ingilizce biliniyorsa da turist size yaklaşırken söyleyebileceğiniz alternetif kelimeleri aklınızdan geçirirsiniz, tüm cesaretinizi toplarsınız ve turist sizin almanca bilip bilmediğinizi sorar. (bkz: true story)
yolu ingilizce ama türkçe gibi tarif ederek turisti dumurdan dumura koşturduğunuz o olaylar silsilesinin başlangıcıdır. " go straight, turn left before those bus stops, u will see underground station, take it and leave it in last stop(!)"
direk suratına bakıp memleket tahmini yaptığım andır. memleketine göre muamele edeceğim ya güya. lanet olsun yine de gurbettedir , yakışmaz bize der tarif ederim, üzerine birazda sohbet ederim.