ezan arapça bir kelime olup, türkçe'de; bildiriş, çağrı anlamına gelmektedir. müslümanlara, namaz vaktinin geldiğini haber vermek için, minareden, yüksek sesle okunan kutsal sözler bütünüdür.
1932'ye kadar islam dini mensupları şöyle çağırılıyordu:
" allahu ekber/ eşhedi en-la ilahe ill' allah / eşhedü enne muhammeden resul'ullah/ hayye ale's salat/ hayye alel'felah/allahu ekber/ la ilahe ill'allah/essalatu hayrün minennevm ( sadece sabah namazlarında)."
1932'den 1950'ye kadar türkçe okundu. ta ki demokrat parti (dp); vaadettiği "en masum" icraatını gerçekleştirip, arapça ezana dönene kadar...
atatürk'ün de belirttiği gibi: ezanın okunması; bir din meselesi değil, bir dil meselesidir. türkler ibadete elbetteki kendi lisanları olan türkçe ile çağrılacaklardır. ibadetlerini ise istedikleri tarzda yapsınlardı...
atatürk yine haklıdır zira; bugün iran'da bırakın ezanı, namaz bile farsça kılınmakta, kur'an farsça okunmaktadır... bizim neyimiz eksik? kültürümüz mü, tarihimiz mi, bıraktığımız izler mi, neyimiz eksik bizim?
türkiye'de türkler yaşıyorsa ve türk ulusunun dili türkçe ise; namaza çağrı da türkçe olmalıdır. abdest farsçadır örneğin... iran'ı kınayalım, doğru mu? keşke arap alfabesine bu kadar yakın olmasaydık, türkçe gibi zengin dilin servetine servet katmak varken...
---------
türkçe ezan için o dönemin en büyük hafızlarından ( çoğu musiki üstadlarıydılar) bir grup oluşturuldu (hafız rıza beşiktaşlı, hafız burhan, hafız nuri, hafız saadettin kaynak, enderunlu hafız yaşar,hafız ali rıza sağmen).
işte çevrilmişti ve kimseyi de din düşmanı yapma amacı gütmüyordu:
tanrı uludur/ şüphesiz bilirim, bildiririm tanrıdan başka yoktur tapacak/ şüphesiz bilirim bildiririm tanrı'nın elçisidir muhammed/ haydin namaza/ haydin felaha / namaz uykudan hayırlıdır ( sadece sabah namazlarında).
fakat beklenileceği üzere; dönemin katı muhafazakar kesimi buna şiddetle karşı çıktı ( 1933- bursa) tabi ki atatürk oraya varıpta kaşlarını çatıp, şöyle bir bakana kadar...
peki millette suç var mıydı?
yoktu... gayet tabi ki,yüzyıllarca arap alfabesine, arap kültürüne ( örnek; türban - çöl tipi toprak yapısı olan arabistan yarımadasındaki sosyal yapı gereği) maruz kalan bir ulusun alışkanlıkları bir anda değiştiremezsiniz... yapsanız yapsanız da en fazla belli bir süre toprağın altına gömdürebilirsiniz... gömmelerinin amacı da öldürmek değil, zamanı gelince çıkarmak üzere saklamaktır... o veya bu şekilde edinilmiş hiçbir kültür öyle kolay ölemez.. ( neden bizi mekke'yi medine'yi savunurken arkadan vurabilecek haysiyete sahip olan bu adamların alışkanlıklarını yaşatmakta bu kadar ısrarcı bir kesim var? o da başka bir yazının konusudur.)
neden atatürk devrimleri bugün tehlikededir? neden laiklik, cumhuriyet denildiğinde bazı kesimin suratında beton etkisi yapmaktadır?çünkü yüzyılların getirdiği gereksiz, öz kültür dışı hayat tarzları, adet haline getirilmeye çalışıldığı için...
o kadar benimsemiş ki bir kesim; bugün öz be öz, tengri kelimesinden gelen tanrı sözcüğünü kullandığınızda dahi sizin müslüman olduğunuza ihtimal vermeyen insanlar mevcut... kördür onlar...
----------
dp'den önce de, cumhuriyet halk partisi (chp) de - tabi ki atatürk vefat ettikten sonra- gündeme gelmişti ve dp gündeme getirdiği vakit, dert muhalefet chp'nin sesi pek çıkmadı, konu da pek çekişmeli geçmedi...
----
ezan bir ibadet değil, bir ibadete çağrıdır. inanan insan ezanı duyduğu vakit; gider ibadetini yapar.
--------
sonraların hızlı solcusu olacak cemal reşit eyüboğlu - ki kendisi chp'nin sözcüsü konumundadır o dönem mecliste- ; " her yerde, her konuda türkçe kullanılmasının gerekliliğinden bahsetti ama; gelin görün ki chp'den de aleyhte pek fazla oy çıkmadı (çünkü ismet paşa öyle demişti.) aynı dp'de olduğu gibi.
1950'nin haziranının 17'si cumartesi günü, ezan tekrar arapça okundu...
ama, ama, ama...
sadece; ezanın arapça okunmasındaki yasak kalkıyordu. yasa; ezan; "arapça okunacak" değil, "arapça okunabilir" şeklindeydi. o dönemki istanbul müftülüğünün işgüzarlığı... hemen arapça okunacak diye başmüezzinlere haber saldılar.
---------
bugün isteyen herhangi bir müezzin ezanı türkçe olarak; kendi dilinde okuyabiliyor.
peki, okunacak mıdır?
hayır ben o kadar iyimser değilim...
çünkü; belli bir süre ile toprağın altına saklanan ithal kültürler, fidan oldu, dallanıp budaklandı da ondan...
ezan müslümanların namaza ortak çağrısı olduğu için türkçe olmasını sakıncasız görmek yanlıştır.
gençliğimizi haline, insanların duruma bakarak, kültürümüzü korumaya başlanacak en son yerin ezanı türkçeleştirmek olduğu anlaşılabilir.
ne yazikki batılıların iyi özelliklerini görmezden gelerek tamamen kötü özellikleriyle bezenmiş şişme bir kültürüe sahip oluyoruz yavaş yavaş...