turkcell in yaptığı bu çocuk istismarından nefret ettiğimden dolayı, artık o minik kızların da gözüme canavar gibi göründüğü reklamlardan bir tanesi. öyle ki sokakta görsem elimde kalabilirler. yok artık~~
burada verilen gizli mesaj şudur. bakınız biz büyük firmayız çalışanlarımız ve servis ağımızla (celocan metaforu) en büyüğüz. ama büyüklüğün de bir maliyeti var, öyle yok türkcel pahalı filan demeyin. bu işlerin yapılması için gerekli olan ücret (yani süt)
verilmezse hizmet aksar, kalite düşer (celocan ın antenlerinin inmesi).
benimde öyle bir kızım olsun Allah' ım şeklinde dualar etme nedeni olan sevimli, tatlı, pamuk yanaklı velet. bunun bir de 'bu doğu ekspressi sana yaramadı, oğlunu ara iyi gelir, gözüme toz kaçtı da' diyen versiyonu vardır ki akıllara zarardır. reklamı izlediğim ilk 3 seferde ağlatamayı başarmıştır. **
çocuk istismarı olarak değerlendirilmesi şahsıma gayet mantıksız gelen minik yavrucaktır. turkcell'in bu masum minik yavruyu kullanarak rant elde etmek istemesi olarak yorumlansa da, çocuklar yaşamın her anında vardır. televizyonlarda her gün binlerce kere çocukları, bebekleri her türlü yayında görmek gayet mümkündür. çocukların çalıştırılması mevzusuna girilecek olursa çocukların kendi yeti ve becerileri dışında, bedensel ve manevi zorluklar içerisinde çalıştırıldıkları bir çok alan ve yer varken bir reklamı sadece göz önünde olduğu için yargılamak pek mantıklı değildir. duyarlı insanların bir reklam filmindeki minik yavruyu savunmak yerine çok daha yardıma ihtiyaç duyan çocuklara gerçek hayatta yardım elini uzatmalarını tavsiye etmekteyim. reklamın amacı insanın beğenisine uygun yayınlar ortaya çıkarmak ise ve ben bu miniği günde 200 kere de televizyonda gösterilse izlemekten keyif alıyorsam, her seferinde o gülüşüne içim eriyerek bakıyorsam reklama amacına bir nebze ulaştırılmıştır. bir insanlık suçu işlenmemektedir, kimse yara almamaktadır, çocuğun ruhsal sağlığı düşünülüyorsa eğer, zaten anne ve babası bu konudaki karar mercidir ve çocuk için en iyi şeyi düşünmek durumundadır. kısacası, reklam filminde bu yavrunun oynatılması ne yanlış, ne de amacının dışında bir bir uygulamadır.
çocukların reklam filmlerinde sömürülmesinin son örneklerinden biridir. o güzel kız ne kadar masum ve safsa reklam filmi de samimiyetten bi o kadar uzaktadır.. bu dünya tatlısı güzel kızımız yıllar sonra bu kapital sistem çarkına kendisini de alet edenlere kızar mı yoksa kendisi de zaten çarkın dişlisi olma yolunda, güzelliğini yeşil amerikan dolarlarına çevirme peşinde, hayatından memnun biri mi olur bilinmez..
şirin olmasına şirin, öpülesi yanakları sıkılası bir çocuk. ama çocuğu reklam boyunca resmen sömürmüsler. bi ton yakın çekim,ağla-gül-dudak büz,hepsini yaptırmışlar. o çocuk şimdi aşırı bir ilgi görüp bu yaşta doğal olarak ne olduğunu şaşırarak şımarıcak.* sonra zamanla ilgi azalıcak ve bu çocuk her geçen gün hırçınlaşıcak. çok basit birşey gibi gözüküyor bu reklamlar ama resmen çocukların hayatlarıyla oynuyorlar.. dolayısıyla bu çocuk ,ailesinin bilinçli olmasını ve ilerde bu reklamın karakterinde izler bırakmamasini umut ettiğim bir çocuktur. *
edit: bu yazı turksel reklamındaki antenli kız başlığından buraya taşınmıştır. dolayısıyla burda bahsedilen süt isteyen selocan değil, son turksel reklamında sanırım makinistin yanında yer alıp onu çocuğunu araması konusunda gönüllendiren selocan hakkındadır.
TÜRKCELL YiNE BiR YANLIŞ SEÇiM YAPMIŞ KENDiNi DEĞiL O MiNiK ŞiRiN KIZI ÖN PLANA ATMIŞTIR.EH BU REKLAM SANKi BiRAZ SÜT KOKAN REKLAM OLMAKLA BERABER iZLENMESiNiN TEK NEDENi HERALDE O ŞiRiN KIZIN REKLAMDA OYNAMASI OLMUŞTUR.
(bkz: SÜT iSTiYORUM)
Fakat reklam izlendiğinde en son duyulan "ıgıkk" sesinin o kızdan çıkmayacağı düşünülür.
O ses anca bikaç aylık bir bebekten çıkacağından reklam her izlendiğinde, bu noktaya odaklanılıp içten içe sinir olunur..
