bir mühendis olarak bunu söylemekten büyük ızdırap duyuyorum ama maalesef böyle..
ne yapılabilir, bilemiyorum ama kısa vadede çok zor. gerçek manada bilgiyi üreten toplumlarda mühendislik olur, geri kalanlarsa kendisini kandırıyor..
karamsar değilim ama salt bilimin peşinden koşmadan hiçbir yere varamayız. belki önce taklit edeceğiz ama sonra kendi özgün tasarımlarımızı ortaya koyacağız. çin, bunun için süper bir örnektir. 80'lerde emeklerken şimdi dünyaya kafa tutabilecek düzeydeler. bunun için mesela telekomünikasyon alanındaki makalelerde çoğunlukla çinli araştırmacıları görmeniz bir kanıttır. internet omurgası dünyada çinlilerin tasarladığı cihazlar üzerinde dönmektedir(abd girişlerine izin verilmemiştir ama yakında oraya da gireceklerdir).
amerika, ac/dc elektriğin keşfi; asenkron motor ve transistörün icadı gibi sanayileşmeyi uçuran müthiş buluşlara imza attı. çin'de tam bu sıçrama noktasında şu an.
artık uyanmamız gerekiyor. evet belki bizim neslin etkisi pek olmayacak ama en azından bizden sonraki nesilleri uyandırabilirsek bile büyük başarıdır. ülke olarak ne kadar saçma sapan şey varsa ilgileniyoruz ve sürekli bitmeyen bir hamaset edebiyatı..
topçuların deyimiyle artık önümüzdeki maça bakmaktan başka çaremiz yok!
o kadar sene okuyup, zar zor fakülteyi kazanıp, en ağır derslerde saçını dökerek, beyazlatarak bir işe başlarsın. adın mühendistir kartvizitin olur, her türlü hesaplamayı yaparsın, beynini yorarsın. ama arkadaş bunun bedeli bu kadar az olmamalıdır.
tamam işçiden fazla maaş alıyorsundur, fakat kiraydı, faturaydı, giyim taksitleriydi derken geriye hiçbir şey kalmıyor arkadaş. resmen amelelik. kazandığım her kuruş parada kıçımın terinin emeği var. bir iyileştirme yapıp kazandırdığın onca tasarruf, hiçe sayılır. yeni bir şey düşündüğünde onu faaliyete geçirdiğinde kazandıracaklarının bir ödülünün, desteğinin olmaması beyinleri köreltmektedir.
ben akşam yattığımda skindirik doğalgaz faturasını düşüneceğime, üretim hattını gözümün önüne getirmeliyim. ve buna inanmayan inanmasın, yeni tasarımlar ve buluşlar insanın bu halinde iken aklına gelir.
eğer bir mühendissen, 6 aylık maaşından birikimlerinle bir araba alabilmelisin. moralin yüksek olmalı. fakat bu türkiye de imkansız. tabi istisnalar var ama o büyük şirketler için de torpil gerek. bu çalışan mühendislerin çoğunluğu bir asgari maaş ile iki asgari maaş arasında çalışıyor. bu da türkiye şartlarında düşünen beyinlerin körelmesi demek.
sorun çok fazla mühendislik fakültesi olması ve kalifiye hoca sıkıntısıdır. Sadece ders geçmek için derslere girildiğinden kaliteli öğrenci de azdır. Teknik üniversite sayısı artırılıp garip üniversitelerdeki mühendisliklerde kapatılırsa, hem mesleğin saygınlığı artar hemde değerimiz anlaşılır.
Turkiye'de muhendislik bolumlerinden herhangi birinden mezun olabilirsiniz, hatta yuksek lisans, doktora yapip daha da iyisini de başarabilirsiniz. sorun olan o kadar okuyup başka işlerde çalışmak zorunda kalmak. bir cogumuzun yaşadığı bu sanırım..
oldukça zordur.
devlet teşvikiyle mühendise olan ihtiyaç artmaktadır ama devlet zoruyla olduğu için ve birazda fazla mühendis olduğu için durum içler acısı bir hal alır. sen minimum 4 yıl oku sonra 750 ytl ye işe gir.
hayır, zaten öğrenim kredisi geri ödemesi 220 ytl.
bu arada;
(bkz: öğrenim kredisi geri ödemesi)
gelişmekte olan ülkelerinde çoğunda çok sayıda mühendis vardır,zaten ülke bu yüzden gelişemez.yeniliğe kapalıdır.hazır bilgi vardır ve bu bilgi sorgulanmadan kabul edilir.*
yurtta yan odadan şirvan kod adlı manyak gelir ..
elektrikler yok , zifiri karanlık...
ertesi günkü sınava telefon ışığıyla çalışıyorum sinirlerim tepemde ..
-elektrikçi varmış bu odada
-evet benim
-ceryanlara bir bakıversen kardeş
-bütün mahallede gitti
-hee bi bakıversen diyom
-olm sigorta filan değil , merkezi bir kesintidir
-heee..ben anlamam diyon yani
-allah'ın adını verdim alın şunu burdan
-bari ne zaman gelir onu söyle
-... *
üniversitede en yakın arkadaşları t cetveli olan, genelde iibf fakültesinin önünde kızlarla tanışmak için kamp halinde olan, mezun olduktan sonra iş bulmak için ıkınan zeki insanların halidir.
en kötüsü türkiye de belediye de mühendis olmaktır. belediye kendi projesinde 20 m betorarme kiriş koyar, senide bugün imzala ya da git diye tehdit eder, sen de kazma isen imzalarsın, kalıp alınırklen de çöker, nerde kaldı senin mühendis namusun derler adama sonra. en iyisi kendi büron da mimar olmak..
bütün bu olumsuz girdilere inanmayınız lütfen , türkiye de mühendis olmak çok güzeldir. bu kadar düşüncesiz, ezberci, analiz yeteneğinden yoksun insan arasında mühendis olarak hemen farkedilirsiniz...hele iyi mühendisseniz iyi para kazanırsınız, ve sosyal statünüz de yüksektedir.
tam bilmiyorum ama , tbmm de yıllardır mühendislerin oranı %90 lar civarındadır. yöneten insandır mühendis. planlıyandır,zorluklara kafa tutandır.
her meslekte ezikler var, onları ayrı tutuyorum...
edit : ekonomik olarak ta diger mesleklerden iyidir. bizim buralarda asgari maas 5000 $ civarinda.
bir mühendis adayı ile mahallenin fırıncısı arasında geçen diyalog.
fırıncı: nerelerdesin ne yaptın sınavı? (bkz: öss)
msk: çok şükür kazandık x üniversitesini
fırıncı: çok güzel olmuş. kaliteli bir üniversite helal sana. hangi bölümü seçtin?
msk: inşaat mühendisliği.
fırıncı:hmm neyse takma seneye tekrar girersin sınava. (yanındaki adama döner ve yazık olmuş çocuğa amele olacak görüyonmu der)
msk:deprem mi oluyor?
eğer erkek değilse ve tekstil mühendisliği, endüstri mühendisliği ya da gıda mühendisliği dışında bir mühendislik bölümünden mezunsa iş bulma ihtimalinin limite sıfıra gider. ne yazık ki...
türkiye'de mühendis olmanın, tekniker olmaktan hic bir farkı yoktur. teknıkerde fabrıkanın ısleyısıni yurutur, muhendiste aynı ısi yapar. hatta teknıkerın muhendisten bu konuda daha ıyı oldugu yerlerde gorulmustur. muhendisligin esas anlamı olan, arastırma, gelistirme ve iyilestirme, türkiye'de pek yapılan işler degildir. olsada cok nadirdir. ülkemizin endustrılesmekten uzak firmaları, teknolojilerini uzun vadede kendılerı gelıstırmek yerine, kısa vadede cozum olan, teknoloji ve urun alım yoluna gitmektedir. bu da muhendisligi ve muhendisleri, esas amacı olan gelistirmeden uzaklastırıp, kuzuların basına dikilen coban misali, yönetim noktalarında istihdama yöneltmektedir.
aynen yaşanmıştır:
kampüs dolmuşunda personelden bi amca yanıma oturup bi iki dakika sonra dayanamayıp
- hangi bölümde okuyosun?
+ inşaat
- kaç yıllık?
+ 4
- bizim kız da kazandı ama yollamadık.hiç geçerli bi meslek değil.hemşireliğe yolladık biz onu.
(amca gerçekten kızını yollamamış mı,yoksa bana mı gıcıklık yaptı anlamadım.)