bursa' da oda kitabevi' nin sahibi ibrahim abinin yorumu;
''övenlerin çoğu okumamışlardır bile kitabı. deneysel bir kitap o ve çok ağır. okuma daha erken senin için. kafkaları, dostoyevskileri bir yut sonrasında okursun. içinde sayfalar süren bir cümle var mesela öyle bir kitap. güzel mi güzel o ayrı.''
oğuz atay'ın başyapıtı da sayılabilecek başarılı romanıdır. türkiye'deki aydının dramını selim ışık adlı başkarakter üzerinden müthiş bir ironi ve yer yer kara mizah kullanımıyla anlatan bir romandır.
türk edebiyatı'nın ulysses'i. tıpkı james joyce'un bu harika kitabı gibi, tutunamayanlar da karmaşık ve okunması zor bir kitaptır. her okudum diyene inanmayınız.
Oğuz Atay zekası ve alaycılığıdır.
"Sabahları insanlar kahvaltı ederler ve traş olurlar ....Bilir misiniz, üniversiteyi bitirdiğimiz zaman hepimiz nasıl saçlı sakallı kocaman bebeklerdik....Sonunda hepimizi kurt kaptı tabi. insan taklidi yaptığımız için, kurtlar bizi adam sandı...
Dün gece rüyamda isa Mesih'i görmeyi bekliyordum Selim'i gördüm... Kısmıyla bile iki kere okunmayı hakkettiğine inandığım roman. Dönem itibariyle yaygın okuyucu kitleleri ve entelektüel çevreler tarafından anlaşılamamak gibi bir duruma maruz kalmış başucu yapıtı. Bu gün itibariyle kendini potansiyel entelektüel adayı olarak gören her gencin abi üç kere okudum beş kere okudum diye birbirine nispet yaptığı tuğla eser.
nasıl yaşadım on yıl bu evde?... bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? ben ne yaptım, kimse de uyarmadı beni. işte sonunda anlamsız biri oldum... işte sonum geldi... kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.
bitirildiği halde anlaşılmayan,kitabın konusunu soranlara anlatacak bir şey bulamaman kitaplıkta her gözüne çarptığında okumamak için kendini zor tuttuğun bir OĞUZ kitabıdır.
birçoğuna göre oldukça sıkıcı, 100 sayfasını okumanın bile zor olduğu düşünülür. fakat eğer ki sizde selim ışık, turgut özben, sülayman kargı ve ismi geçen tüm tutunamayanlar gibiyseniz oldukça sürükleyici gelir ve yaklaşık bir haftada bitirirsiniz. içinde o kadar güzel düşünceler barındırır kelimeler o kadar delicidir ki yatağınızın baş ucundan ayırmazsınız. ayrıca bu kitabı anlamak için birazda entelektüel birikimizin olması gerekir. öyle değil mi olric?
olağanüstü bir mizahi tadı da ayrıca içinde barındıran kitap. turgut'un kerhaneye gittiği kısım vardı, birkaç sayfa boyunca satırların altını çizdim. içeri ilk girdiğinde bağırdığı sahne kopartır adamı: ''sizi teknik bir organ şereflendirecek''