her ne kadar ilk bakışta "yok canım olur mu öyle şey, bunların ikisi de farklı misyonlar yüklenmişler kitleler" gibi bir intiba uyandırsa da, evet efendim var böyle bir şey, hem neden olmasın ki; faşizm beyinlerini kemire kemire mantıklı düşünme kudretini engelliyorsa bundan daha doğal ne olabilir..
bu iki güruhun mensupları da faşist sitelerinden kafasını kaldırıp da normalleşmeye çalışmaz, sokağa çıkma gereği duymazlar, gereksizlik konusunda da büyük bir yarış halindedirler, aslında sayılarını toplasanız toplam nüfusun %5'ini geçmez, allah'tan geçmiyor yoksa sokaklar kan revan içinde kalırdı...
birisi "kürdistan da kürdistan" diye havlar, öteki "ya sev ya terket" diye havlar...
birisi teröristtir, biz "özgürlük savaşçsıyız" der, öteki vatansever geçinir, "bütün kürtler teröristtir, türkiye türklerindir ulan" der, teröristlerin ekmeğine yağ sürer...
birisi şehrin en işlek caddesinde gözünü kırpmadan çoluk çocuk demeden, kim varsa öldürmeyi göze alır, gözünü kan bürümüştür, öteki sırf ahmet kaya tişörtü giydi diye iki gariban ameleyi linç eder, vatansever olduğunu kanıtlamaya çalışır...
ve bu güruhların hiç biri de atalarının 1000 yıldır kardeşe kardeşe yaşadığını bilmek istemez, Atalarımızın Yemen'de yaptığı gibi, Çanakkalede yaptığı gibi omuz omuza verelim demez, vatanımızda kardeşe kardeşe yaşalım demez, "kürtleri öğrenmek istiyorsan türkleri araştır, türkleri öğrenmek istiyorsan da kürtleri..." sözünü aklının ucuna bile getirmek istemez...
velhasıl-ı kelam, ey faşolar ! siz ne kadar çalışsanız da didinseniz de, hoplasanız da zıplasanız da, size rağmen bu ülke bölünmeyecek, asla ve asla kardeşlik bağları kopmayacak, boşuna kendinizi heder etmeyin !
istanbul'u haraca bağlayan mafya bozuntularıyla tüm kürtleri aynı kefeye koyanlar tarafından çabucak, bir entryle halledilen hadisedir, kimin işine yardı derseniz bu...
hikayedir aslında yabancı devletlerin kuyruğuna bağlanmış it sürülerinin türkiye'ye verdiği zararı eleştirmek bile artık faşistlik görüldüğü için kendinizi bile savunamazsınız. ülkeyi bölmeye çalışanlar demokrat olup size cani der ama yoktur böyle bir kardeşlik. kısaca saçma bir önerme. bir kürt milliyetçisi ile türk milliyetçisi yan yana gelemez çünkü türkler türkiye bölünmesin diye canını verir diğerlerininse yaptığı ortada.
bir kere türkler'in tarihlerine dönüp bakılırsa bölücülük denilen olayla dirsek teması dahi olmamıştır. türkler, başka ülkelerin topraklarını işgal etmiştir(devrin şartları öyleydi), başka milletlere savaş açmıştır...bunlar kabul edilir. ama türkler'in bölücülük yaptıkları hiç vaki değildir. ha burada bahsedilen bölücülük türkiye sınırlarında oluyor diye bir iddia varsa(ki iddia bu yönde); türkiye türklerinidir der, "ne mutlu tük'üm diyene" sözünün sahibi ata'ya sevgilerimizi sunarız.
türkler'in tarihini bilmeyenlerin, türkler'le birilerini aynı satıra yazma çabasıyla aziz bir millete ithamda bulunma çabasıdır. beyhudedir. türkler'in tarihi islam'ın kabul edilmesinden önce de vardır. hunlar, göktürkler, uygurlar(ulan devletlerimizi yazıyoruz ya tarihinde bir devleti olmayanlar nazar edecek)..vs. bu devletlerde "ümmet" diye bir kavram olmamasına rağmen, bölücülük yapmamışlardır. islam'ın kabulğnden sonra ümmetçi bir çizgiye taşınan devlet otoritesi, türk kimliğini hiçbir zaman yitirmemiş ama ırksal anlamda da birilerini ezmemiştir. bugün ezildiğini iddia edenler ise bölücülük yapanlardır. yoksa hepimiz ırk anlayışından önce "din kardeşliği" kavramına inanırız(müslümansak buna zaten mecburuz).
türklerin bu konuda bir adım geride olduğu durumdur. zira türkler hiçbir zaman bölen olmadılar çünkü hep kurucu ırk oldular. başkalarının maşası olup bölücülük yapmak tarihlerinde yoktur, hiçbir zaman da olmayacaktır. (bkz: anlayan anladı sen işine bak)
--alıntı--
sorun bir hak ve özgürlükler yani sınıf sorunudur, gerek almanya'da gerek de türkiye'de, hiç farketmez. almanya'da ki neo-nazi ve karşı cephe milliyetçilik-ümmetçilik ile türkiye'de ki türkçü-turancı ve pkk-kürtçü dalgalanmasının nedeni de buna dayanmaktadır, öncelikle bunun farkına varalım. yani; bir taraf da haklarını isteyen, ekonomide söz sahibi olmak isteyen -ve bir bölümünün bunu mafya, aşiret vs. düzenlerle illegal yoldan yapan- insanlar ile diğer tarafta ekonominin elinin altından kayıp gittiğini görünce yaygarayı basanlar arasındaki sınıflar mücadelesi. ulus devlet olayına gelince ise, türkiye'de yığınla ırktan insan var. geçelim gayrimuslimleri, boşnak, bulgar, arnavut, türkmen, yörük, tatar, kürt, çerkes, laz, arap gibi envai çeşit çeşni içindeyiz. sorun ulus-devlet yani tek millet sorunu değil, bunun tanımlanışı ve uygulamadaki asimilasyon poltikasıdır. bu ülkede sadece kürtler'e değil uygulanan politika ayrıca -olayın bu boyuta indirgenmesine de ayrı bir ifrit oluyorum- tümden bir beyin yıkama harekatı var. ayrıyetten bu ülkede sadece türkler ve kürtler de yok, az önce de belirttiğim gibi tümden bir asimilasyon var, kimse şu işi kendine yontmaya kalkmasın artık. m. kemal'in ne mutlu türk'üm sözüne gelirsek, -ulus devlet mantığında- en aklı selim yoldur bu, ama kalkıp da tarih kitapları bunu hop hop hop, altın top, orta asya'dan geldik okus pokus mantığına bağladıkları sürece kendi içinde çelişmeye devam edecektir.
--alıntı--
bu konuda nekrofili ile benzer sözler sarfetmişiz, ''neden temcit pilavı gibi tekrarlıyorsunuz'' diyebileceklere karşı(ki insan doğası düşünülmesi muhtemel) doğrudur, ama benim bu yazıları belirtme ihtiyacım düşünceleriyle bir noktada ayrılmam kaynaklı. şöyle ki; milliyetçilik dediğimiz olay her türlüsüyle yanlıştır, ister iktidarı elinde tutmaya çalışan burjuvanın yaptığı olsun bu, ister pastadan pay kapmaya çalışan yani burjuvalaşmak isteyen kesim olsun, ortada çünkü bir pastadan pay kapma savaşı vardır ve bu savaş sonucunda kazanan kim olursa olsun iki taraftan da ezenler ve ezilenler olmaya devam edecektir. ezilen bir milletin kendi kişisel hak ve özgürlüklerini talep etmesi meselesine gelince, bu kişileri milliyetçilikle suçlamak zaten işine gelmeyen yanlı çevrelerin bir yaftalamasından ibarettir, bu hakları talep etmek, insan gibi yaşama hakkını istemek hiçbir zaman milliyetçilik sınıfına girmez, çünkü milliyetçilik doğası gereği kendine bir düşman arayan yoksa da yaratan ve daha sonra bunla beslenen sülük misali kadük bir görüştür, yukarıda bahsettiğimizde ise bir düşman arama ya da yaratılma sözkonusu değil, hak talebi, adalet talebi vardır.
bu bakımdan gerçek hayatta veya sözlükte, hak istemeyi hakaret etmekle eş değer tutan kürt milliyetçileri ve bu ülkeyi babasının malı zanneden türk milliyetçilerinin bu sidik yarışı iki halka da zarar vermekten öteye geçmez. geçmiyor çünkü, gözümüzün önünde cereyan ediyor herşey, -her iki taraftan da- ölen bu vatanın evlatları, uranüs'ten gelmediler.