turkiye ve iran arasinda benzerlik

entry6 galeri0
    6.
  1. benzerlik olsaydı adam olurduk denilebilecek bir serzeniş.
    0 ...
  2. 5.
  3. birisinde basi acik olani devlet dairelerine, okullara vs almazlar.
    digerinde basi kapali olani devlet dairelerine, okullara, hastanelere vs almazlar.
    en benzer noktasi budur.
    1 ...
  4. 4.
  5. soner yalçın'ın şu yazısını okuduktan sonra çok benzediğine kanaat getirebilirsiniz.

    http://www.hurriyet.com.t...8&gid=61&sz=25540
    0 ...
  6. 3.
  7. --spoiler--
    ankette tek soru soruldu.
    islam cumhuriyetini istiyormusunuz?
    evet
    hayır
    halkın yüzde 95'i evet dedi. geri kalan yüzde 5'lik kısım hayır diyerek referanduma katılmadı.
    işte her şey o an bitti.
    madem halkın yüzde 95 islam cumhuriyetini istiyor o zaman bizde veririz diyerek tarihi konuşmasını yaptı humeyni.
    --spoiler--

    yüzdeler * farklı olsa da adım adım yaklaşan sonu anlatan çok başarılı bir yazı. elbette tartıştığımız onlarca önemli konunun arasında kaynayacak ama bu anlatmak istediği şeyin ciddiyetinden bir şey eksiltmeyecek.
    3 ...
  8. 2.
  9. yolda yürürken sık sık rastlayabileceğiniz kara çarşaflı kadınlar en büyük benzerliktir.
    1 ...
  10. 1.
  11. iki komşu ülkenin, iki ortak tarihe sahip ülkenin siyasi, idiolojik değerlerin yakınlaşması durumu.

    aslında iki ülkeyi de ele aldığımız da hem tarihin de hemde olan tüm olaylarda benzerlikler görülebilir.
    ufak bir tarih yolculuğu yapalım.
    her iki ülkede ingiliz sistemlerinin hüküm sürdüğü belirli dönemler geçirmiş.
    örneğin 19.yy da ingiltere hem osmanlı devletinde hemde iran devletinde söz sahibiymiş.
    20.yy başlarında her iki ülkede 2 sene arayla askeri darbe ile yönetim sistemi değişmiş.
    bu askeri darbeler sonucunda her iki ülke de kendi liderlerine sahip olmuş.
    türkiye de mustafa kemal atatürk, devrimsel nitelik taşıyan kararlar ile ülkeyi geleceğe hazırlamaya çalışırken,
    iran da pehlevi, tarih de ormancılar ayaklanması olarak bilinen büyük ayaklanmayı askeri olarak bastırarak iktidara gelerek şah olmuş.
    iki ülkede artık yeni bir dönem başlamış. hem türkiye reform kararları ile batılaşma sistemine girmiş,
    hem iran da tarihinde görülmemiş yenilikler ve düşünceler ile gelişim süreci başlamış.
    1960'lara kadar bu gelişim süreci her iki ülkede de devam etmiş.
    buraya kadar her şey güzel. şimdi de yakın geleceğe yaklaşalım.

    1960'lardan sonra türkiye daha yenilikçi bir anlayış için kendini batı dünyasına bıraktı. iran ise zenginleştirilmiş petrol kaynaklarını kullanarak dünya da yeni bir dönemin başlangıcına dolaylı olarak katkıda bulundu.
    türkiye dış sermaye bakımından yabancı devletlerin yatırım işlerine karışmıyor ve izin veriyordu,
    iran ise bu konuda katıydı. petrol'ün bir güç olacağını bildiğinden daha "kapalı" bir politika izlemeye başladı.
    1960'lı yılların ortalarına gelindiğinde her iki ülke de sol düşünce hızlandı ve sol idiolojik anlayış giderek arttı. yabancı sermayenin nerdeyse tamamını kontrol eden amerika bu durumdan şikayetci idi.
    çünkü dönemin en büyük tehlikesi,
    kominizm'di.
    kominist anlayışın bu iki ülkede sistemi ele geçirilmesi, orta doğu petrollerinin kontrolü ve anadolunun kritik önemini sscb tarafından kontrol edilmesi gündemdeydi.
    cia, her iki ülke de de islami kesimi güçlendirmek için düğmeye bastı.
    aynı dönemde sscb afganistan da bir savaş vermekteydi. cia öncelikli olarak afganistan da ki yerel islami örgütleri destekledi. dalganın iran ve türkiyeye yansımasından korkuyordu.
    aynı zaman da iran ve türkiye de de islami kesimi güçlendirmeye başladı.
    iran da yükselen sol inanışın karşısında ki en büyük engel, mollalardı.
    işte cia'in de hedefi o oldu.
    islami tabanı olan bir sistemi destek vermeye başladı. mollalar artık eskiden olduğu gibi sesleri kısık değil gür çıkmaya başladı.
    aynı dönemler de 12 eylül 1980 darbasi ile ülkemiz de de sol kaleler yıkılarak islami görüş belki de ilk defa ciddi bir ivme kazandı.
    molların yükselmeye başlaması ile iran tarafında yıkılışlarda başladı.
    şah ülkeyi terk etti ve onun yerine geçen devrimci sol lider hala islam cumhuriyetine karşı olduğunu söylüyordu. uluslararası arenada destek bulamadığı düşüncelerini asla iran da devam ettiremiyecekti...
    molların yükselişi devam ediyordu.
    ve her şeyin başladığı an.
    humeyni irana gelerek yerleşti. dönemin katı islam tabanı düşüncesi ve radikal din kararları ile bilinen humeyni hem amerika hemde mollalar için önemli bir isimdi. humeyni'nin gelmesi ile artık mollaların devri de başlamış oldu.
    ilk olarak islami milli görüşcü ve liberal islamcı olan bazergan'ı başbakan seçtiler. yönetimde yavaş yavaş yükselmeler başlıyordu.
    ılımlı islam olarak iran da yeni bir dönem start aldı.
    ip ucu, ılımlı islam dedikleri demokratik ve insan haklarına saygılı, yenilikçi bir imajı, fakir iran halkı üzerinde kullanmaya başlamak oldu.
    bu sıra da türkiye de darbenin soğuk etkisi gösteriyordu. islam tabanı giderek güçleniyor ve geçmiş dönemin radikal anlayışı yavaş yavaş yıkılıyordu.
    iran da mollaların dönemi başlangıçta gerçekten ılımlıydı. halk bu yeni sisteme alışmaya çalışıyor ve bilmedikleri anlayışa destek çıkmaya başlıyordu.
    ama günler, aylar geçtikçe yavaş yavaş bazı şeyler değişmeye başladı.
    önce demokratik anlayış dendi sonra insanların demokratik haklarına engellemeler başladı.
    kadınlar eskisi gibi hür dolaşamıyordu. başı açık kadınlar dövülüyordu.
    bunu yapan mollaların devleti değil mollaları destekleyen islamcı gençler oluyordu.
    yani partinin tabanı.
    bu anlayış hızını artırarak devam etti. ülkede mollaların demokrasi uğruna yapması gereken reformlar yerine islami kararlar başladı.
    öncelikle yasalar değişti. fakat bunu halkı korkutmamak adına "üstü kapalı gizli" anlayışı ile yapıldı.
    bunu farketeden bazı devrimci örgütler ülke çapında eylemler düzenliyor ama bu eylemler mollalar tarafından bastırılıyordu.
    artık hiç bir şey eskisi gibi değildi.
    en başta demokrasi uğruna halkın desteğini alan mollalar halki elemeye başlamıştı.
    ve her şeyin bittiği an.
    ülkede anket düzenlendi. anketi düzenleyen ise humeyni'idi. ülkenin yüzde 60'ından fazlasının okuma yazması olmadığını biliyordu.
    ankette tek soru soruldu.
    islam cumhuriyetini istiyormusunuz?
    evet
    hayır
    halkın yüzde 95'i evet dedi. geri kalan yüzde 5'lik kısım hayır diyerek referanduma katılmadı.
    işte her şey o an bitti.
    madem halkın yüzde 95 islam cumhuriyetini istiyor o zaman bizde veririz diyerek tarihi konuşmasını yaptı humeyni.
    ertesi sabah farklıydı.
    sokaklarda mollalara bağlı kuvvetler dolanıyor ve başı açık kadınlar cezalandırılıyordu. her sokak başında dayak, ve göz yaşı hükümdü. halk neye evet dediklerini işte o sabah anlamıştı. ama artık seslerinin çıkması hiç bir şeyi değiştirmeyecekti.

    şimdi ülkemizde de olanlar benzerlik taşımıyor mu?
    başbakan erdoğan: bizler demokratik bir türkiye ve özgür bir türkiye istiyoruz.
    humeyni: bütün iran için demokrasi ve özgürlük.
    sonuç:
    iran humeyni devriminden büyük yaralar alarak uluslararası arenada islami cumhuriyetin merkezi konumunda ve desteklenmiyor. amerikanın düşmanı durumunda ve halkın kalkınma derecesi sıfırın altında.
    türkiye milli görüş tabanıyla hükümet ve cumhurbaşkanlığı kademelerinde tek parti durumunda. davranış ve yolları humeyni'nin ilk zamanları ile aynı, benzer.
    karar sizin.

    yazı gazeteci yazar soner yalçı'nın yazısından esinlenerek yazılmıştır.
    direk alıntı değildir.
    6 ...
© 2025 uludağ sözlük