Günümüzde, artık her cafe, mağaza, dükkan vs, isimlerinin ingilizce olmasından dolayı, es kaza Türkçe yazılı(o da büyük ihtimal değiştirilmesi için gün sayıyordur) bir tabela görünce ister istemez ingilizce okumaya başlanması.
Türkiye'de miyiz, yabancı bi ülkedemiyiz, ne zaman anadilimizden bu kadar uzaklaştık bilemiyorum ama bu gidişatın pek hayra alamet olmadığı yadsınamaz bi gerçek.
En milliyetçi geçinen birine bakın, avrupalılara benziyorsun deyince bunu iltifat olarak alırlar. Yabancı hayranlığımız çığ gibi büyüyor. Adamlar, ülkelerinde sırf Türkçe konuşuyoruz diye pis pis bakarlarken, bizler yabancı dilde konuşan birilerine, turistlere, hayranlıkla bakıyoruz.
Bu kadar mı utanır olduk Türk olmaktan, anadilimizi konuşmaktan.
Gençlik, artık her iki kelimeden birini ingilizce konuşur oldu. Yabancı dil bilmek tabiki bir gelişmişlik göstergesidir ama bunu kendi dilinle karıştırıp konuşmak olsa olsa yabancı hayranlığı dolayısıyla da, gelişmemişlik göstergesidir.
karizmaya reset atmanın etkili bir yoludur. bir arkadaşamın başına gelen benzer bir olay şu şekildeydi:
bizimki bakkalda alışverişini tamamlarken bir genç içeri girer, ve halis muhlis türk bisküvisi canpare'yi gösterek sorar: "bu kenpeyır lar ne kadar acaba ?"
bir tane daha;
metrodayız, "polly gelince" filminin afişini arkadaşım şöyle okudu da metroda gülme krizine girdik: "polly gelayns"
bursa' da bir dönem ünlü olmuş bir hadise vardır ki bu durumun pek eğlenceli bir örneğidir.
şöyle ki;
bir genç kızımız heykel civarında merve tuhafiye adlı bir dükkanın önünde telefonla konuşmaktadır:
-mörvün önündeyim siz nerdesiniz bekliyorum yarım saattir.
+ (telefonun öbür ucundaki duyulamayan şahıs bir şeyler söyler)
-e mörv işte söyledim ya size. gimanın as ilerisinde işte. nasıl bulamazsınız.
+(yine karşıdaki tahminen ne dükkanı bu mörv diye soruyor)
-tuhafiye işte mörv tuhafiye.(kısa bir sessizlik) aaa merve tuhafiye merve pardon ya ben yanlış şeyaptım.
çevredekiler- ahahhuashausha!