(#19893308) diyerek ortaya bir konu atmış, (#19893321) diyerek soru sormama rağmen hala cevap alamadığım yazardır. kahvede abilerinden aldığın kaynaklarla konuşuyorsun bari kendi çapında troll olarak hayatına devam et. Şu güzel sözü hak eden yazarımsıdır.
- Bir bok bilmiyorsun, işin kötüsü bir bok bilmediğini de bilmiyorsun. Aziz nesin
The Saturday Evening Post dergisinden Isaac F. Marcossona şöyle demişti: Biz Amerikalıları Türkiyede görmek istiyoruz; çünkü özlemlerimizi en iyi onlar anlayabilirler. Ekonomik ilişkiler alanında Türkiye ile Birleşik Devletler, her iki taraf için de en büyük yarar sağlayacak şekilde birlikte çalışabilirler. Zengin ve çeşitli ulusal kaynaklarımızın, Amerikan sermayesi için çekici olması gerekir. Biz, gelişmemizde Amerikan yardımını memnuniyetle karşılarız, çünkü bütün başka ülkelerin sermayesinden farklı olarak Amerikan parası, Avrupa milletlerinin bizimle ilişkilerine can veren siyasal entrikalardan uzaktır. Başka bir ifadeyle Amerikan sermayesi, yatırılır yatırılmaz bayrağını çekmeye kalkmaz. Amerikaya olan inanç ve güvenimizin somut bir delilini, Chester imtiyazını vermek suretiyle gösterdik. Gerçekten bu, Amerikan halkına bir teveccühtür.
8-9 Nisan 1923te TBMMde onaylanan iki imtiyaz anlaşmasına göre o sırada amiral olan Chesterin Delaware eyaletinde, iş adamları, bankerler ve gazetecilerle kurduğu Ottoman-American Development Company adlı şirkete, 99 yıl süreyle, Türkiyenin doğusu ile Musul-Kerkük bölgesini birbirine bağlayan 4.400 kilometrelik bir demiryolu ile iki liman yapımı karşılığında, limanların ve demiryolu hatlarının yanlarında 40 kilometrelik şerit içinde kalan alanda, petrol dahil her türlü maden arama, kanal, yol, telgraf ve telefon hatları, bayındırlık işleri, bankalar, oteller, gözlemevleri inşa etme imtiyazı tanınıyordu. imtiyaz anlaşması öyle geniş tutulmuştu ki, yeni başkent Ankaranın Washington örneğine göre kurulmasını bile içeriyordu. Ayrıca şirkete çeşitli vergi ve arazi alım kolaylıkları sağlanacaktı.
Hükümet 400 milyon dolar civarında bir Amerikan sermayesinin Türkiyeye geleceğini ve ülkenin kısa sürede çağ atlayacağını sanmıştı. Ancak bu büyük coşku kısa sürdü. Lozanda, Musulun çözüme bağlanmaması, Standard Oil Şirketinin Irak petrollerinin denetimini ele geçinmesi üzerine, ABD resmi çevreleri de, işadamları da heveslerini kaybedince anlaşmalar hayata geçmedi ve Türkiyenin Küçük Amerika olması ileri bir tarihe ertelendi.