memleketimin hemen hemen her vilayetinde her sene hoşgörü günleri düzenlenir. Bu günlerde hoşgörünün önemi hakkında konuşmalar yapılır. anadoluda yaşayan büyüklerin hoşgörü hakkında sözleri üzerinde durulur. milletce ne kadar hoşgörülü olduğumuz belirtiler ve bu yönümüzle gurur duyarız.
ne acıdırki bu büyük yalandır. Hiçte o yüce mevlanın, yunus emrenin, hacı bektaşı velinin söylediği kadar hoşgörülü değiliz. düşünün memleketimizde farklı olan hangi kültüre sahip çıktık. hepsini yok saymadık mı?
alevilerden kız almam evlenmem diyen insan sayısı sizce ne kadardır?
türkiye türklerin yazılarını yazmadık mı duvarlara?
apartman dairemizi kürtlere kiraya vermemezlik yaptık değil mi?
rumlar için çok önemli olan rum okulunu ısrarla kapalı tutmadık mı?
türkiye'de altmışa yakın etnik köken var, hangisine ne tür hukuki haklar tanıdık? bırakın bunu sokakta farklı bir dil konuştuğu için insanları azarlamadık mı?
hanifi mezhebine mensup olmayanlara din derslerinde haifiliği kafalarına vura vura öğretmedik mi? başı açığa, örtülüye olanca lafı söylemedik mi?
otellerde insancıkları bizden farklı düşünüyor diye yakmadık mı?
daha sayayım mı?
ne üzücüdür ki memeleketimde hoşgörüden eser yoktur, hiç bir etnik gruba sevgiyle el uzatamıyoruz. güvenemiyoruz birbirimize. türk'ün türk'ten başka dostu yoktur süzünde boğuluyoruz.
neden türklerin türk'ten başka dostu olmasın ki, türkler dost edinemeyecek kadar gaddar insanlar mı? elbette değil, gözlerine baktığınızda yüreklerindeki sevgiyi görebilirsiniz ama anlamıyor neden bu kadar korkuyoruz birbirimize samimi bir şekilde savunmaktan. neden her şeyimizi sonuna kadar paylaşmaktan korkuyoruz.
bu memleket hepimizin, bu bayrak hepimizin o zaman sorun olan ne? neden farklı kültürleri türkiye'nin zenginliği olarak görmüyor, renk renk bir ülkede yaşamaktansa, kültürü tekelleştirmeye çalışıyoruz...
çanakkale'de savaşan dedelerimiz düşman askerine hoş görü göstermişken, böyle soylu bir geçmişe sahip olan bizler mi birbirimize hoşgörülü davranamıyoruz?