bir yandan dükkan sahibi dava açmış çık diyor,
bu yetmezmiş gibi kirada oturduğumuz ev satılmış, yeni sahibi emekli bir subay; oğlum evlendi evlenecek çık diyor. avukatı gelmiş görüşüyoruz,
kulağım radyoda kalp krizi geçirdiği söylenen reisi cumhurun akıbetini takipteyim.
yanlış hatırlamıyorsam ertesi gün veya günlerde üniversite giriş sınavları olacak, iki çocuğumuz içeride bir odada meşgul.
peygamberin öldüğü gün yapılanların yanında pek düzgün işlerdir. cenazesi güzelce kaldırıldı, sonra cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı.
peygamberin öldüğü gün ise "sahabe" diye yere göğe konulamayan insanlar, daha peygamberin cenazesi ortadayken birbirlerine girdiler iktidar kavgası derdine... ömer öldürüldüğünde ise oğlu kılıcını kaptığı gibi cinayetle hiçbir alakası olmayan insanları, bu arada hızını alamayıp, bir kadınla, bir çocuğu doğramıştı. öldürülenlerin akrabalarının talebi üzerine kendisine kısas uygulanması gerekirken ve ali başta olmak üzere bazı sahabeler bu konuda baskı yaparken, osman "babası daha yeni öldürülmüşken, onu nasıl öldürürüm?" diye kısas uygulamayı reddetmiştir.
velhasıl "asr'ı saadet" diye yüceltilen zamanlar böyleydi...
ilkokul 3.siniftaydim, besiktas-bursa macini izlemek icin kahveye gitmistik. mac iptal olmustu. bi ona uzuldugumu hatirliyorum. zira pek haz etmezdim kendisinden o yasta dahi. simdi de pek iyi dusundugum soylenemez. nur icinde yatasica.
ankarada 19 mayıs stadında BJK-Bursaspor maçı vardı. yatılı okulda okuyan lise öğrencisi olarak harçlığımın yarısını verip maça gitmiştim. oyuncular ısınmalarını tamamladılar. istiklal marşı söylendi. futbolcular birbirleri ile el sıkışırken stadın bayrakları yarıya inmeye başladı. nooldu derken stadda anons yapıldı. özal ölmüştü. sessizlik çöktü. üzülmüştük. bilet de yandı tabi.
babam sıkı bir anapcıydı zamanında. Köyde ki evimiz iki katlı ahşap ev. Televizyon alt katta. Babam üst katta birşeyler yapıyor. Annem alt katta eski kazakları felan parçalayıp ortadan kaldırıyordu. Ben tembel hayvan gibi kanepe de televizyon izliyordum ve o haberi aldım. Anında babama kostum ve söyledim. Tepkisi ne oldu hiç hatırlamıyorum. Sonra gömdüler. bazı yerleri hiç anımsayamiyorum yalnız. Normali de bu dediğinizi duyar gibiyim. Zaten bir iki ay sonra tam yirmi yıl geçmiş olacak olayın üzerinden.
lise birdeydim. bir arkadaşımla birlikte okul pansiyonundan çıkıp maç izlemek üzere spor lokaline geldik. maç başlamadan masa tenisi atalım dedik. oyuna başlayalı çok olmamıştı ki lokal sahibi bey amca gelip:
- çocuklar dışarı, dedi.
- n'oldu dayı hayırdır, deyince "cumhurbaşkanı öldü" dedi.
hemen dışarı çıktık. adam altmış yaşlarında biriydi ve çok üzülmüştü. hemen çekmeceden türk bayrağını çıkarıp dükkanın camına astı ve kepenkleri kapadı. biz de dışarıda onu izliyoruz.
adamın bu duyarlı tavrından dolayı bu olayı unutmam. yoksa aklımda kalmazdı.
12 yaşındaydım.Ertesi gün ÖSS sınavı vardı, ilçede oturan babamın bir arkadaşının oğlu sınava girmek için kente gelmişti (ilçelerde sınav olmuyordu demek ki o günlerde). Cumartesi akşam (o gün ) bizde kaldılar, oğlan sınava gireceğinden erkenden yattı, ben oğlanın babası ve bizimkilerle özal yayınlarını izledim, televizyonda başka bir şey olmamasına acayip canım sıkılmışken babam daha 1 ay sürer bu muhabbet dediğinde yıkıldım, oğlan sınava girdi ertesi gün , Ege Üniversitesi'ni kazandı.
annem beni doğurmakla meşguldü. şaka lan şaka. ama gerçekten ne yaptığımı hatırlamıyorum. babam hiç sevmezdi turgut özal'ı onu hatırlıyorum bi tek. evet.
10 yaşında bir adet sabiydim. o gün amcamlardaydım galatasaray dışındaki bir takımın gündüz maçı vardı o yüzden olsa gerek çok ilgimi çekmemişti ya fener'in ya beşiktaş'ındı maç sonra ertelendi. tv'de sahayı terkeden taraftarları falan gösteriyordu. ben de galiba patlamış mısır yiyordum.