toplu taşıma araçlarında (tramvay, otobüs, vapur) "vohahahahaha" diye anıra anıra gülen, sürekli foto çeken, her daim mutlu, kızarık suratlı insanlara halk dilinde verilen isim. hatta yabancı kelime la bu. sırt çantalı olanları tercih sebebidir.
Turist diye sürekli hoş görü bekleyen, (bunda tabiki bizim halkımızın çok büyük rolü var), üç kuruş paralarıyla burda muhteşem tatiller yapan, orda yüzlerine bakılmazken burda paşa muamelesi gören çapulcu milletler topluluğu.
Bunların arap olanları kanımca taksime yabancı servisler tarafından getiriliyor.amaç diğer turistlerin bize benzerliklerinden dolayı yanlış intiba sahibi olmalarını sağlamaktır.nedenini pek anlayamadığım şekilde kentucky kökenli kızarmış tavukçuya pek bi takılırlar ve bir kanatı 3 saniyede bir kova butu karı koca bitirenini de gördüm.kanımca bunların bu performansları karşıksız kalmaz zira arap ingilizcesiyle durum özeti the more being donkey the more extra money dir.
sürekli ikamet ettiği yer dışında, 24 saatten fazla olmak koşuluyla, para kazanma amacı gütmeksizin, başka bir yerde kazanmış olduğu parayı harcayarak turistik faaliyetlerde bulunup konaklama yapan kişi.
Otelde ve alısverıs yerlerınde kazıklanmamak ıcın cebınde hesap makınesı gezdıren ,ucuz olsun dıye otobuse veya tramvaya bınıp cuzdanını caldıran kişidir.
turistik faaliyetlerde bulunan ve bu faaliyetler esnasın para harcayan kişidir.
bu kişi * sürekli yaşadığı yerden 24 saat uzakta kalkmak zorunda değildir (bkz: günü birlik turlar); ayrıca kendisi bulunduğu yere para kazanmak içinde gelmiş olabilir (bkz: iş gezisi) *.
kendisine bolca hiyake anlatılmasını seven, zengin ve bonkör olanının makbül olduğu, ırklarına göre farklılık gösteren, genelde kevif pezevengi olan kişilerdir.
karşıdaki kişiyi rencide etmeyecek derecede kullanılabilen bir hitap çeşidi. bir işten haberi olmayan, amaçsızca gezenlere de söylenir. bu aralar çok kullanıyorum..
herkesin hayatındaki malum kişi. arada gelir bakar sana, varsa keşfedilecek yerlerin keşfeder sonra deste deste acı bırakır. aşkın diliyle konuşursun, tercümanın içkidir. gözündeki fotoğraf makinesiyle en çaresiz anlarını görüntüler ve senden siktir olup gidince bakar o pozlara. ne düşünür acaba ?
Kuzey Londra'da bir Türk marketine giren ingiliz, domatesin fiyatını sorunca ingiltere'ye geleli sayılı günler olan hemşerimiz içerideki patrona seslenmiş: "Abi turist geldi bakar mısın?"
angelina jolie ve johnny depp'in başrollerini paylaştığı sinema filmidir. scotland yard, uzun süredir alexander pearce adlı bir dolandırıcının peşindedir hatta yüzünü de değiştirdiklerinden kuşkulandıkları alexander'a ait eldeki en önemli ipucu, eski sevgilisi elise clifton dur. Turist başrolüne koyduğu angelina joli'nin güzelliğine, Johnny Depp'in popülaritesine venedik'in kendine özgü mimarisine güvenmiş fakat film tüm bunlara rağmen son derece sıradan ve hayal kırıklığı yaratan bir yapım. henüz çok yeni olduğu için filmin sonunu söyleyerek size iyilik yapmak isterdim ama düşündüm de karakışın ortasında sinemaya gitmek en iyi alternatif olduğu için yapmıyorum.
gerçekten "olmuş bu" dediğimiz filmdir.
--spoiler--
filmde anlaşılamayan nokta; angelina, johhny'nin aleksandr olduğunu en başından beri mi biliyordu?
yoksa sonda mı öğrendi?
--spoiler--
100 milyon dolar bütçe ile çekilen bir film, ancak bu kadar kötü olabilir. angelina jolie'nin ne kadar büyüleyici bir kadın olduğunun tasdik edilmesi için gidilebilir. yoksa gidilmeye değecek hiç bir şey yok filmde.