turgut uyar

entry1193 galeri92 video7 ses1
    93.
  1. hayvanseverliği ile de tanınır, hatta bir çok söyleminde hayvanlara insanlardan daha çok değer verdiğini söylemişliği de vardır.
    1 ...
  2. 92.
  3. "şöyle deyince daha çok yaklaşıyorum o'nun şiirine: turgut uyar özellikle son yıllarda büyük bir şiirin ortasını yazıyor. büyük bir gövdedir bu şiiri. kımıldadıkça kendine benzer gövdeler hazırlar, çoğaltır... o'nu şiirimizin on sırasına getiren bir başka özellik de görüntü kavramına kattığı yeni olanaklardır. çok boyutlu ve gerçeğin asalağı olmayan görüntülerle çalışır... düzyazıdan korkmaz, ondan şiir devşirir boyuna. bu arada konuşma diline yeni kullanma değerleri getirir, uçları eski şairlerin kıyılarına vuran 'parodi'ler kurar."

    cemal süreya
    1 ...
  4. 91.
  5. "Çok üşürdük hep üşürdük üşümekti bütün yaşadığımız"
    3 ...
  6. 90.
  7. "Dün müydü, yüzyıllar mı geçti, bilmiyorum ki
    Bir yaz sonuydu yalnız denizi sıyırıp geçtik tek votka içtik varmadan Aşiyan'a
    Konuşmadık hiç, nedense hiç konuşmadık
    Az sonra kalkıp gitti o
    Kalakaldım ben oracıkta
    Kapadım gözlerimi ardından gene birlikte olduk
    - Garson! bize iki tek votka daha."

    edip cansever
    0 ...
  8. 89.
  9. "daracık boş zamanlarımda durup sokakları düşünürüm
    deniz kıyılarına inen ufak tefek sokakları

    ...

    gökyüzünün kalkıp dudaklarıma bir değmesi var
    oysa kapılar var duvarlar var perdeler var"
    4 ...
  10. 88.
  11. KiMSEDE GöRMEDiğiM

    Kimsede görmediğim bir şiir
    yüzü al ve akşamı aşıyor
    Eski bir tanrı gibi kendi dininde
    Uzun süren bir dönemi düşlüyor olmalı
    içindeki bir içkinin sıcaklığında
    Suskunluğu bir başkaldırı olmalı
    Elleri ayakları sinemalara bulaşmış
    Romanlara bulaşmış
    Genel helalara bulaşmış
    Dağları iyi bilmediğinden
    Denizleri anımsamış olmalı
    Gözleri o yüzden çırpıntılı

    Kara başlıklı geçmiş,
    Sonsuz gelecek
    Şimdi burda vakit gece ya
    Bir yerlerde ey gözleri maden
    Gündüz olmalı
    Taşın içinde bir gündüz
    Demirin, ağacın.
    5 ...
  12. 87.
  13. "evet kimsesizdik ama umudumuz vardı
    üç ev görsek bir şehir sanıyorduk"
    8 ...
  14. 86.
  15. "Eylül toparlandı gitti işte
    Ekim falan da gider bu gidişle
    Tarihe gömülen koca koca atlar
    Tarihe gömülür o kadar"
    6 ...
  16. 85.
  17. "içim güvercinleri okşamış gibi rahat"
    6 ...
  18. 84.
  19. ''Bir sonbahar, bir sabah ve bir yağmur olacak
    Toprak ve insan kokularıyla,
    Uğultulu bir sarhoşluk içinde, yıllar için
    Başımı alıp gideceğim.''
    4 ...
  20. 83.
  21. "ben insanım bu kaygılarım geçer
    yalan söyledim, geçmez değişir."
    5 ...
  22. 82.
  23. sen!
    evet evet sen!
    "her iki adımda bir uygunsuzluğunu, yalnızlığını algılayan sen!"
    bi saniye dur!
    sakin!
    bak turgut uyar sana gazel okuyor!

    ...

    ilkin tarlaların ve otlakların ve suvatların
    Ah benim güzel cahilliğim
    Bitmeyeceğini sanırdım karanlık olmadıkça

    Yaralı kalbim gürbüzdü sevişkendi
    Bir şehir akşamında karanlık olmadıkça

    Irmak boylarında gider gelirdim gider gelirdim
    Elimde ceset çekmeye yarayan bir uzun kanca

    Ne tarihsel badanaya ne pantolonlu aşka
    Ah benim güzel şaşkınlığım

    Irmak boylarında gider gelirdim gider gelirdim
    Rahatlamazdım bir türlü ceset bulmadıkça

    Ben size hep söyledim bu benim aşkım
    Saate karşı alkol suya karşı tabanca

    Benim suyum bir ateş çalışkanlığıdır
    Kurutulmuş etlerim ve torbalarım hazır
    Ama. Ben gene bir kürdanın diş etlerine batmasıyım
    Bir çürük azı dişinin kenarında

    Yaralı kalbim gürbüzdü sevişkendi
    Bir şehir hırgüründe karanlık olmadıkça

    Ben neyim varsa taşırım neyim varsa taşırım
    Bir marangoz gibi kulağımın arkasında
    Ah benim güzel cahilliğim
    Ağaçlar enikonu bir silah olmadıkça

    Belki bir kuruntudur yaralayan kalbimi
    Her insan bir uyumsuzluktur ölü olmadıkça

    ...

    "Her iki Adımda Bir Uygunsuzluğunu (yalnızlığını) Algılayan Birisine Gazel" adlı bu şiir turgut uyar'ın her Pazartesi adındaki eşsiz kitabında yer alan sırlardan yalnızca biridir.

    son mısrası ne diyor, nasıl diyor, ah! niye diyor; ne sen sor, ne de ben söyleyim. hem çıkıyorum zaten. akşam öldü.
    7 ...
  24. 81.
  25. 80.
  26. ben şimdi diyorum ki
    buna inanmak gerek
    bir susam gibi boyuna sulamak umutsuzluğu
    ve direnmek
    hep direnmek devam etmek adına

    diyorum ki acılığı eksilmesin ağzımızdan
    boyuna tükürmek için
    boyuna
    4 ...
  27. 79.
  28. dünyaya bakışını, mesafesini şiir yazarken kullanmıyordu turgut uyar.
    ileri gidip şiirini duruşu, her şeye karşı sahip olduğu mesafe, dünyaya bakışı haline getirdi. "her şey naylondandı..." dediğinde bir mısra kurmuş olmuyordu, yahut da aforizma söylemiyordu, durduğu yerde durmasını sağlayan donanımla gördüğü ne ise onu söylüyordu. mısralarının cemal süreya kadar orjinal bulunmadığı, şiirlerinin bazılarının gereksiz uzun olduğunu düşünenler hep oldu. halbuki şiirin uzunluğu bakışın kesintisizliğinden geliyordu, mısralarında fazlalık gibi görünen ama şiirden çıkarılamayan unsurlarsa yaşanan, algılanan gerçeğin kendi fazlalığıydı.

    dünyadan şiir yontmaya çalışan şairlerin karşısına, yontulamayan bir şiir koymuştur.
    3 ...
  29. 78.
  30. ne varsa şurada var diyorum
    dönüyorum oraya bir daha bakıyorum
    sanıyorum ben yanında değilken dalgınken yahut
    yahut sevişmezken yahut ölüyorken
    dünya kalleşce değişiyor uzaklaşıyor
    namuzsuzca kaçıyor
    ya onu tutuyorum ya ardından koşuyorum telaşla
    işte ya öyle sanıyorum şaşarsınız
    4 ...
  31. 77.
  32. 'ayışığı ister olsun ister olmasın
    geceleyin gene bildiğin gibi
    geceleyin gene senin türkünü söylerim'
    2 ...
  33. 76.
  34. şimdi ağlayamıyorum da kötüsü
    gözlerim dolduğu halde bazı bazı.

    içim götürmiyerek seyrediyorum,
    sağ tarafı boş kalan yatağımızı.
    4 ...
  35. 75.
  36. çok arıyorum seni

    Ağlamam Turgut, ağlamıyorum.
    Alnım kırışır.
    Alnım neyse ne de
    gönlüm buruşur.

    Seni indirdim mi yataktan?
    Çıkarsam aklım karışır.
    iyidir Turgut
    -lâf aramızda-
    bize ağlamak yaraşır.

    Bir gün olur her şey değişir.
    Bakarım buralarda değilsin.
    Hep böyle süreceğini sanırım
    sürer gerçi, ama sonu değişir.

    Denkleştiririm senden kalanları.
    Buruşuk bir gül bize bakar kamaşır.
    Sonra bir sana bir bana bakar.
    Neden biliyor musun?
    Medresenin yanındaki kışlanın
    önü deniz
    Bahçesinde çamaşır.

    Süreyya Berfe
    3 ...
  37. 74.
  38. sabah sabah sol frame de görünce sibernetiklik yaşatan bana oturduğum yerde.
    1 ...
  39. 73.
  40. soluğunu kesiyor insanın ve bir iştah uyandırıyor sevdaya.

    o zaman üç gemi italya'ya kalkacak
    üç gemi norveç'e
    birisi pancar küsbesi götürecek
    öbürü bir aşk kaçıracak gümrüksüz
    4 ...
  41. 72.
  42. "ben koşarım aşağlara, koşarım / yıkanacak boğulacak su bulsam...."
    3 ...
  43. 71.
  44. yine demiş ki:

    "adamların bakmasıyla birden dirildi, güzelleşti, güçlendi kadınların saçları."
    4 ...
  45. 70.
  46. bak sakın telâşlanma
    bitiverdi iki aylık bir çocuğun kendisi
    bir şey değil bir çocuğun iki aylık tanrısı
    bitiverdi iki aylık bir çocuğun kendisi
    2 ...
  47. 69.
  48. "Aslında bir ben vardım sokakta bir de polis. Ben yeni olmuştum. Önce yoktum elbet. Bir de sokak lambası ile o bulut. Bir de vurduğum o adam vardı. Tamam bir de ağustos gecesi. Elbette geceydi ne sandınız. Gündüz adam vurmak için sebep yok zaten. Polis benim savunmamı yeter buldu belki. Ama ille tanık gerekiyordu. Öyle dedi polis. Tanık olmadan olmaz dedi. Doğruydu ya. Tanık olmadan olmaz, tanık olmadan kimse ne yaşar ne ölebilir, ne aşık olabilir, ne yankesici olabilir. Bakındım. Sokak lambasını gördüm, gösterdim, bulutu gördüm gösterdim. Hem başka kimseciklere inanamazdım. Zaten kimse de yoktu. O sokak lambasının dedikleri bir bir hatırımda. ışığı da. Gidip birgün hatrını soracağım."
    6 ...
© 2025 uludağ sözlük