cnbc-e, e2 ve kısmen tnt kanallarının rekorlar kırmasına yol açan farklardır önce. yıllardır hayatımıza egemen olmuş veya egemen edilmeye çalışılmış bir arabesk kültürünün yansımasıdır çünkü türk dizileri.
yabancı diziler ise insanı kalıplara sokmayı reddeden, o uzak kültürde bile kendinden bir şeyler bulduran bir anlayışa sahiptir.
binbir gece, annem, küçük kadınlar, yaprak dökümü vb. hepsi bir depresyon psikolojisine, ruhsal çöküntüye hitap etmiyor mu?
kadın hasta çocugunu kurtarmak için patronuyla yatacak. ne kadar acı...
çocuklarından ayrılacak bir annenin dramı. yüreğim burkuldu...
dizilerimizin repliklerinde sürekli alttan müzik verilmesi, kahramanımızın başına gelmeyen musibetin kalmaması klasikleşmiş artık. ve sürekli benzer olay döngülerinde sıkışıp kalmış olan konular bütünü haline gelmiş türk dizileri.
istisnalar var tabi, kaideyi bozmayan cinsten...
öte yandan özellikle ülkemizde yayınlanan yabancı dizilerde;
oyunculuk kaliteli, bir kere izleyiciyi belli bir kalıba sokma çabası yok.
yabancı hayranlığı mı peki? kesinlikle hayır.
biz yapabilir miyiz? en güzelini yaparız, bir kere malzeme bol (bkz: Türk insanı)
neden kaliteli peki bu diziler?
önce bizimkilere bakalım.
en beyefendi, hanımefendi olanımızın bile günlük hayatta kullandığı hafif küfürler, argo tabirler vardır. konuşmayı dinlenebilir hale getiren, bazen komik yapan.
Türk insanını bir gerçeği yani sigara vardır. bazılarının hayatının vazgeçilmezi hani o sansürlenen sigara.
herkes biliyor ki ne bu sansür sigarayı bıraktırıyor, ne de hepimizin kullandığı bir ulan sözcüğünü bile duyamamak daha terbiyeli, ahlaklı bir toplum yapıyor bizi.
veya ağır çekim konuşmalar. yahu hangimiz birine bir şey söylemeden önce yarım saat suratına baktık da ondan sonra bir kelime laf söyledik?
bir yabancı dizide fuck sözcüğünü türevleriyle beraber çok defalar duyabilirsiniz. bu o yapımı komik kılar. yahu cem yılmaz sahnede küfür ediyor diye yerden yere vurdular. o kelimeler mars gezegeninde üretilmedi, yine bizim kullandığımız kelimeler. o dizilerde aynı şekilde içki de içer insanlar, bara da giderler, sevişirler de. biz de bu tip şeyler kesinlikle yayınlanmaz, sansüre uğrar. hiç yapmıyoruz ya!
düşündünüz mü neden bu ülkede en iyi muhalefeti mizah dergilerinin yaptığını? çünkü mizah, güldürü en iyi siyasi malzemedir. peki biz neden bir komedi dizisinde veya bir haber parodisinde siyasi göndermeler göremiyoruz? yeni nesil olacak o kadarlarımız nerede?
avrupa yakası bu türk dizisi kalıbının dışına çıkabildiği için bu kadar sevildi. bir alternatif oldu.
şimdi ise alternatifi olmayan insanlar, yalancı bir sevgi ile bu dizileri izleyip tutulduğu izlenimi veriyor yapımcılara.
sorun yani aslında farkın ta kendisi, türk dizilerinin türk insanından çok uzakta olması. öyle değil mi?