kadının konuştuğu yerleri okurken dilinin iki yanını ortada birleştir. "u" olsun o dil. Yuvarla. çıkan sese sen bile şaşıracaksın, Tıpkı Türkan şoray'ın paristen yazdığı mektubu zengin bey amca okurken çıkan ses tonu bu. zengin kız sesi bu lan.
eveeeettt. üç iki bir ekşınnnnn. Mottorrrrr...
-fakat ben sizi yanlış tanımışım küçük hanım. O masum o melek yüzünüzün ardındaki şeytanı bile kıskandıracak kötü kadını görememişim. Aman tanrım ne kadar bedbahtım.
-Ha ha ha.. ohhhh Ekrem aslen tabiatım sakindi. Mamafih SiZ VE SiZiN ARKADAŞLARINIZ sayesinde işte buyum artık. Beni sizler yarattınız. "fakirsin sen... fakir... fakir" ooo tanrım bu sesler hala kulaklarımda. hatırladınız umarım. Ben hiç unutmam Ekrem.
-Güzel olduğunuz kadar küstahsınız da! ( alakasız ama kullanmak istedim) Hem Bu konuların bununla ne ilgisi var anlamadım alev* Anlamıyorum!
Alev kafayı yana çevir, ekreme gösterme suratını. Evetttt takma kirpikli gözlerden yaş süzülsün.reji patlat bi Belkıs özener şarkısı. "artık sevmeyeceğimmmm" evet süper. uçuk pembe ojeli elleri ısır alev, dudakları titret, deprem olsun içinde. Lale Belkıs "7 nokta 4 yetmedi mi" diye pankart açmışcasına ağla... kameraman sen de bu sahneyi bal peteği tadında böl. 6 tane alev olacak kadrajda. kameraya buğu yap alttan. ketılı yaksın lan biri. ver alttan buharı ver ver ver. alev; aklına, seninle "ah ah ahhh budhalaya bakın bu kıyafetle partiye gelmiş. teke kokulu alevvv budhala alevvv" diye dalga geçtikleri sahneler gelsin.
alev kendine gel ve lafı yapıştır..
-Rica ederim haddinizi biliniz. Bi zamanların dalge geçilen bitli alevi yok karşınızda. Sizi ve arkadaşlarınızı paramla satın alabilecek biriyim artık. Evet, bi zamanlar dalga geçtiğiniz o fakir kız benim. O alev benim.
-Ooooohhh yeter alev hanım rica ederim, yeter. konuşmanıza izin verdim lakırdılarınızla beni kırmanıza değil... bana çilgincasina sevdigim bir kadinin ölümünü gösterdiniz bugün. bu değişikliğin sebebi ne alev? Oo tanrımmm... tanrım; beni delicesine bi aşkla seven kadın nerde? Siz o olamazsınız!
-Sevmiyorum sizi Ekrem, sevmedim! sizinle oyun oynadim, bunu anlamadinız mi hala kuzum?Ben o fakir alevim. Parise gittim güzelleştim Ekrem.
-Ooo tanrım araba çarpaydı da kör olaydım bunları duymayaydım alev...
Evet Ekrem at kendini koltuğa elinde viski olsun.
"Artık sevmeyeceimmmm bütün kaabahaaat benim..."
şimdi kamera bi cama kilitlenecek, güya mevsimlerin geçişini gösterilecek. Yıllar geçecek güya aradan evet...yaprakları atacaklar sonbahar diye. Kış gelecek kar yagdıracaklar köpük köpük. ekremin saçlarına pudra dökülecek, röbdoşmbrına sarılacak sıkı sıkı Ekrem, yaşlı ve üşüyor diye. mevsim bahar olunca, bahar gelecek, yağmur da başladı mı oohhh harıka... süper bi film süper!
Ehe. Hatırladın mı? "nükleerella production" gururla sundu. Parise güzelleşmeye gitmeden dalga geçilen kızın kin nefret dolu tavrı ve yıktığı adamın filmi bu. Hepitopu 3-5 senaryodan en sevdiğim...
Ne zaman haftasonu yapacak bi bok bulamazsın, su aygırı gibi yatıp (tıpatıp benzeşiyoruz) elinde kumanda, üstünde diz izi senden önce gideceğin yere kuluçlanan, "ok yönünde ilerleyiniz" tadında takılan eşofmanın, önünde patosun- pekosun (doritos ayak kokuyo be hacı) tv de Yeşilçam klasiklerini avlarken buluyosun di mi kendini?
yazın o sıcağında bile illa ki bi pike olacaksa o üstte, "Adettendir, Madem bunalım yapacam o halde üste örtü elde selpak, dokunsalar ağlamaklı bi ruh haline bürünmeliyim de görsün üstüme üstüme gelen dünya" diyorsun di mi her türk filmi başladığında? Öyle her filmi de değil, esas oğlanın yakışıklı esas kızın en hülyalısından en Türkanlı olanına tahammülün varsa, hele de kötü kadın "bakkal olsam ekmek dahi satmam abi ben buna" dediğin Lale Belkıssa, lalenin anası da aliye ronaysa varya anam anam anında dalarsın o filmin bi parçası olmaya biliyorum.
birazdan o film, seni o buğulu o hülyalı renklerine hapseder ve sen de üstünde türlü oyunlar oynanmış evin bitlisi, teke gibi kokanı, işten fırsat bulduğu zaman evin esas oğluyla pembe pancarın hayalini kuran (pancar evet. Aç lan kız yazık. Bu espri için kaç kişi bana ne cenazene ne cenazeme dedi biliyon mu pofff. iğrendim lan kendimden),kıza üzüleceksin.
Bence üzülme müsterih ol çok değil az sonra, evin gerçek sahibi Hulusi amcam o yanaşmayı çok sevecek ve o çok üzüldüğümüz bitliyi parise güzelleşmeye gönderecek. o alev ki; iki cam bi odanın içinde Eyfel kulesinin resminin hemen önünde (burası parismiş meğersem ehe) o tonton amcaya mektup yazarken biz de alevle birlikte paris'in Seine nehri'nin üstüne kurulduğunu, Moda ve lüksün dünya başkenti olduğunu ve paris'in diğer adının Ville de Lumiére olarak anıldığını öğrenecek, şanzelizeye gidip butiklerden elbiseler aldığının falan hayalini kuracaz.
Paris yolculuğu sadece Eyfel kulesinin resminden ibaret olan hanımkızımız, ilk olarak Cevat kurtuluş tarafından havaalanında karşılanacak ve tanınmayacak "bonjur Rüstem bey, ben alev" diyoloğuna mal mal gülecez. Yapacaz yani bunu kabul et. Türk filmi izliyosan bu sahnelerde üzüntü üzüntün, sevinç sevincin olamalı. Üstte geçen diyoloğ seni senden almalı. Sıcacık evinde mutlu mutlu iyi ki çekmişler lan bu filmleri demelisin. Hatta abartıp bu filmlerin koleksiyonunu yapmaya kadar işi götürmelisin.
Öyledir çünkü bu türk filmleri; başını sonunu bile bile adamı kendine bağlar. kopamazsın.
Onu bunu bilmem de esas; yattığım koltukta beni benden alan sahne; her türk filmlerinin olmazsa olmazı olan, merdivenin hemen altında kaz, karga, yeşil başlı gövel ördek, suna, turna, leylek (yeminle var bunların hepsi lan. Yeminle) ve bilumum kanatlı hayvan figürü olan o meşhur duvarın hemen önündeki kıpkırmızı koltukta Ekremin oturması ve alev'in güzelleşip paristen dönüşü şerefine verilen davete alev o merdivenin trabzanlarına tutuna tutuna inerken milletin dibi düşmesidir. bayılıyorum o sahneye abi. tek değişiklik saç rengi olsa da bayılıyorum. Lale belkısın suratına dikkat felç uğramış gibi lan. ehe.