her konuda önde olan kadınımızın, konu cinsellik olduğunda kendini geri çekmesinden kaynaklanmaktadır.
yatakta her şeyi erkekten beklerseniz, üstüne üstlük erkeğin yaptığı bazı küçük oyunları engellerseniz, doğal olarak cinsel açıdan mutsuz olursunuz.
tabuları yıkmak gerekli aslında. soyunup yatağa girmek değildir seks. ya da her şeyi erkeğe bırakmak değil. kadın da katılımcı olursa, cinsellik bir ritüel olmaktan çıkıp heyecanın ve zevkin doruğa çıktığı bir eğlence halini alır.
ama yok, "ay elleme, elini çek, yalamasana yaa huylanıyorum, bu ne biçim pozisyon yaa" tarzında engellemelerle iştah kaçırır, "girsin çıksın da, bu iş bitsin" derseniz, doğal olarak mutsuz olursunuz.
ne demişler ; sokakta hanımefendi, mutfakta aşçı, yatakta orospu !
şimdi kalkıp aksini iddia edenler olabilir, ama söylediklerim de yaşanmıyor değil hani !
ataerkil toplum yapısının üzerine kültürsüzlük çeşnisi ile meydana gelen bir çeşit yemektir. gelişmekte olan ülke havası ile ve kalitesi düşen eğitim sistemi de bu yemeğin pişirilmesinde etkindir.
isteklerini açık dille söyleyememelerinden kaynaklanır.
söylese orospu olur, söylemese rahibe. işleri çok zor çok. burda iş erkek partnerine düşer. erkek eğer erkekse, durumu düzeltir ve partnerini rahatlatır.
göğsünden kılları fışkıran beyaz atletli türk erkeğinin bilumum kokularak saçarak kadınının yanına sokulması, ön sevişme nedir bilmemesi, boşalma süresinin saniyelerle ölçülmesi sonrada bi tarafını dönüp uyuması sonucu yadsınamayacak gerçek.*
sorun Türk erkeği veya Türk kadını falan değil. sorun mevcut toplumsal yapı ve mevcut yapının insanlar üstündeki baskısıdır. kadının erkekleri cinsel olarak günaha iten varlık olarak kabul edilmesi, kadın = namus anlayışı bu konuda çok etkilidir. bu konularla ilgili en büyük geyik "erkek yapınca çapkın kadın yapınca orospu oluyor" geyiğidir ve kadınların ortak olarak dert yandığı bir konudur ancak burda kadına orospu sıfatını yükleyen yine kadınlardır. istisnalar dışında hiç bir erkeği mahalledeki herhangi bi kızın gece eve kaçta geldiğini konuşurken bulamazsınız ancak "mahallenin kadınları"nın işleri güçleri orospu sıfatı yükleyecek kadın aramaktır.
kadın=namus anlayışı aslında bekaret=namus anlayışıdır. Kadına her zulmü hak gören bazı kimseler kadının amı söz konusu olunca "biz gavatmıyız" nidalarıyla zaptolunmaz hale gelebiliyolar. "karıya kıza" sarkıntılık yapmış kimselerin bir gün çıkıp karıya kıza sarkıntılık ettirmeyiz demeleri ne kadar samimidir?
velhasılı kadın toplumsal baskılardan dolayı küçük yaşından itibaren kendisini yalnızca kocasına saklaması gerektiği vurgulanarak büyütülüyor ve doğal olarak kadınlarımızda beklenti büyük oluyor nadir örnekler dışında bu beklentisi gerek duygusal anlamda gerek fiziksel anlamda tam olarak karşılanmıyor. bazılarında ise zamanında ailesinin onu uzak tutmak için öcü gibi gösterdiği cinsellik, zamanla korku halini alıyor ve kadın nedenini bilmeden cinsel ilişkiden korkuyor ve utanç duyuyor.
önemli sebeplerinden birisi, kadınların toplumsal yapı yüzünden cinselliklerinin baskılanması/bastırılması ve bu yüzden cinselliklerini özgürce yaşayamamalarıdır. zaten bu yüzdendir ki, kadın 30'lu yaşlarına geldiğinde çok daha mutlu ve tatmin edici bir cinsel hayata sahip olur. çünkü bazı tabuları yıkması ve kendini tanıması zaman almaktadır. ha bunda her biri kendini rocco zanneden türk erkeklerimizin de payı büyük müdür, büyüktür.
