amerikanın sözünden çıkmayan türkiyenin, amerika tarafından kürtlere verilmiş bir bölgeye -ki o bölgede petrol varken- savaş için girmesi pek olası değildir. bugün türkiye kendi petrolünü çıkartamaz, kendi madenlerini kullanamazken, güdümünden ayrılamadığı ülkelerin arka bahçesine var sayımlarla saldıramaz.
biz bunu önceden masal olarak okuduk, film olarak seyrettik, dedelerimizden de dinledik. gerçek olanın defterleri 1980de kapatıldı.
yıllardır bu tür söylemler hep bir sancılı "türkiye'nin savasa girme ihtimali" şeklinde konusulurdu.Artık, bu durum "ihtimal" denilen olgudan çıkmış ve "resmen" türkiye'nin kıskaca alındığı bu planda "olacak" savaş hazırlıklarına bırakılmıştır.
Evet, 20 senedir teror denilen olguyla uğraştık, hep bir şekilde bitirmeye çalıştık, küçülttük ama yok etmedik.Büyüdüler tekrar ataklar yapıp küçülttük ama yok etmedik.Ehliyetsiz politikacıların tutumu, harcanan milyar dolarlar, ölen insanlarımız, giden onca can, güneydoğuda hakikaten ne olduğunu nelerin döndüğünü bile bilmeyen bu ülkelerin insanları güneydoğu denilen o toprakları "Cudi dağında güvenlik güçleri bölücü terör örgütüyle çatışmaya girdi. şırnak Valiliği'nden yapılan açıklamada, 19 Kasım Pazar gününden itibaren Küpeli Dağı bölgesinde sürdürülen operasyonlarda, Küpeli Dağı Kupik Tepe bölgesinde güvenlik güçlerine ateş açan terör örgütü mensuplarıyla çıkan silahlı çatışmada, 2 teröristin ölü ele geçirildiği bildirildi." şeklinde kalıplaşmış haber bültenlerinin arasına sıkıştırılan sol üst köşesinde "arşiv" yazan görüntülerle birlikte izlediğimiz haberlerle bilir olduk.Orada yaşananlar ile ilgili bildiklerimiz neydi? basının yıllarca es geçmesi, devletin şeffaf olmaması, hep bir puslu bir havanın hakim olması sebebiyle biz bu ülkenin doğusunu karanlık olarak bilinclerimize yerleştirdik.Hiç bir ülke, yaşadığı savaşı ülkenin insanlarına aktarmamakta bu kadar becerikli olamaz!!!
Oranın insanlarını yani güneydoğunun insanlarının nasıl düşüncelere sahip olduğunu hep beynimize kazınmış bir ruh hali içinde kalıplaştırdık, hepsi potansiyel terörist olarak belleğimizde bir oluşum edindi.Her kürt vatandaşınıda potansiyel bölücü, veya sevimsiz insan kategorisine yerleştirdik bile...
Farkında olmadan bunları belleğimize yerleştirdik.Aslında pkk'nın misyonunun bir parçasıydı bu ve bu misyon artık bitmiş, yerini siyasallaşmaya, siyasi ve politik bir düşünce akımı olmaya başlamıştı.Dağdan şehire inan bu düşünce akımı görevini yerine getirmiş ve türkiye'nin her politik arayışında önüne "kürt sorunu" konulmaya başlanmıştı.
Tıpkı asala'nın silahlı eylemleriyle başlayıp sonra bu silahlı misyonu bitirmesiyle, "sözde ermeni soykırımı"nı dünya da inkar evet, evet inkar edilmesini bile suç sayılabilecek bir konuma getirmişti.
Artık kuzey ırak'ta saddam'ın idam edilmesiyle, 150 yıllık plan ivme kazanarak yoluna devam etmektedir.Artık, kuzey ırak ta bir kürdistan devletinin son rutuşları yapılmaktadır.Bu kurulacak kürdistan devletinin ana beslenme kaynagı olarak petrol rezervleri bakımından ırak'ın %40'nı elinde bulunduran kerkük cazibe merkezi haline gelmiş ve kerkük'ü oluşturulacak kürdistan devleti sınırlarına katmak için kerkükte yüzyıllardır yaşayan arapların bölgelerinden zorla göç ettirilmeleri ve yerlerine kürt peşmergelerin yerleştirilmesiyle yapay bir referandum yapılarak, kürt çoğunluğunun çıkması hedeflenmekte ve kerkükte kürdistan'a dahil edilmeye çalışılmaktadır.
Türkiye artık kerkükteki türkmenlerin soykırım edilmesine müsade etmeyeceği kesin.Evet 2008 yılı bizim için artık savaş yılı olacaktır.Kerkükte kürtlerle çatışma artık kaçınılmazdır.Bizim bu süreçte tek ihtiyacımız olan, türkiye'nin içinde kesinlikle provakasyonlar inanılmaz derecede artacaktır.Önümüzdeki günlerde Türkiye'de sivil hedeflere Hizbullah/pkk (hizbullah lansmanı edilirse iranla savasa zemin hazırlanma çabalarıdır.) saldırıları olabilir. Siyasi cinayetler işlenebilir. Kışlalı, Mumcu gibi bir şahsiyet öldürülebilir. Hedef de gayet açık olacaktır. Kim yaparsa yapsın "Kürtler" veya "Hizbullah" denilecek hedef hem iran hemde kürtler gösterilecektir.
Tek beklentim bugune kadar olmayan ama olmasını şiddetle arzu ettiğim, ülkemizde yaşayan kürt asıllı türk vatandaşlarımızın bir sivil örgütlenmeyle "Bugune kadar pkk'nın eylemlerinde kürt haklarını savunuyoruz demiştir.Biz türkiye'de yaşayan kürtler olarak ülkemizin tam bağımsızlığının arkadasındayız ne pkk ne de farklı bir oluşum bizler için söz hakkına sahip değildir.Kürt asıllı bu ülkenin vatandaşları olarak bölücü faaliyetlerde bulunan ve "kürt hakları" maskesinin ardına gizlenen bu güçlerin kürt asıllı insanları kesinlikle ama kesinlikle temsil etmediğini ve edemiyeceğini tüm türk halkının bilmesini istiyoruz" şeklinde basına demeç vermeleridir.
Artık hamasi edebiyattan sıyrılmamız ve kıskaca alındığımız bu süreçte tek ihtiyacımızın sadece ama sadece birlik duygusu olmasıdır.Tabi kendimizi starbuck'ta elinde kahve plazma tvlerden savaşı seyredenlerden olmak istemiyorsak...
mit raporu, devletin tüm bölümlerinin görüşünü de yansıtıyorsa muhtemeldir.
geçmişte türkiye, abd ye gözdağı veya ders vermek istediğinde sosyalist bloka yanaşır gibi yapıyor ve bunu bir koz olarak kullanıyordu. bu sefer böyle bir işaret verilmeden, 'bekle ve gör' politikasıyla gidilemeyeceğinin açıklanması, en azından bir çatışmaya girilebileceğinin göstergesidir.*
* anılan raporun, bir tiyatro sahnesini tamamlamak için değil de ciddi bir açıklama olduğunu varsayarak yorumluyorum.
