türk siyasetine damga vuran liderden ziyade türk siyasetine damga vuran ve hiç göz önünde olmayan bürokratlar vardır. çünkü o liderleri de yönlendiren bürokratlarıdır.
büyük eylem adamları dediğimiz kişilerin, birtakım riskli işlere atılıp başarıyı aramaları, acaba başkalarını, bir topluluğu bir toplumu içtenlikle kurtarmayı düşündüklerinden midir, yoksa bu yoldan şerefe, üne kavuşma tutkularından mı, kolayca içinden çıkılamaz. isterseniz söyleyeyim kuşkumu, ben gerçekten başkalarını, toplumunu düşünüp de, yalnızca bu amaçla kendini riskli işlere atanlar bulunduğuna inanamam. o çeşit kişilerde hırs bulunmasının doğal olduğunu bundan ötürü söylemiyorlar mı? peki, ben bencil bir ahlaktan başka türlüsü olamayacağını mı söylemek istiyorum? o da değil. ya nedir? durun bakalım, belki çıkarım işin içinden. yalnız burada hemen söylemem gerekiyor ki, başkaları uğruna kendilerini riskli işlere atanları, düpedüz bencillikle nitelememiz yanlış olur. çünkü kişi risklerden kaçar, rahata, huzura yönelir. doğaya uygun olanı da budur ve bütün eski ahlakçılar, yaşamın doğaya uygun olması öğüdünü vermişlerdir. buna karşın kendilerini riskli işlere atanlar, demek ki, o işlerden kişisel mutluluk duyanlardır.
adnan menderes ve turgut özal türkiye'nin acı kayıpları derken bülent ecevit ve tansu çillerde siyasete damgasını vurmuş, milletin anasını ağlatmış kişiliklerdir. *
(bkz: her işsize 350ytl maaş diyen kişilik damgasını ne zaman vuracak)
türk siyesetine damga vurup vurmadığı bilinmez ama bişyin dibine dibine vurduğunu hatırladığımız siyas ül üstad sayılabişlecek kamer genç gibi bir kişiliğin bu başlık altında bulunması gerek açıklayıcı gerekse cuk oturacak olması muhtemeldir.