerini işte o an duyar gibi olmuştum.