bacasız sanayii de denen ve ne yazık ki o kadar doğa güzelliğimiz olmasına rağmen gelirlerimizin önemli bir kısmını sadece antalya'dan elde ettiğimiz endüstri.
kullanmasini bilmedigimiz endüstri. sirf fransanin baskenti parisin parfümden elde ettigi gelir bile bizim turizm gelirimizden fazla olmasi bile hazin bir örnek buna.
Elin cibil cibildak gavurlarini memlekete sokup toplum ahlakini bozmak demektir. evet boyle olmustur maalesef. ecnebi ulkelerine giden turistler o ulkenin gezip gorulecek yerleri varsa efendi gibi gidip gezer fotograf cekecegi varsa ceker bilmemne yapar basar geri doner memleketine. bizde oylemidir ? turkiye'deki sinirsiz ve manasiz hurriyet anlayisindan istifade ederek kendi ulkelerinde yiyemedikleri naneleri burada yerler. bu bizim toplumsal dokumuza zarar verir. Turizmin bir ulke ekonomisindeki yeri yadsinamaz. Lakin her ilac nasil her insan uzerinde ayni etkiyi gostermiyor ise her ekonomik modelde her toplum icin ayni etkiyi gostermez. otel sahibi kodamanlarin cebine 3-5 milyon dolar fazla para girecek diye bu ulkenin ahlaki yapisi baltanamaz.
insanların sürekli konakladıkları yerden, hür iradeleri ve eğlence, gezme-görme, kültürel, dini vb. amaçlar ile, farklı bir yere gitmeleri ve turistik mal veya hizmetleri tüketmeleridir.
sürekli kalışa dönüşmemek ve gelir getirici uğraşıda bulunmamak şartıyla insanların geçici sürelerle konaklamalarından ve turistik faaliyetlerde bulunmalarından doğan bir durumdur.ülkemizde de günden güne gelişmekte olan bir sektördür.
ülkemiz piyasasının yüzde doksanı (restoranından hediyelik eşyacısına, kıyafet mağazasından tur operatörüne, beach clubundan büfecisine) duyarsız ve kıro kişiliklerin elinde olan sektör. özellikle 98-99 dan sonra "turizm" hareketi "gelen ecnebiyi kazıklama, ondan maximum fayda elde etme, becerip gönderme ve bir daha gelmemesini sağlama" biçimini almıştır.
3 yıldır turist rehberliği okuyan ve liseden bu yana marmaris, bodrum, fethiye, antalya vb yerlerde çalışan biri olarak şahsi fikrim turizmin her yıl geliştiğinin koca bir yalan olduğudur. haziran - ekim ayları arası turistik yerler bacasız sanayi değil herkesin salyalı sırıtmalarla birbirini düzdüğü yorucu ve usandırıcı ortamlardır.
çok değil 5 yıla turiste sunacak turistik unsurların (deniz, ağaçlık alan, temiz hava) arazi mafyası ve bilinçsiz işletmeciler tarafından anuna koyulacağından çeşitli skandallar ve iş gücü kaybı benzeri sorunlar baş gösterecektir.
alın bir de buradan yakın mesela:
ülkemizde değeri bilinmeyen ve hakettiği ilgiyi ve yatırımı görememiş sektördür. mevcut yatırım ve uygulamalarda potansiyelinin altında kazançlar sağlanmakta, doğal ortam tahrip edilmekte ve yurdum insanı ikinci sınıf bile değil 3. sınıf insan muamelesi görmektedir.
cennet plajları otopark olmakta, parsel parsel rant sahaları yağma misali dağıtılmaktadır.
bunun kontrolü devlettedir elbette, fakat devletin kontrolünün kimin elinde olduğu önemli tabiki.
klavuzu karga olan bir seyahatte olduğumuzu görmekteyiz.
hakkında uzun uzuuuunnn konuşulabilecek bir konu bu. fakat gecenin bu saatinde hatta sabahın bu saatinde anca bu kadarı çıkıyor ve daha fazla zorlamamak lazım bu garip entryi.
yurdum bilinçaltında gördüğü tam destek; ne kültür alışverişinden, ne dünya üzerinde önemli ve bilinen bir coğrafya olmamanın ezikliğinden, ne de iktisadi getirilerinden ileri gelir. elbet bu sayılanlar yadsınamaz gerçekler olmasına rağmen, mevzuya, hakan günday yapılabilecek en buralı yorumu getirmiştir;
'akdeniz'i kaplamış esmerlerin açık tenleri morartmaları.'
vize dalgalarının ortadan kalkmasıyla zaten geçen seneden beri yavaş yavaş bizi sikmeye başlayan rus milletinin artık misyoner pozisyonunda üstte olan taraf olacağının flaşörlerini yakmaktadır. dur demek gerek ama daha yeni başladılar sözlük.
her an işsiz kalabileceğin bir sektör. yani her an çantanı sırtına alıp personel girişinden çıkabilirsin ama çevren varsa tekrar başka bir otelde işe girersin.
Bir çok ülkeden farklı olarak Türkiye de bacasız sanayi olmadığı bir gerçek. Büyüdüğü yerlerde bulunduğu yerin dengesini, doğasını görmezden gelip kısa sürede para kazanma yatırımlarıyla uzun zamanda bizi biz yapan bir çok değeri götürdüğünü görmeyen kişilerin ellerine emanet bir sektördür.
yüksek derece mide, genişlik ve yavşaklığa karşı sabır gerektiren sektör. ama iyi para vardır ve aç kalma sıkıntısı yok denecek kadar azdır. herşeye rağmen uzun vadede çekilmeyecek derttir.