tarihinde boyun eğmek olan talihsiz halklardan biri olarak bu önermeyi doğrulamaktadır.
özellikle 12 eylülden sonra kitlesel şuursuzluğun en çok geliştiği ülkelerden biri olmuştur türkiye..
türkiye cumhuriyetinin tebasi ne yazik ki arz üzerinde yasayan diger devletlerin tebalarinin içinde en cabuk gaza gelen halktir. toplu olarak linc yahut yüceltme olgulari ne yazik ki keskin uclarda olan bu halk körlemesine iş ve düsünmeyi sever.
akli mantiği bir kenara atip olaylara yalin kilic atlamayi sever. tanka tüfeğe karsi 'allah allah' nidalari ile ziplar.
siyasi alanimizda olsun toplumsal yasamda olsun basladiğimiz isler iyi niyetle baslariz ama sonunu getirmeyiz. yahut yarim yamalak getirir kardan zarar ederiz.
ahalimiz calismadan kazanmayi sever. bunu kabul etmeliyiz.
ama nedense kendimiz ile yüzlesmekten ve ezberlerimizin bozulmasina pek istemeyiz. ezberleri bozanlari ise buyuk tukuruk yagmuruna tutariz.
bu halk ki menderes devrilmeden önce ucagi düsüpte yirttiği vakit onu yucelten ama düstükten sonra ayni hizla boklayan bir halktir.
akli mantiği bir kenara atip kodum mu oturturum ekseninden cikmadiği için hala sıkıntılari çözümsüzlük rakkasinda oturtmustur.
kibris mevzusunda olsun, ne bileyim toplumsal sıkıntılarımızda olsun çözümlenmemiş sıkıntılarimizdahiç mi bizim sucumuz yok?
hiç mi aynaya bakamiyoruz. biz ki aynacilik sanatinda bir çok harikalar yaratan bir toplum oldugumuz halde niçin kendimizi elestirilbilmekten yoksunuz?
emsal olarak aldiğimiz avrupa toplumlarinin en buyuk özelliği kendini kendini elestirebilirmesidir.
ama biz bunu fert ve toplum olarak yapamayiz. işte yakın tarihimizi dizilerden ögrenip 'almanlar yenildiği için biz yenildik' avuntusuna siğiniriz.
günesi balcikla sivamaya calisir ve efelenmeye calisiriz.
bunu yapmayanlara ise pis mason, işbirlikci, vatan haini gibi yaftalamaya bayiliriz.
üzerine üstlük muhalaefet yaparken alternatif proje üretemez sadece goygoy yapariz.
işte bu yuzden dolayi hamasetlere siginir içi bos agizlar cignene cignene sakiz kliseler ile sözde fikir catismalarina girisiriz.
allahtan diktatorluk modasi yok dunyada ki ikinci dünya savasindaki almanya'nin yasamiş oldugu felaketini yasama sansimiz düsük.
Türk halkının freni patlamış kamyon gibi davranmasından kaynaklanan sorunsaldır.
Düşünmeden hareket etmek, çok çabuk gaza gelmek, kendi fikrini en doğru kabul etmek, kitap okumayı ibnelik sanmak, üretmeden tüketmek, yan gelip yatmak, bilime öcü gibi bakmak, adam kayırmak, ayrıcalıklı davranılmayı beklemek ve daha burada sayamadığım bir yığın tuhaf davranış, bu halkın içinde görülen yerleşik hastalıklardandır.
Sadece televizyonların değil, günlük yaşamın ta kendisi magazinel ağırlıklı olduğundan, eleştirilere de kulak tıkar, kendi halkını eleştirenleri de halk düşmanı ya da batı özentisi ilan eder.
Herşeyin kolayına kaçmak, enerji harcamamak, çaba göstermeden, haketmeden elde etmek arzusu bir örümcek ağı gibi sarmıştır bu milleti. Bedava vibratör bulsa alıp üstüne oturacaktır neredeyse.
Sabah sabah Mehmet Ali Erbil'in sunduğu bir yarışma programı seyrettim tesadüfen. Yarışmacı olarak bir baba, bir anne ve bir kız çocuğu katılmışlar, amaç da, babanın kızı hakkında bir takım hususları doğru bilmesi. Kızı içeri gönderip babaya kızıyla ilgili sorular sordular, hepsi de basit sorular, hangi rengi sever, nereye gitmekten hoşlanır gibi. Bilin bakalım ne oldu... O denyo kızına dair hiçbir soruya doğru cevap veremedi, çünkü hepsini götünden salladı. Yarışmadaki kural da, bilinemeyen her soruda bilemeyen ebeveyne türlü pislik yapılıyor, saçına bolca jöle sürmek, suratına pasta fırlatmak gibi, bunu da kıza yaptırdılar.
Şimdi efenim, bu programda kızıp küfür etmem gereken birşeyler var ama o kadar çok ki bir türlü karar verip de kızıp küfür edemedim, neydi bunlar?
- Mehmet Ali Erbil'in şovmen ayağına böyle moronik yarışma programları sunup milletin beynini s*kerek para kazanması.
- Angut babanın kızı hakkında hiçbir boku bilmeyip herşeyi götünden sallaması. Zaten otururken etrafa bakışı "epinizin mına gorum layyyn" şeklindeydi. Zaten kaptan mağara adamına benziyordu. (bkz: kaptan mağara adamı)
- Baba olacak ayının, soruları bilemediği için yarışma formatı gereği kafasından aşağı türlü şeylerin dökülmesi esnasında (ki bunu kızcağıza yaptılar) kızını yapmaması için alenen tehdit etmesi. Herif bakışları ile dahi tehditkardı ve "eve gidince sana soracam ben" der gibiydi.
- Baba olacak gelişkin hıyarın "hepinizi sikecem uleyyyn" der gibi sürekli olarak ve zoraki gülümsemeye çalışması, gülümserken dişlerini gıcırdatması.
işte sabah sabah beni sinirden titreten elim ve vahim bir televizyon yayını. Aha size türk halkı.
aile icinde birlik yok daha ,ulusal birlikten bahsedilen turkiye nin sorunu evet kesinlikle turk insanidir , tespit kesinlikle yerindedir.
cekirdek aile diye tabir ettigimiz en kucuk toplumda bile birlik saglama basarisini gosteremeyen bir ulke , ulusal birligi nasil kursun? evde anne kocasina dusman , kaynanasina dusman , kaynana gelinine sevgisiz , ogluna gelini fitneler, ev ici huzuru bozar , evde cocuklar birbirlerine ve babaya dusman , babanin gozu disarda , ailesine karsi sevgisiz. bebeklere tecavuz edilen, birbirini dolandiran , saygisiz ve sevgisiz bir toplumdan bahsediyoruz. hangi birlik ve beraberlikten bahsedebiliriz ki?
marka takintisi yuzunden bogazina kadar gelmis kredi karti borclari olan , her seyden bihaber yasayan , okumayan - ilgilenmeyen , ama ayagindaki ayakkabiyi marka isteyen , magazinel , kendine bakmayip saga sola bok atan , sozluk diye tabir edilen sanal ortamda bile havaya girip saga sola dalasan.. boyle bir toplumda sorun o toplumu olusturan insanlardir.