Kyoto protokolü, kapitalist ülkelerin kendi çıkarlarını zedelemeden doğayı sözde kurtarma çabalarının göstermelik belgesidir. Kapitalist çıkarlar için (ABD ile uzlaşma amaçlı) protokolün değiştirilmesi öngörülüyor. Protokolün imzalanması bile kar amaçlı olarak yapılıyor. Son dönemde ortaya çıkan ;Türkiye kyoto yu imzala gibi kampanyalarda bir anlam ifade etmiyor bunlar neo-liberal politikaların etkileridir. Türkiye'nin bu protokolü imzalamasından öte en fazla sera gazı yayan ABD'nin rakamlarda değişikliğe gitmeden öncelikli olarak imzalaması daha anlamlı olacaktır. Hava artık kirletme hakkı doğmuş, alınabilir satılabilir bir mala dönüştürülmeye çalışılmaktadır.
bu protokolü imzalamamak idam cezasını çatır çatır uygulayan, sera gazı salınımı/nüfus oranında türkiye'yi 145'e katlayan amerika birleşik devletlerinin nasıl hakkıysa türkiye'nin de hakkı olmalı diyenlerin sloganı.. lakin, hayatın gerçekleri acıdır. türkiye bir süre sonra küresel ısınmaya sebep yegane ülke olarak gösterilecek, paşa paşa imzalamazsa da çevre dostu sam amcası onu demokrasi getirmekle tehdit edecektir..
aslinda kyotoyu imzalamasi yada imzalamamasi bir gercegi malesef degistirmiyor.turkiye avrupada en fazla atmosferik kirlilige neden olan ulkedir ve bu bilimsel olarak dogrulanmistir.politik kaosun otesinde turkiye yonetiminin bu konuda ciddi tedbirler almasi gerekmektedir.
not: waterloo universitesinde dolayli yolla ogrendigim kadariyla bilim adamlari turkiyede bu konuda calisma yapmak istiyorlar.ironi ise kirlilikle ilgili net rakamlari ve gozlemleri en iyi cikarabilecekleri ulke olarak dusunmeleri !!