türkiye'de ahlaksızlığı resmi ideoloji halinme getirmiş, kokuşmuş, yiyici düzeni halkın böğrüne utanmadan sıkılmadan yerleştirmiş, yarattığı prenslerle semirmiş, semirtmiş, adnan menderes ile beraber amerika'nın en has adamı olup yeni sağ kavramını yeşertmiştir.. thatcher'ların reagan'ların türkiye şubesidir.. depolitizasyon sürecini evrenle beraber başlatan, zavallı yurdum gençliğinin memlekete şunu getirdi, bunu getirdi diye övdüğü, nice sığ beyinlerin gelişmesine sebebiyet vermiştir.. hayali ihracat vasıtasıyla zengin ettiği adamlarının götürdükleri ile türkiye baştan inşaa edilirdi.. bu gün özal isminin karşısına muadili olarak koyabileceğimiz en uygun kelime "yozlaşma"dır.. onun getirdiği sistem piyasa ekonomisinden çok şark kurnazlığıyla köşe dönmeciliktir.. dengesiz, sürdürülebilir olmayan ve sosyal yönü keskin biçimde elemine edilmiş bir hızlı geçiş süreci ile hırszılığın, hortumculuğun, ahlaksızlığın, rüşvetin, kültürel, sosyal, ekonomik her türlü yozlaşmanın önünü açmıştır..
nedense iktidar zamanında ailesi ve akrabaları zenginleşmeye başlayan kişi. demiryolu komünist işidir diyip (artık neden dedi bilinmez)(sanırım otomobil fabrikaları kulağına bir şey fısıldadı) ülkeyi demiryolunda geriye götüren kişidir.
ha yararı olmadı mı tabiki oldu,ama o yararlar orda kim olsa onların yapacağı şeylerdi.yok internetmiş,yok özel kanalmış,tabi efendim o olmasa bunlar türkiye'ye gelmezdi.yersen.
ayrıca sayesinde özel okullarda da patlama olmuştur.yarar mıdır zarar mıdır size kalmış.
türkiyenin en yüksek viyadüklerinin bulundugu gavur dagi mevkiindeki ikinci büyük otoban köprüsü. en yükseginin isminin adi atatürk köprüsüdür ve de bu köprü yine gavur dagindaki otobandadir.
is lafa gelince ozgurlukler konusunda mangalda kul birakmayan ama 12 eylul yonetiminin yasakladigi siyasetcilerin yasaklarinin kaldirilmasi icin yapilan referandumda "Hayir" kampanyasi yurutmus, yasaklarin devam etmesini savunmus, cunta yonetiminde bakanlik yapmis (!) siyasetci, turkiye cumhuriyeti'nin sekizinci cumhurbaskani. (bkz: hersey hur olsun ama suleyman demirel olmasin)
24 ocak 1980 kararlarının yaratıcısı, bütün ekonomik krizlerin baş sebebi olan ani liberal ekonomiye geçişin mimarı, 1 koyup 3 almayı vaad ederken, türkiye'ye 3'ün 1'ini aldırtan, türkiye'ye çok şey getiren ancak getirdiğinden çok daha fazla şey götüren şahsiyet...
80 'den sonra Turkiye ' nin siyasetini , ekonomisini , kulturunu ve medyasini derinden etkileyen siyaset adamidir . Uzun yillar boyunca hayali ihracatlarla tir dolusu uyusturucu tuccarini piyasaya surmustur . kara paraci , mafyaci adamlar onun zamaninda siyaset yapti ve Turkiye yanliz iktisadi olarak degil kultur olarakta dejenere oldu . Ozal uretmeyen sadece tuketen bir toplumunda mimari olmustur . Gosteris , luks , sonradan gorme ve koseyi donme zihniyetinin onderi oldu . Cikita muz ithal etmekle ovundu. bunu dunyaya acilmak olarakta bir guzel yutturdu bu ulkenin insanlarina satilmis , amerikanci kalemsor yazarlari ulkenin en buyuk gazetelerinin baskoselerine tasiyarak .
turgut özal türk siyasi hayatının renklerinden biridir.* o meşhur ''satarım,sattırmam'' meselesi hala hafızalarımızda.tekrar seyretmek isteyenler,seyretmemiş olanlar için*;
liberal ekonomiye geçisin tereyağından kıl çeker gibi olabileceğini zannedenler için asla anlaşılamamış şahiyet. 90'lı yılların şaibeli zenginlerini kendi elleriyle yarattığı doğrudur ama ekonomide devletçiliğin yok edilmesi için başka herhangibir çözüm de sözkonusu değildir. sermayedar sınıfın nasıl olacak da hak hukuk sınırları içinde doğacağı merak konusudur. özal'lı yıllar bir ölçüde, iş yapmaya ehil birkaç insanın üretim gücüne sahip olma dönemidir.
bunlardan ziyade turgut özal'ın farkı; alışılagelmiş politikacılardan yaşam tarzı, zevkleri, insani yönleri açısından birkaç gömlek üstün oluşudur. yanına karısını almış, kendi yaptırdığı otoyolda araba sürerkenki görüntüleri (semra hanım koy ordan bi kaset de neşemizi bulalım), yine karısıyla çektirdiği samimi fotoğraflar türkiye'nin ilk kez karşılaştığı manzaradır. (yahu bu adam cumhurbaşkanlığı döneminde barış manço'nun programına bile katılmıştır. daha ne olsun? ) şimdi bütün bunların ne önemi var demeyin. bizler yöneticilerin de yemek yiyen, sıçan, osuran, horlayarak uyuyan, karısıyla sevişen insanlar olabileceğini kabullenme özürlüyüzdür. atatürk'ün özel hayatını irdeleyememe sorunumuz da bütün bu insan olmanın doğal gerekliliklerini atatürk'e yakıştırmayışımızdandır. işte özal bu doğal hallerini halka açmış, milletin gözündeki "bizden biri" imajının hakkını vermiştir. bu yönleriyle bile özal batılı politikacılara en çok benzeyenimizdir ve türkiye kendisini 100 sene geriden takip etmektedir. bir zihniyet farklılığıdır özal. seçkin bürokrasinin lüzumsuz karizma çabalarını yok etmek, zenginiyle fakiriyle halkla kucaklaşmak (kendisi başbakanlığı döneminde akşam vakti kadıköy çarşısını kabak çekirdeği çitleyerek yalnız başına gezmiştir), bizi samimiyet içerisinde "biz" olarak kabul etmek demektir.
şimdi alın özal'ın şortlu fotoğrafını yerine sezer'i koyun bakın bakalım chp'nin oyları ne kadar düşecek. bu da günün sorusu olsun.
barzani ve talabani ye zamanında kırmızı pasaport veren insan.
80li yıllarda pkk yı 3 baldırı çıplakla uğraşamam diye iten ve sorunun bu denli büyümesine neden olan kişi.
iGne ucunda duran turkiye`ye arkadan ufleyip yuzustu kapaklanmasini saglamis politikacidir. O sirada herhalde dua edip ufluyor nefesi kuvvetli, diyen bazi kisiler hala ulkeye yararlarini konusurlar. Ondan yillar sonra gelen sayin Tayip erdogan ise ulkenin kafasini yere surtup kivilcim cikartma cabasindadir.