yalnızı öldürmek isteyen hisler vardır. öldürmezlerse kendilerinin ölmesi gerekir. fakat, tusu, sen katil olabilir misin? sorusunu yönelttiğim deli insan.
içindeki delilerin oynaşmayı bırakıp, gerçek dünyaya salıverilmesini ve bu delilerin başardığı işleri çekirdek çitleyerek, alacağı o inanılmaz hazla ağzı kulaklarında izlemesini tavsiye ettiğim kafası karışık damarları fazlasıyla sulu, dost insan.
"sizin ruhunuzu, dünyevi olanı aşağı göndermeye kandırmışlar, ama bedeninizi değil. halbuki sizde en kuvvetli şey odur. ve şimdi ruhunuz bedeninizin buyruğuna uyduğu için utanıyor. ve kendi utancından sinsi ve yalancı yollara kaçıyor."
tırnak içine alınmış yerleri, düşüncesiyle ve yaşamıyla yoğurmasını istediğim sonuç beklediğim karmaşık yaratık.
daha entelektüel bir havam olsun diye günlük hayatta çok az ya da hiç kullandığımız kelimeleri yazısının içine saçan ancak saçarken de dışarıya bir olmamışlık havası veren yazar. daha özgün ve doğal olması dileğiyle; sevgiyle kalsın, esen kalsın...
anladığım kadarıyla hrant dink'in ermeni olduğu için değil sosyalist olduğu için öldürüldüğüne inanmamızı arzulayan bir yazar. sanırım bunun nedeni de hrant dink'in ermeni cemaatinde ateist olarak bilinmesi, kiliseye ibadet amacıyla gitmemesi. lakin kendisi bunu söylüyorsa etnik bir kimlikle dini örtüştürüyordur, oysa hrant dink'i öldürenler için önemli olan şey kiliseye gidip gitmemesi değil, ilk türk kadın pilotu olarak bilinen bir kadının ermeni olduğunu söylemesi idi.
yazmak için yazdığı ve yazılarında samimi olmadığı kendiği tarafından da itiraf edilmiş yazar olmasının yanı sıra içinde bir ayara doyamamazlık hissi var. yüzeysellik de sınır tanımayan bir üslubu var iş bilmediği ya da ilgisi olmadığı konular da yazmaya gelince. ama pişecek abileri...
yazmak istedikleri olabilir. ben içten olmadığını düşünüyorum. yazılanlar (ne niyetle ne için ve hani ruh haliyle yazdığı) karşı taraftaki insan tarafından yüzde yüz olmasa da çok büyük bir yüzde ile anlaşılır. ilginç olması için yazdığı bu kelimeleri kullansın ya da kullanmasın demiyorum ama bir "olmamışlık" havası geliyor insanın burnuna, anlaşılıyor. ha başka konularda özellikle "bilgili" olduğu konularda iyi yazıyodur bu ayrı bir konu. ben sadece karşımdaki insana dışarıdan nasıl göründüğünü anlatmak istedim ve bunu yaparken biraz eğlendim. olay bundan ibaret...
bir ay sonra ev arkadaşım olacak yaratıktır. allah bana akıl versin ki tusususuzu ve saz arkadaşı ile bu yola girdim.*
düşünce tarzıyla beni kendine hayran bırakan yazardır; hiç düşünmediğim noktaları gözümün önüne pat diye koyduğu ve benim de düşünmek için sustuğum zamanlar olmuştur.
ayrıca gördüğüm en karmaşık yapıya sahip kişidir. *
içindeki müptelayı dürttüğüm ve tepkimesel reaksiyonlar aldığım yazar. o halde sorarım müptela mı bağımlıdır, yoksa ki bağımlılıklar mı müptelayadır? yoksa yoksa müptelalık bir kazanım değil de kalıtsal bir hastalık mıdır?
bana aşkın tanımını yapmamış, "teorik önemsiz; iş pratikte" demiş ve bir süre aşk yaşadığımız yazar. * mbaran için beni terk etmesini, esra ceyhan'ın programına katılarak tüm türkiye'ye göstereceğim yazardır aynı zamanda...