bugün

görsel
Ağuz atayın en iyi kitabıdır. Daha okuyamadim ama eminim ki süper bir başyapıt yazmıştır üstad.
tutunamayanlar hep arkada kalanlardır.
yusuf atılgan klasikleri gibi bir başyapıttır.

anayurt oteli ve aylak adam etkileri hissedilir.

roman gibi romandır.

içinde deneme, şiir, öykü, oyun barındırır.
Ne yapsak boşuna biz tutunmaya çalıştıkça onlar bizim tutunduğumuz yerleri kırıyorlar.
200.sayfadan sonra başlıyomuş asıl kitap
türk edebiyatına yeni bir ufuk açan oğuz atay, 'tutunamayanlar' adlı eseriyle hem türk roman geleneğinin en üst düzeydeki hayal gücünü sergilemiş, hem de gelecek kuşakların romandan ne anlamaları gerektiğine dair bir bakış açısı sunmuştur. varlığının temellerini geçmişten alırken, sözü ve mesajı geleceğin dünyasının yapıları ve biçimleriyle irtibatlıdır. 'tutunamayanlar'ın henüz hak ettiği gibi anlaşıldığını söyleyemeyiz ve bu durumu şaşırtıcı olarak görmeyebiliriz, çünkü geleceğin dünyası daha fazla deneyimlendikçe bu eser daha fazla anlaşılacaktır.
Üç çocuk nehirde akıntıya kapılıyor ikisi tutunamıyor boğuluyor öteki ağaç kavuğuna tutunup kurtuluyor diyorlar ya la bazıları hala buna.
Çağdaş Türk Edebiyatı hocam Alemdar Yalçın’ın teknik desteğiyle iki defa okuyarak anlayabildiğimi düşündüğüm, tartışmasız Türk Edebiyatı’nın en iyi üç kitabından biridir. Kısaca modern zaman insanının tedirginliğini anlatır.
Ne okusam ne okusam diye dönenenlere kesinlikle tavsiye ederim.
bir de okuyamayanlar var. hakikaten okuyamıyorlar. sonunu bilen yok bu kitabın.
"Ben ortaçağda yaşamalıydım. Sabahları, Montaigne gibi oda orkestrasıyla uyandırılmalıydım..."
Oğuz atay ın bir kitabı.

(bkz: Oğuz atay)
(bkz: cumhuriyet dönemi türk edebiyatı)
kendisiyle aynı memleketli olmanın büyük onurunu taşıdığım yazardır. bir türlü tutunamadığmızı da aynı zamanda ileri görüşlülükle görmüş. yak albayım yak... derhal burayı terk eyleyin ergenler.
Sevgilimle tanıştığımızda elinde bu kitap vardı. derinlere dalmış vaziyette iç geçirerek okuyordu. O puslu yüzü ona aşık olmamı sağlayan ifadesiydi..

Evet bu kısım azılı romantikler içindi.

Gerçekler ise; lisedeyken okumuştum oğuz Atay'ı ilk. Sonrasında hakkında yazılan tezleri, makaleleri okuyup bu sefer farklı bir gözle okudum.

Çünkü akademik kariyer bunu gerektirir. Allah yemeyip içmeyip kitap yazan sahte entellerin belasını versin ama oğuz abiyi severiz, sayarız. Rahmetli, olay örgüsü yaratmanın inceliğini bilen nadir türk yazarlardan.
okurken insanı bir yerin dibine en karanlık yerlere götürür sonra bir anda gökyüzüne kadar fırlatır. özgün bir mizah anlayışıyla yazılmış alışılması zaman alıyor hatta alışılmıyor.
Geçen yaz okumuştum. Sevgilimden yeni ayrılmıştım ve kafamı o kitapla doldurmuştum. O kitabın yeri ayrıdır bende.
kanaatime göre türk edebiyatının en iyi üç eseri arasına girebilecek bir kitaptır. keşke değerli yazarı bu kadar erken hayatını kaybetmeseydi.
Bunu okuyan veya çantasında gezdiren her kezban kendini edebiyat profesörü sanıyor, romanın tek kötü yanı bu.
kitap okumak çok sıkıcı ya diyen kız bugün storysinde tutunamayanlar kitabının fotoğrafını paylaşmış popülerizm köpeği olmuş birisi çok merak ediyorum acaba içini açıp baktı mı baktıysa da 2 sayfa okuduysa ne kadar saçma ya bu çok sıkıcı deyip kapamıştır onun adına utandım.
umarım yanılıyorumdur umarım hayatında önemli kararlar alıp kitap okumaya başlamıştır.
insanın kendisini çaresiz hissettiği anlarda tutundugu oguz atay kitabı, oguz Atay tüm tutunamayanlara ithaf etmistir.
oğuz atay'ın yazıldığı zaman kıymeti anlaşılamamış baş yapıtı olup okunması şiddetle önerilir.
Birçok insanın kapasitesinin yetmeyeceği kitap.
“Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.”

Oğuz Atay.
7. Kere basladim bu kitaba. Yarisindayim. Oncekilerin hepsinde 300-500 sayfalar arasinda birakmistim. Zor kitap, okumak, anlayarak okumak gercekten zor.