iki güzel oyuncu artı şahane venedik eşliğinde sunulan 10 üzereinden 6,5 eden film.
angelina yaşlanmış gözlerden kaçmıyordu. ajan rollerinden kendisi de doymadı mı merak konusu
johnny depp in çatılarda yaptığı koşuşturmaca tipik jack sparrow kesintileri gibiydi.
filmin sonu ters köşe gibiydi fakat anlamsız gibi kaçtı.
johny depp var izlenir kesin dek gittiğim ama pişman olduğum boşuna paranızı ve zamanınızı yiyen bir film.tek olumlu yani venediği her yönüyle görüyorsunuz.zaten filmide çekilebilir kılan tek özelliği bu.
* tophane'de kırmızı ışık yandı durduk. iki adam bir kadın turist arabayı incelediler, bize "nice ouww" gibilerinde birşey dediler. karşıya bize bakarak geçtiler.
ve orda hala bize bakıp duruyorlar.
tabi ben kıllandım kesin "ulan piçler altınıza çekmişsiniz spor arabayı hayat size güzel." gibileriden laf söylüyorlar diye düşünürken, adamlar bir ışığa bir bize baktı sonra çaktık, meğer patinaj çekerek onlara ufak şov yapmamızı istiyorlardı.
tabi biz gençler turistleri memnun etmek için görevimizi yerine getirdik, ardıma baktığımda gülümseyerek yollarına devam ettiklerini gördüm.
benim kıllanma anımda "levye ile dalalım" önerim güne damgasını vurdu tabi!
ek bilgi:
onlarda otobanlar dışında 50 km/h çıkamadıklarından hoşuna gidiyormuş, öğrendik.
tanım: kendi ülkelerinde bulamadıklarını başka ülkelerde görünce şaşıran gezginlerdir.
alien filminde ölü olarak kendine ait uzay aracının içinde bulunan ne idüğü belirsiz, alien larca öldürülmüş yabancı yaşarm formu. lakabı turisttir. ilk alien yururtası onun gemisinden çıkar kimdir necidir bilinmez.
yurtdışından çok yurtiçinde maruz kaldığım sıfattır.
turist bu topraklarda ötekileştirilen ama yine de bizden olan gezginlere yapıştırılan bir etikettir ki kötü de değildir, size tuhaf bir dokunulmazlık da sağlar.
angelina jolie nin salt denen kendi açımdan beğenmediğim filminden sonra bu kadın hakkında antipati oluştu benim üzerimde ki gideri olsa da aslında oyunculuğu çok da süper değil bu kadının, o yüzden 2010 da bir film öncesi fragmanını gördüğüm bu filmi izlemek şimdiye nasip oldu ki film elimde 2 yıldır var, beklentim düşük olduğundan filmi tatmin edici buldum, mantık hataları olsa da sonu ilgi çekiciydi, izlemek isteyen izlesin çok bir şey kaybetmez, ama izlemeyen de çok bir şey kaybetmiş sayılmaz, zaten filmi angelina ve johnny depp izletiyor, tanıdık yüzler sadece.
Biz arkadaş canlısıyız, hangi turisti Türkçe konuşamıyor diye bozduğumuz oldu? Onlar öyle, biz böyle heyecan içinde, neden korkuyoruz biliyor musunuz? Çünkü konuştuğumuz Türkçe artık kitabi Türkçe'den çıktı ya, kafamızda dahi çeviremiyoruz ingilizce'ye ondan, yani gitsen bi tane konuşan sözlük alsan kupon biriktirip bi gazeteden, konuştuğun Türkçe'yi çevirtemezsin o alete, yani neyi çevirtecen bi alışverişte falan? Onun için neandertal ingilizcesi yani ''This, this değil öbür this, how much? Bize son ne olur?'' bunu şimdi konuşan sözlüğe çevirtemezsin ki, ''Bize son ne olur? Alıcıyız'' enter, ''What happened to us at last we are receiver'' şimdi bunu söylesen Pakistanlı tezgahtar Mars'tan geldin zannedecek.
aynı kurumda çalıştığım isveç'li bir arkadaşım, mis gibi kuzey ışıklarını bırakıp, Kapalıçarşı gezmeye gitmiş istanbul'a. sonra da "waow grand bazaar is amazing" yazmış instagram'da. yarrama emeyzing kazıklanıyorsun mal.
Az önce başıma bir olay geldi. En alakalı başlık olduğu için bu başlığa yazıyorum.
Marketteyim, Suriyeli bir kadın geldi. 'Aleka.' Tarzı bir şeyler söyleyip dileniyordu. Sonra içeri iri yarı bir adam geldi. Cebinden sigarasını çıkarttı 2 işareti yapıp sigara istedi. Marketçi bana dönüp 'bu da Suriyeli galiba.' Dedi. O ara adamdan ses yükseldi: 'no, no. Mexico mexico.'
Tabi biz şaşırdık. Sen kalk Mexico'dan iç Anadolu'nun göbeğine tatile gel. O ara Suriyeli kadın bir kez daha atladı: 'aleka abi aleka.'
Meksikalı adam gözlerimin içine bakıyor bu kadın ne diyor dercesine. Düşündüm dilenci kelimesinin ingiliççe karşılığını bilmiyorum. Dilenci de azimli çıktı. 'Aleka abi aleka.' Diyor, Meksikalı hayatında dilenci görmemiş gibi bana bakıyor. Ben gülüyorum. Meksika çıkmazını çözen marketçi abi oldu da kurtulabildik.
geçen gün metroda 2 turist oturuyordu bende yanlarında ayakta bekliyordum, turistlerden birisi koluma dokunup ingilizce bilip bilmediğimi sordu bende biliyorum deyip nasıl yardımcı olabileceğimi sordum, bana trenle almanya ya gideceğini fakat hangi durakta inmesi gerektiğini bilmediğini söyledi.
bende kendisine bu şehirde yabancı olduğumu fakat başkasına sorabileceğimi söyledim, bol bol teşekkür edip teklifimi kabul etti, ardından yanımda ki amcaya durumu izah edip nerde inmeleri gerektiğini sordum, hemen bir sonraki durakta inmeleri gerektiğini söyledi, bende aynı şekilde onlara şimdi inmelisiniz dedim adamlar sevinip iyi günler dilediler.
fakaaat sonradan öğrendim ki bu amcamız turistler kalkar kalkmaz yerlerine oturdu ve acayip bir alkol kokusu esti üzerinden, meğersem bu yavşak ayakta gitmemek için adamları çook uzak ve alakasız bir yerde indirmiş.