Zülfü livaneli'nin 16 kasım 2005 tarihli, vatan gazetesidne bulunan köşeyazısının başlığıdır:
"Ortalıkta herkesin yorumlamakta güçlük çektiği rüzgarlar esmekte.
ab, şemdinli olayları, van, kıbrıs, kapkaç, türban, hükümetle devlet ararsındaki gerginlikler, en kemalist unsurlardan gelen ordu eleştirileri...Acaba bütün bunlar büyük bir değişimin, büyük bir altüst oluşun habercileri mi?
Eğer böyle bir değişim olursa ne zaman ve ne yönde olur?
Sevgili okurlarım, herkes gibi ben de bu soruları kendi kendime sorup duruyorum ve ne yazık ki olayların on üç yıl önce öngördüğüm şekilde gerçekleştiğini görüyorum.
Türkiye bir ulus birliğinden hızla uzaklaşıyor ve dinciler- milliyetçiler- kürtler olarak üçe ayrılıyor.
Beceriksiz yöneticiler, muhteris siyasetçiler ve aklıevvel iktidar sahipleri Türkiye'yi bu duruma getirdiler işte.
Peki bundan sonra neler olabilir derseniz, size dönüm noktasının 2007 nisan ayı olduğunu söyleyebilirim.
eğer o zamana kadar olağandışı gelişmeler olmazsa, akp 2007 yılında Çankaya'ya istediği kişiyi oturtacak.
Devleti ve Türkiye'yi ele geçirme operasyonunda son aşama da böylece tamamlanacak.
Düşünsenize çankaya'da sezer yerine bir akp'li oturduğu zaman yök de değişecek, anayasa mahkemesi de , diğer kurumlar da.
devlet kurumlarına yapılan atamalara hiç itiraz edilmeyecek.
hükümetin meclisten emirle geçirdiği yasalar derhal onaylanacak.
Ve türkiye, akp'nin istediği düzen en ise o düzene geçmiş olacak.
Okullarda yeni kuşaklar bu düzene göre yetiştirilecek, radyo televizyon yayınları buna göre ayarlanacak ev tabi istanbul sermayesiyle eski solcu-yeni liberal yazarlar bütün bu gelişmelere alkış tutacak.
Uluslarüstü irade türkiye'nin laik cumhuriyetin sona ermesini istiyor.
bize biçilen rol ortadoğu'da batı çıkarlarını koruyan bir islam ülkesi olmak.
Bu rolün oynanmaya başlanacağı tarih ise nisan 2007'dir.
Bu köşede sizlere şimdiye kadar 'imtiyazlı ortaklık'tan tutun da 'üç kutuplu türkiye'ye kadar aklımın erdiği ve öğrendiğim her gerçeği aktarmak istedim.
Hepsi doğru çıktı.
Şimdi, bu yazıdaki öngörümle yanılmış olmayı çok istiyorum.
ama ne yazık ki görünen köy kılavuz istemiyor."
bu ülkede laikliği özümsemiş gençler, cumhuriyetin değerini bilen milyonlar ve şanlı türk silahlı kuvvetleri daima rejimine ve atatürk'ün ilkelerine sahip çıkacağı için asla ve kat'a gelmeyecek olan tarihtir.
zülfü livaneli'nin yine tatlı su solculuğu oynadığı yazısıdır. kendileri zaten bu durumlara
alkış tutmamışlar mıdır? devrimcilikten vazgeçip düzeniçi olmamışlar mıdır? önce siz ne yaptığınıza bakınız daha sonra eleştirin demez mi insanlar? şahsen ben derim.
ZÜLFÜ LiVANELi gibi mücadeleden kaçanlar oldukça hiç bir şey olmayacaktır. Bugün tayyip gelir öttürür düdüğünü yarın baykal gelir ama ezilen hep biz oluruz! bazı aydın geçinenlerde kalemleri ile para! kazanmaya devam ederler.