baslikta anlatilan olay okumada degil konusmada olusan degisikliklerdir. konusurken tabi ki de bazi degisiklikler olacaktir. bu kacinilmazdir. herkes musfik kenter gibi konusamayacagina gore konusurken kelimeleri yazildigi kullanmak zordur.
ayrica -sadece turkce ve ingilizce bildigim icin ingilizce' den ornek vermek zorundayim- ingilizce' de de yazarken ve okurken olmasi gerektigi gibi yazar ve okursun. yani dilbilgisi kurallarina uygun bir kullanim soz konusudur. ancak konusurken bu durum farklidir.
en basit ornekle:
"I gotta go." derlerken;
"I have to go." diye yazarlar.
turkce' de de ayni durum soz konusudur. okumak baskadir konusmak bambaskadir. oyleyse turkce yazildigi gibi okunur ancak konusuldugu gibi yazilmaz. tipki ingilizce' den verilen ornek gibi.
adam gibi dil eğitiminin gerekliliğini gösteren gerçeklerden sadece biridir. ağabey > abi örneği gibi ki burada da abinin a'sı, uzatılıyorum o yüzden şapka istiyorum diye bağırmaktadır.
Önermeden öte gerçektir. ayırma işareti koyarak yazarsak bi' kullanımı yanlış değildir. aynı şekilde n'aber, n'oldu gibi kullanımlar da yanlış değildir. Türkçede olan bi' durumdur. Örnekler çoğaltılabilir. sözcük sonlarındaki daralmalar ise(söyleyen- söyliyen) dilin doğal gelişim sürecinin neticesidir. zamanla bu daralma dile yerleşebilir.
feyza hepçilingirler'in türkçe of isimli kitabında ortaya sürdüğü önermedir ve bazı bakımlardan da doğrudur. çünkü bazı sözcükleri her zaman yazdığımız gibi söyleyemeyiz. bazen söyleyişte sözcükler değişir. yazar arkadaşlar "bir" sözcüğü yerine bazen "bi" yazıyorlar. halbuki bu bir hatadır. "bi" diye söyleriz ama "bir" diye yazarız. benzer diğer örnekler de şöyledir.