yıllarca fikri ve vicdanı köklerinden, kültüründen, mukaddesatından, dininden, milliyetinden kopmuş bir kaç serseri, fildişi kulelerinden insanlara bir şeyler saçmalayıp durdu. birileri bunları dava yoldaşı kabul etti, özgürlük savaşçısı diye göklere çıkardı. hele birde aydın denilen o zavallılar çıkıp marx'tan, engels'ten dem vurdumu yığınlar yumruklarını sıkıp kendi insanına kendi yüce mazisine düşman oldu.
hala anlayamadıkları ise, bu ülkede aydın kavramı namuslu ve vatansever fertlerin engin seslerinde, bu moskof domuzlarının kılıç artıkları olan ve aydın tayfası zannedilen kişilerin kulak zarında patlayacak olmasıdır. elbet bu ülke kendi medeniyetine dönüp bakacak ve ben türküm müsümanım diye haykırabilecek gurur duyacak.
kısacası aydın kavramı,
birilerinin bu kavramı sündüre sündüre sola doğru çektiği bir kavramdır.
cem karaca nın bir şarkısında (bkz: yarım porsiyon aydınlık)
bahsettiği insan profilinin biraz daha gelişmişi. yaşar kemal, can dündar, uluğ utku nutku, gibi isimler başta gelmektedir, sarhoş masasında devrim yapanlar türkiye yi kurtaranlar ise cem karaca'nın bahsettiği insan tipi oluyorlar ki, aydınlıkları burunlarının diplerini görmeye yetmiyor...
"türk aydınının en büyük özelliği,içinde yaşadığı topluma "güdülmesi gereken sürü"olarak bakmasıdır" der (bkz: ismet özel).
halkına tepeden bakabilmek,"ermeni soykırımı yaptık,tüh bizlere"demek,"din,feodal toplumların tutunum ideolojisidir" demek,türkiye'de aydın olabilmek için gerek şartlardır.
dtp'yi demokrasinin güvencesi olarak görmek de aydın olabilmenin şartlarından biridir türkiye'de,nitekim ülkesini sevenler "faşist",islami hassasiyetleri olanlar "yobaz"dır bu ülkede.
yine ismet özel'den bir şaheser ile yazıyı noktalayalım: