turkiye de sinif atlama meselesi olarak solculuk

entry4 galeri0
    ?.
  1. ülkemizde uzun bir dönem modernleşmenin batılılar gibi görünmek öykünmesinden geçtiği gerçeğinden hareketle, genç cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren kentlere göçen, köylülüğünden utanan halk yığınlarının, köylü sürülerinin ve güruhlarının batılı gibi olmak yolculuklarında chp ve solculuğu bir truva atı olarak kullanması durumudur.

    işte bu sebeplerden dolayıdır asla burjuva olamayacak köylü orijinli sol ve chp'li yığınların köyden kente göçün ve muhafazakarlığın gündelik yaşama ortak olmasının en bariz sonuçlarından olan türbana öcü gibi bakması.

    ne kadar türbanı ve halkın tercihlerini küçümseyip jakobenizm soslu çığlıklarla darbe çığırtkanlığı yaparsa kendini o kadar demokrat ve solcu hissetmesi.

    falan filan.
    4 ...
  2. ?.
  3. keşke olsa da türkiye'de sınıf atlanabilse denen önerme.

    sol ne zaman tam anlamıyla uygulandı türkiyede e canlar?

    ha ayrıca kemalizm'i köküne kadar sol olarak görürüm. lakin kemalizm atatürk yaşanırken bile uygulanamıyordu. bu ülkenin padişahım çok yaşa'yı unutması çok yıllar aldı. sonrasında da başbakanım çok yaşa'lar başladı.
    2 ...
  4. ?.
  5. kırsal yerleşimdeki üretim dinamizmini (tarım yani, hani iktidarlar tarafından öldürülen tarım) oluşturan ve kentlerde işçi sınıfının bedensel içeriği olan köylüyü "yığın, güruh" olarak nitelendiren "geriden kapital geliyor yanar döner geçeriz"lerin yeni tespiti. köylünün "burjuva olmaya niyeti olduğunu" söylemek haksızlık olur, şartlar onun burjuvaziyle aynı paydaya denk düşmesine neden olmuşsa bu olsa olsa münferit vakaların dört kitabı bilmem kaç meleğidir. (tanımı beğenmeyen(ler), seçip beğendikleri bir sözcüğü anagrama tabi tutsun.)

    artık solun ya da halk dediğimiz sağlı sollu atakların hiçbir yerinde değerlendirilmeyen -ki benim de değerlendirmediğim- chp'nin üzerinden sos yapıp solculara kokmuş makarna sunmak da neyin nesi, bu da türbanda yeni moda ya da tarihte yeni çizgiler mi? şimdi iki ayrı noktadan yaklaşıp ilikleyelim deli gömleğimizi, isteyen türbanını da bağlayabilir.

    türkiye söz konusu olunca tarih eğrileri yamuk yumuk ilerleyen bir grafiği vardır solun. periyodik olarak yamultulur bu ülkede, 12 eylül bu yamultmaların en organizesidir. kendi özgünlüğünün bir gereği olarak ya da kimi yerde bu özgünlüğe gönderme anlamında özgürlükçüdür, özgürlüğün en güçlü savunucusudur. üstelik kendi gerçekliğinin düsturunda insanların özgürlüğüne değil, o özgürlüğün tekele alınmasına, kullanılmasına karşıdır. buradan bakıldığında da kendini sol diye tanımlayanların da aynı paralelde görüş bildirmeleri solu bağlamaz, en azından bir yere kadar bu cerahata tahammül edilir. ama dışarıdan bakıp "o da sol bu da sol" diyenlere yine sağ değil sol kroşe gelir tarihin getirisi olarak.

    halkın tercihleri solun önemsediği ve üstte tuttuğudur ama bu demek değildir ki halk ne seçerse sol peşinden gider. hop derler yani insana, öyle seri cümlelerle örümcek ağı örmeye kalkışmasın kimse, kafaları bulandırmasın bir de. türbana veya başka bir simgeye karşı olmak ya da sol düşüncede olmak; kendisini solda tanımlayan köylüler, işçiler için bir çeşit modernleşme aracı değil, modernleşmenin bütünde varolmasına dair katkıda bulunmaktır. çünkü nihayetinde kapitalin istediğinin halk arasında sınıflaşma yaratmak olduğunu bildiklerinden bu sınıflaşmaya karşı dimdik ayakta dururlar, duracaklardır.

    planlı iktidarlardan ve onların hizmet ettiği kapital erklerin politikalarından ötürü köyden kente göç etmek zorunda bırakılan köylülerin -yani bazılarının deyişiyle "kentte oluşturdukları güruhun" yeni dünya düzenindeki yeri demokratlığın kalesi olmaktır elbette, daha ne olacaktı? ama yarın öbür gün anarşizm kapıyı çalarsa "öcü geldi" diye tırsmasın kimse e mi?

    teenagerlara hitabet sanatında başarılar dilerim kimisine, kimisine de falan filan.

    edit ahlakı: bazı yazım hataları.
    1 ...
  6. ?.
© 2025 uludağ sözlük