tecrübelerimle sınırlı, insanı türkçe'ye hayran bırakan yanlardam bazıları:
* Her kipin, her zamanın, olumsuzluğun ekleri belli ve sabittir.
* isimlerin, fiillerin kökleri sabittir.
* Her nesne için "ulen bu eril miydi dişi miydi?" karmaşasına ve paranoyasına düşmezsin çünkü böyle birşey yoktur.
* Nerdeyse her yabancı kelimeyi absorbe ve asimile edebilir. (bkz: absorb -> absorbe)
* Her harf her zaman aynı okunur ve yazılır.
(bkz: güneş dil teorisi)
kök türkçe(kök türk devletleri)
eski türkçe(osmanlı)
yeni türkçe(türkiye)
devirlerinden süzülüp gelmiş ve halen yapısını koruyan dil olmasından süregelir.bölgesinde yaşayan dilleri türkçeyi korumak için kurallar ve yöntemler geliştirmeden çok önceleri kendi doğal yapısal gücüyle potasında eritmiştir.
güçlü olmasına güçlü tabi dilimiz ama son zamanlarda lastik şeklinde uzatılıp anlamların saçma sapan yerlere çekilmesinden çok fena şikayetçiyim, bunu da söylemek isterim ayrıca.
kendi kendine bir savunma mekanizması oluşturan dilimizin, bu ve benzeri güçlerinin anlatıldığı kitap.
gerçekten de yabancı kelimelerin dillerden dillere sirayet etmesinin kaçınılmaz olduğu bu zamanda, bu sirayet eden yabancı kelimelerin türkçeleştirilmesi insanı hayran bırakıyor.
bir de az sözcükle çok şeyi açıklama özelliğinden dolayı, felsefeye en yatkın dillerdendir.