daha kendini yönetirken sağdan soldan tavsiyeler alan, birilerinin ağzının içine bakmadan önemli karar alamayan bir ülkenin cumhurbaşkanının, dev aynasına bakarken söylediği sözler.
aptalca bir cümledir. cumhurbaşkanımıza yakıştıramadığım bir cümledir. zira türkiye her daim dünya yönetiminde söz sahibi olmuştur. zira bu ülkenin milleti türkler dir ve stratejik konumu malumdur. türkiye nin dünyada yönetiminde her daim söz sahibi olduğunu anlamak için biraz araştırma ve sağa sola bakmak yeterlidir.
abdullah gül'ün kendini kandırması, halkı kandırdığını sanması başka bir şey değil.
bm güvenlik konseyi geçici üyeleri 2 yılda bir seçiliyorlar ve neredeyse hiçbir fonksiyonları yok. esasa ilişkin konularda kararın çıkması için 5 daimi üyenin pozitif oyu artı 4 geçici üyenin oyu lazım. a.b.d, ingiltere, fransa, çin, rusya beşlisinden herhangi birinin veto ettiği karar çıkmıyor. yani kurulan sistemde geçici üyeler sadece figüran o kadar. o birleşmiş milletler ülkelerinin büyük çoğunluğu türkiye'yi kıbrıs'ta işgalci olarak görüyor, buna neden değinmiyor sayın gül acaba? ya da sktret konseye seçildik olm dünyayı yönetiyoruz yavrum benim...
edit : bu arada türkiye ne zaman dünya yönetiminde söz sahibi oldu yahu? oldu da biz mi kaçırdık yani nedir? 1940'larda ikinci dünya savaşı sırasında savaşa girmemek için bir almanya'ya bir batı bloğuna göz kırpan, savaş sonrası güvenilmez olarak nitelendirilen, 1950'lerde a.b.d'nin rusya'yı çevreleme politikası için kullandığı, topraklarına füzeler yerleştirip namlularının rusya'ya çevrildiği, 1960'tan günümüze kadar iç dinamiklerinden ortaya çıkan sorunları bile çözemeyen, vatandaşlarına doğuştan sahip olmaları gereken hakları veremeyen, şartları sağlayamayan türkiye ne zamandan beri dünya yönetiminde söz sahibi oldu? tamam coğrafyamız büyük stratejik önem arzediyor da, biraz fazla mı büyütüyoruz kendimizi ne?
bana ne faydası var ki. kendi ülkesinde söz sahibi * olsa daha iyi olacak şeklinde düşüncelere sevkeden cümledir. neyse, çay koyayım ben en iyisi. koskoca reisi cumhura yakışmaz ne de olsa.
mahallenin en iyi top oynayan iki çocuğu; mahalle maçı için karşılıklı adım sayarak, kendilerinden sonraki en iyi topçuyu kendi takımlarına almak için yarışırlar. onlar, bir nevi takım kaptanlarıdır. bir adımlama galibi ve bir mağlubu tarafından seçilmek üzere mahalle gençlerinden kurulu takımlar oluşturulur.
amerika ve rusya; rakip takımların kaptanlarıdır. ingiltere; amerika'nın, çin ise rusya'nın ikinci oyuncularıdır. beşinci olan; fransa ise ortam ve şartlara göre ikili oynamak suretiyle işi götürür. diğer 10 futbolcu ise; fasülyeden tabir olunur ki, varlıkları ile yoklukları arasında çok bir fark olmadığı gibi dostlar alışverişte görsün kabilinden oyuna dahil edilirler zira, alınan bir kararı veto yetkileri yoktur.
veto yetkisine; yalnızca, ikinci dünya savaşını kazanan beş daimi üye sahiptir.
hani bi ara bir reklam vardı. haberlerde bişeyler söyleniyor örneğin ^^türkiye ab ye girdi ^^^falan diye küçük çocuk da hangır hangır gülüyordu ya, işte bu açıklama bana bu reklamı hatırlattı. yani bu açıklamaya küçücük çocuklar bile güler.
niye kendimizi kandırıyoruz ki. tamam önemli bir gelişme ama ne kadar önemli. sonunda geçici lafı yok mu? geçici bi durum yani.
cumhurreis gul'un son yumurtasi. daha irak gibi ne oldugu belli olmayan bir ulkeye bile soz geciremiyoruz, barzani gibi adamlara bile soz geciremiyoruz, eleman kalkmis dunya yonetimi filan diyor.
