futbolcu kadrosu ve yapısı itibariyle a milli futbol takımımızın tek eksiği defansın göbeğinde oynayan oyuncuların yetersiz olmaları. onun dışındaki mevkilerde oynayan futbolcularımızın kalite eksiği yoktur ve bununla birlikte bizim hücumcu oyuncularımız oyunun kaderini değiştirebilecek futbolculardır. tam olarak düz bir takım değiliz. artılarımız da mevcut. düz takımların * bile avrupa şampiyonu olduğu bir ortamda bizim de bu başarıyı yakalayabilmemiz çok da uzak bir hedef gibi durmuyor. tabi bu noktada oyuncularımızın ve teknik heyetin formu giriyor devreye. teknik heyet formda olur ve de biraz da şans faktörüyle yapılamayacak iş değil...
şampiyonaya katılmalarına 12 trilyon para verildiğine göre gerçekleştiğinde prim olarak ülkenin yarısının futbolcuların eline verilebileceği hadise. belki bizide uşak olarak yanlarına verirler hizmet edin abilerinize diye. durumun gerçekleşme olasılığı ise %10. yani bu futbolla kimse kendini kandırmasın. ilk turu geçelim başarı sayalım.
gerçekleşmesi için futbolcularımıza o kadar büyük bir gaz gerekliki, o gaz tüm dünya doğalgazını karşılayacak büyüklükte olması halinde yaşanabilecek olaydır.* denilmesi muhtemel olan söz "o zaman nasıl dünya üçüncüsü olduk?" olur. o zaman orda başarılı olduk çünkü kemikleşmiş bir kadromuz vardı. şimdi ise futbolcular birbirleriyle çok az maç yapıyorlar.
gerçekleşmesi gayet muhtemeldir. milli takım bugün avrupa'nın üst düzey takımlarıyla başa baş oynayabilecek bir kemik kadroya sahiptir. yunanistan elemeler boyu 23-24 futbolcu kullanırken sen 35 futbolcu kullanıyorsan tabi ki onun arkasında kalırsın. türk milli takımının ihtiyacı istikrarlı bir kadro ve bir adet stoper çıkartmaktır.
ingilterenin gidemediği bi avrupa şampiyonasında türkiyemizin şampiyonluğundan bahsetmek o kadar da zor olmaz. zira birçoğumuzun ilk defa izlediği, dünya kupasına katılan türkiye, hiç hesapta olmayan bi üçüncülük elde ederek bu ülkenin insanlarını sevince boğmuştur. ayrıca unutulmamalıdır ki, bazılarının tesadüf dediği ''uefa kupası'' şampiyonu bi takıma sahip bi ülke için hedefin gruptan çıkmak olmaması gerekir. eğer futbolcularımız form düzeylerini yükseltip konsantrasyonlarını her maç için yüksek tutarlarsa neden olmasın.
portekizi elimizden kaçırıp, 1 puanla yetindikten sonra karşısına çıkacağımız ev sahibi isviçrenin bir güzel eline verip, son maçta eski formundan uzak çekleri de öyle ya da böyle yenmemizden sonra çıkılan çeyrek final sonrası gelmesi muhtemel sonuc. kuvvetle muhtemel olmasa da, terimin kadro seçimindeki anlamsız hareketleri olsa da milli takımın iyi bir başarı yakalayacağına inanıyorum.
eğer terim'in bu kadro seçimi maçlarda olumlu olarak yansırsa 'büyüksün terim' diyeceğim.
hee, gelebilecek başarısız sonuclar için, kadro seçiminden sonra akıllara gelen ilk sözleri söylemeyeceğim tabiki.
o kadar emeği var.