Ne kadar soz verirsen o kadar hata yaparsin. Genellikle yapilmasi istemenyenler icin soz verilir. Hz. Adem de cennetten bu yuzden kovulmustur. Sozunu tutamadigindan.
Ve yine beni pişman etti hayat, tekrar güvendiğim için tekrar sevmeye yeltendiğim için. sevgi bir insana ancak bu kadar yakışmazdı. sevilmek her daim, ödünç bir elbise gibi kavrardı belimi.
ama söz vermiştin demek istedim. fısıldadım, duymadı. her zaman tam ağlayacakken yaptığım gibi başımı yukarı kaldırdım. çenemle köprücük kemiklerim arasında kalan mesafe boyunca üzüldüm. üzülmek insanı hissizleştiriyor biliyor musunuz? hani çok acı çekmiş insanların acıyı duyum eşiği git gide yükselmiştir ya, öyle ki ya sımsıkı tutarak yaşayacaklardır, tırnaklarını geçirerek. ya da hisleri başlangıç noktasında, gülüşleri sahte, bakışları eksi 35'te sabitlenmiş olarak. ama asla ucundan tutarak değil. kanayarak ve kanatarak.
konuşmamız gereken şeyler bir dağ olup birikmiş, dilory isimli tanımadığımız bir fare o dağa küsmüşken hep sustum. gece kadar karanlık bir elbise ile, hareket etsem dahi görünen tek şey beyaz ellerim olurdu. son çiçeği babasının mezarı bellediği parlak taşa bırakmış, şiir tutmayan ellerim. zamanın gelmesine rağmen ağzımdan çıkmayacak kelimeler ellerimden dökülürken biliyorum ki yine hepsini gözlerimde toplayıp hayatımın mahvedilmesini siyah beyaz bir filmin baş rol karakterine -ben değilmişim gibi- üzülür gibi izleyeceğim. ertesi sabah hayatıma neden gelmedin ile neden sevdim arasında başlayacak olmamın da bilinci ile.
biraz topallar, ardından toparlanırım. bayanlar ve baylar, lütfen kulak verin. bana değil, kalbinize. ve oradan geçen her neyse söyleyin karşınızdakine.