ülkemizin iç güvenliğinden sorumlu silahlı birimi polislerin aynı görevi yapan diğer ülke meslektaşlarından ayrılan özellikleridir. güncel haber koşullarından yola çıkarak hali hazırda bir kutlama haftası varken en başta şunu sorabiliriz; acaba başka hangi ülkenin polisi kendi haftasını 40 gün 40 gece saray düğünü mantığı ile kutlayarak en başta asayiş ve düzeni sağlaması gerektiği halde kendisi bütün trafiği alt üst ederek geçmek isteyen vatandaşlarına "çekil lan şurdan beyfendi" diye bağırmaktadır? bunun yanı sıra cumhuriyet bayramında bile bu kadar devasa gövde gösterisi yapmayan sevgili polis gücümüzün diğerlerinden ayrılşan yönlerinden bazıları şunlardır;
- türk polisi kendisine verilen silahı kullanmakta tereddüt eder, kullanmayı bilmez ya da üşenir. bu yüzden normalde elinde tabanca ya da bıçak ya da sadece rehine bulunduran bir zanlıyı etkisiz hale getirmek için diğer meslektaşlarının yaptığı şeyleri yapamaz aval aval seyreder, vurulmayı bekler ya da zanlının rehineyi defalarca bıçaklamasını bekler.
- türk polisi kendisine efelenenlere ses çıkartamaz, susar, tırsar, "abi adamın silahı var yaaa" diye amirine ağlar. yabancı meslektaşları ise çok afadersiniz adamın amına kor. ülkenin güvenliğinden mesul olduğunu, iş başındaki memura babalanmanın devlete, ülkeye babalanmak olduğunu bir güzel gösterir, oracıkta gerekli dersi verir.
- türk polisi asla takip ettiği araca çarparak ya da barikat kurarak müdahale etmez, arabanın kendiliğinden yoldan çıkmasını ya da benzininin bitmesini bekler, birilerinin çarpmasını umar ya da en fazla tekerleklere ateş eder onu da vuramaz. yabancı meslektaşları ise bir an önce yakalamak için uğraştıkları arabayı yol dışına itecek manevralarda bulunurlar, ördek yavrusu gibi bütün asayiş birimlerini arabanın arkasına takmazlar, bir kısmını takip ettikleri aracın önünde tutarlar ki çevreye zarar vermesin.
- türk polisi bir sarhoşu bile arabdan indirmekten acizdir. hatta sarhoş silah çekse bile lütfen arabadan inin derler. kaçan ve silahlı olan hırsızları durdursalar bile onları incitmemek için tutmazlar, sağa sola saldırmalarını izlerler. diğer meslektaşları ise hemen silahlarını doğrultup aşağı inmesini rica değil emrederler, ellerini arkasında bağlayıp yere yatırır ve kelepçelerler. lütfen buyrun ekip arabasına demezler, bariz sokarlar!
- türk polisi amerika'daki gibi manyaklarla, psikopatlarla, ciddi anlamda deli insanlarla, seri katillerle, ciddi cinayetlerle, planlı olaylarla uğraşmadıkları halde en çok söylenen, en çok ezilen, en çok durumdan şikayetçi olan polis kuruluşudur. acaba türkiye'de iki iyi eğitimli dağ komandosu, arabaların arkasına girip, bagajda bir delik açıp, arabanın içinden uzak mesafe tüfekleri ile milleti öldürse türk polisi bunu kaç yıl sonra bulabilirdi.*
- türk polisi toplum olaylarında bilgisiz ve eğitimsizdir. trafik kazalarında bile ne yapacağını bilmez. iki grup kavga ederken sadece seyreder. sağa sola koşturur, amaçsız ve de mantıksız hareketler yapar. etrafta dolaşan üniformalı sivillerden başka bir şey değildirler. ama çevirmelerde çok etkindirler, harika işler çıkarırlar, üfleme aletini çok iyi kullanırlar. yabancı ülkelerdeki meslektaşları ise bu tarz olaylara tamamen hazır, ne zaman ne yapılacağını bilen, ortamı gerecek değil sakinleştirecek tavırlar sergileyen kişilerdir.
- türk polisi "3 kuruş maaş alıyorlar ne yapsın adamlar" aldatmacasını kendilerini de inandırmıştır. oysaki yaşam şartları endekslenip hesaplanınca avrupa ülkeleri arasında en çok maaş alan 3. ülkede bulunmaktadırlar. bu bahaneye sığınarak bolca çorba ve çay içmektedirler. başka ülkelerde ise böyle bir durumda o kişinin bütün ailesi ile birlikte bir daha o şehirde iş imkanı bulması engellenmektedir.
- türk polisinin giydikleri nedense yakışmamaktadır. ya kıyafetler boktandır ya da seçilen insanların çoğunluğu polis olabilecek kapasitede değildir, hatta polis olabilmek için bazı sınırlar konulmamıştır. yabancı meslektaşları ise yapılı ve sportif görünüşlü insanlar olduğu için hem iyi bir görüntü sergilemekte hem de tehditkar durarak suç oranının azalmasını sağlamaktadır. türk polisi göbekli, spor olarak akşam kahveye yürüyen amcalar ya da bir deri bir kemik kara kuru gençlerdir.
- türk polisi haklıyı değil kendisini tehdit edeni savunur. meslektaşları ise sadece zanlıları toplar geri kalanına karışmaz.
amerikan polisi kendisine taş atan çocuk da olsa vurur.
ingiliz polsi kendisine taş atan çocuk da olsa tutuklar.
arap polisi kendisine taş atan çocuk da olsa karakola çeker.
fransız polisi kendisine taş atan çocuk da olsa hakkında işlem yapar.
türk polisi kendisine taş atan çocuksa ona muz, şeker, ayakkabı dağıtır. "canın sağolsun" der.
p.s. 3-5 dangalağın zamanında meydanı boş bulup yaptıkları şeyleri tüm polislere mal etmek olsa olsa akılsızlıktır.
türk insanının diğer insanlardan farkı neyse o kadar olan farktır demek isterdik lakin, 80 öncesi pol-der üyesi emniyet mensuplarının tasviyesinin ardından homojeniğini yitirmiş bir camianın farkıdır.
gece arkadaşınızdan çıkmış eve gidiyorsunuzdur. Bir ekip arabası sizi görünce durur...
polis: kimliğini ver.
bahtsız bedevi: buyur abi*
polis: bu saatte burda ne geziyosun!**
b.h: abi be...
polis: al bunu al al al..
arkadan polis çıkar ve siz paket... fark budur efendim. Türk polisi cümleye girişten bile suç işlemiş veya işleyecek olup olamayacağınızı anlar. Böyle üstün bir sezi vardır Türk polisinde...
edit: hiç eksilemeyin efendim. Özellikle asayiş ekiplerinin geceleri çalıştıklarını göstermek için belli sayıda şüpheliyi toplama gibi bir mahalle baskısı vardır polislikte ve o gece geç saatlere kadar şüpheli bulamamışsa siz şüpheli veya şüphesiz olun paketsinizdir...
diğer ülkelerde, türk polisinin ülkesindeki gibi polis ve polisin eksikleri,yanlışları üzerinden devlet, bayrak, vatan düşmanlığı ve bölücülük yapılmaz, yaptırmazlar, g.t ister. Çünkü oralarda demokrasi, adalet, hukuk, kanun gibi kavramlar, gerçekten uygulanmak için oluşturulmuştur, üç tane soysuz, sıkışınca kafasına göre yorumlayıp istediği gibi sığınsın diye değil.
diger ülkeleri bilmem ama kendi ülkemde gözlemim şu yöndedir:
-türk polisi olayın ateşli zamanında ya da olayı takiben olay yerine gelmez.. olay gercekleşir biter, ortalık sakinleşir öyle gelir..
-türk polisi kanımca kısa süren ve yetersiz bir egitimden gecer.. beline silah takmış olması ona şerif olma imkanı saglamadıgı gibi devlet otoritesini kendi cıkarına kullanma imkanı da vermez..*
Malesef ki pek olmayan farklardır. Birey polis olmadan hayatını normal bir insan gibi sürdürüp, şiddete eğilimli değil iken polis olduktan sonra içi ve beyni boşaltılarak tamamen oligarşik egemen güçlerin oyuncağı haline gelmektedir. Bir süre sonra yaşadığı kişilik bölünmeleri ve benliği kaybetme ile birlikte artık her sorunu sadece "şiddet" ile çözebileceğini düşünüp orantısız güç kullanır. Ve şu bilinmektedir ki sadece sol görüşlüler değil bu ülke halkının büyük bölümü askere* yakınlık gösteriyorken polisten "haklı" olarak nefret etmektedir.
pekte fark yoktur diye düşündürtür. zira o üniformayı üstüne giyince dünyanın hemen her yerindeki polisler aynı canavara döneşebilirler. ama türkiye'dekilerin belirli farklı sunlardır:
1- son 10 yıldır polis olmanın tek kriteri fethullahcı olmaktır
2- asgari ücretin 520 ytl oldugu ülkede hükümetin tetikçiliğini yapan polisler sürekli zam olarak polislik cazip bir meslek durumuna getirilmiştir.
3- basın açıklamalarında, eylemlerde, 1 mayıslarda emekçi halka saldırma konusunda sınır tanımamaktadırlar.
4- metin göktepe, hasan ocak, bircan akyıldız, engin ceber, festus okey gibi daha nice ismi göz altında kaybetme becerisine sahiptir.
