turgut uyar

entry1193 galeri92 video7 ses1
    118.
  1. ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
    Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
    Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
    Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
    Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
    Bu evleri atla bu evleri de bunları da
    Göğe bakalım

    Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
    inecek var deriz otobüs durur ineriz
    Bu karanlık böyle iyi aferin tanrıya
    Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
    Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
    Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
    Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
    Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
    Beni bırak göğe bakalım

    Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
    Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
    Bu senin eski zaman gizlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
    Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
    Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
    Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
    Bana dönesin diye bir bir kapattım
    Şimdi otobüs gelir biner gideriz
    Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
    Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
    Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
    Durma kendini hatırlat
    Durma göğe bakalım
    2 ...
  2. 117.
  3. söyle ben saçlarımı kestirsem ne olur
    bir başkaldırma ancak saçlarından tutulur.

    ah be usta; temmuz da toparlanıp gidiyor işte
    2 ...
  4. 116.
  5. 115.
  6. uzak kaderler için

    birgün, bir yağmurla garip garip
    -çoluğu çocuğu terk edeceğim.-
    bir sevgiyle doymayacak kalbim,anladım
    alıp başımı gideceğim.

    asır yirminci asırdır,amenna
    bir yanımda sevgilerim, bir yanımda sancım
    neon lambaları büsbütün karartır gecemizi
    uzaklar daha uzaklaşır
    bir define çıkarır gibi kayalardan, ademden beri
    sımsıcak sevgilere muhtacım.

    bir gün alıp başımı gideceğim
    -yıldızlar ışısın, yollar üşüsün, yollar...-
    belimi bir ılık şal sarsın, mavi
    hüzünlü bir serencamın ardından, şarkısız
    rüyalarım unutulmuş bir handa pes desin
    görmüş geçirmiş bir çift duygulu dudak karşısında.

    kendi kendine çekilmez oluyor ömrüm
    her insanın ayrı ayrı yaşayabilsem kaderinde
    diyarı gurbette kanlı bir aşk
    bahtsız bir çocukluk uzak köylerin birinde
    en uzak beyazlar,
    en yakın ikindilerde, duygulu
    ve bir sahil meyhanesinde bir akşam
    içip içip ağlasam...

    nasıl kısa kesmeli bilmiyorum?
    herkesin derdinden pay isterken.
    uzak kaderlerin suları çağlar şimdi

    yıldızlar dökülür sonsuza içimizden.

    birgün, bir parkta otururken, biliyorum
    bir el yağmurla dokunacak omuzuma
    bir çift göz,bir davet, bir kalp
    çoluğu çocuğu terk edeceğim.
    yapraklar dökülecek, çiçekler solacak

    bir sonbahar, bir sabah ve bir yağmur olacak
    toprak ve insan kokularıyla,
    uğultulu bir sarhoşluk içinde, yıllar için
    başımı alıp gideceğim.
    1 ...
  7. 114.
  8. ıslak çeltik

    benim bir sevincim var yüzün artık akşam
    bir çocuğun gülüşünü görüyorsun nereye baksam

    kıyımız uzak ve kuytuda ellerimiz sanki yok
    ellerimiz yok ama senin ellerini bir tutsam

    bazı çocuklar doğar bilirim bazı çocuklar doğmaz
    doğmayan çocuklar için bilmem ne yapsam

    ey çavlan. bitmeyen temmuz güneşi. ey aslan
    silkin. sakla harmanını. çocuğunu sakla

    ey aslan. suya kaptır kendini ellerin sanki yok
    bir güzel günde mızıkalarla bir alanda dursam

    sen yoksun gazeteler yok geçmişin razı değil
    bilmem ki doğmayan çocukları ben mi doğsam
    2 ...
  9. 113.
  10. turgur uyar, öss nin son sürümü olan LYS ye hazırlanmak için eserleriyle birlikte ezberlediğim 200 yazar dan sadece bir tanesi... hemde diğer 180 tanesi gibi sınavda sorulmayanından...
    2 ...
  11. 112.
  12. --spoiler--
    senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
    tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
    bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
    sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
    seni aldım bu sunturlu yere getirdim
    sayısız penceren vardı bir bir kapattım
    bana dönesin diye bir bir kapattım
    şimdi otobüs gelir biner gideriz
    dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
    bir ellerin, bir ellerim yeter belleyelim yetsin
    seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
    durma kendini hatırlat
    durma göğe bakalım
    --spoiler--
    1 ...
  13. 111.
  14. bilir ki; tanrı ile en iyi şairler konuşur.

    "ne yapalım
    bari bağışlayalım birbirimizi"
    2 ...
  15. 110.
  16. "bir maviyi durup dururken birine benzetiyorum.."
    4 ...
  17. 109.
  18. - alıntı -
    Merhaba Turgut Uyar,
    Kitaplarına girmeyen şiirlerini Mehmet Can Doğan toparlamış. Otuz dört haneli bir köyün, Arapkir' den birinin mektubunun şiirlerini okurken daha sonraki Turgut Uyar' ı düşündüm. Cennetin dünyada olduğuna inanan, yurdunu bu cennetin yedinci katı sayan biri yazabilirdi açlığın çoğunlukta olduğunda insanın ciğerinde sezilen cehennemi: "At sırtında taşınan ölü/Kundağa girmeyen bebe/Karanlıklarda açan çiçeklerin/Bir insanın ölümüne dönüşü". Açlık çoğunluktayken aşk yetmez sana. Şiirinin hala gündemde olduğunu anlamıyorlar bazen. Sen açlık çoğunluktayken tok olmanın ayıp olduğunu söyleyensin. Şiiri harcamadan bunu söylemek kolay iş değil. Ustalık ister. Ama sen alışılmış ustalıklardan da hoşlanmazdın. Çünkü geleceği bilenlerden birinin bir demiryolu makasçısı olacağını bilmekle yetinmez söylersin.
    Merhaba Turgut Uyar,
    Kitaplarına almadığın şiirlerin kitaplaşması iyi oldu.. Senin şiirini sevenler daha iyi kavrayacak seni. Küçükpazar' dan, Üsküdar' dan söz eden, Laleli' deki "bir cigara paketi kadar" odanın şiirinden gelinir kayayı delen incire elbet.
    Ve şu yargıya varmak bugün de önemlidir, " ...siyasal dergilerin, sanat sorunlarına sırt çevirmeleri kötü sonuç veren bir umursamazlık diye düşünülmelidir. Yurdumuzda sanat dergileri de çıkıyor, ne gereği var siyasal dergilerin sanata ayrıca yer vermelerinin, isteyen siyasal dergileri, isteyen öbürlerini okur denilebilir. Bana kalırsa bir siyasal tutum, ancak bütünlüğü ile vardır. Bir siyasal dergiyi arkeolojik bir yağma ilgilendiriyorsa , bir edebiyatsal sorumsuzluk, bilinçsizlik ya da tam tersi bir yeni bir bilinçlenme de aynı ölçüde ilgilendirmelidir".
    Yargılarının (ikinci Yeni' nin öteki ustalarının yargılarıyla birlikte) gündemde oluşu elbet boşuna değil. "Daha açık, daha halka doğru bir şiir yapma" üstüne söylediklerin okunmalı. Bu günlerde dönüp iyi okunması gereken şiirler arasında "ve şiirsel hiçbir yanı yok sayılır/var mıdır, vardır/ vardır ama çiçeklerle değil/ kendi başına/ zımpara taşı gibi acımasız" dizeleri de var. Anıştırmalarla , değişen görüntüler ve hatırlatmalarla bir şiir kurdun hep. içinde olumsuz bir umut taşıdın . Çıkmazda da umut gördün çünkü . Çelişmenin insanı bütünleyebileceğini düşündün.
    "Bir şiir kendi içinde , kendi yapısı içinde bir bütündür, bir 'birim' dir. Düşüncesini de, duygusunu da, bütün öbür ilişkilerini de içinde taşır, taşımalıdır" diye savundun şiirin bütünlüğünü. Neredeyse hepimizin umutsuz olduğuydu zaman,
    "kente kapandık kaldık tutanaklarla belli
    sirk izlenimlerinden seçmen kütüklerinden
    yüzlerimiz temmuzdan ötürü sallanır ve uzar
    ve her köşe bir tuzaktır
    birer darağacıdır her meydan saati
    öğle vaktini kesinlikle gösteren
    oysa hep güçlü dağları görmenin zamanıdır"
    Acıyı da umutsuzluğu da kanıksamış mıydık:
    "artık öyle açık ki kuşkuya yer yok
    acıya hep yer vardır aramızda
    dört cepli yeleğim aynı kolaylıkla taşır her şeyi
    bozuk paraları da umutsuzluğu da
    aynı kolaylıkla tutmuş gibi olurum
    güneşin yedi renk ayasını"
    inandığın her şey gibi umutsuz duruşunu da savunmayı bildin. "Niçin umutlu olayım! Çünkü umutsuzluğun, insanı umuttan daha güçlü, bir iten, bir şeyler yapmaya zorlayan bir duygu olduğuna inanıyorum. En azından kendi adıma denedim, bildim."
    Zor günlerimde seni okudum da direndim, Turgut Uyar. Ama "Yitiksiz" deki dizeyi de aklımda tutuyorum:
    "Giderayak boktan şarkılara dayanıyorum."
    - alıntı -

    (bkz: evrensel)
    (bkz: sennur sezer)
    2 ...
  19. 108.
  20. --spoiler--
    Asır yirminci asırdır,amenna
    Bir yanımda sevgilerim, bir yanımda sancım
    Neon lambaları büsbütün karartır gecemizi
    Uzaklar daha uzaklaşır
    Bir define çıkarır gibi kayalardan, Ademden beri
    Sımsıcak sevgilere muhtacım.
    --spoiler--
    3 ...
  21. 107.
  22. --spoiler--
    ey en akıllı kişisi dünyanın
    bazen yaz ortasında gündüzün
    sevgim acıyor
    kimi sevsem
    kim beni sevse
    --spoiler--
    4 ...
  23. 106.
  24. gözünün gördüğü her gün
    tam da bu saatlerde
    devasa bir evrenin sıkıntısı ile boğuşmaktan baygın
    siktir çekmekten bitab düşmüş
    yanına yaklaşılmaması gereken bir hayatsevmez olur muydun sen de turgut abi,

    diye sormak istedim şu an. tonlarca gereksiz soruya bir tane daha eklemişiz ne çıkar? ne çıkar biz sizi anlamasak da? anladık ama. cansever'e selam. ki, sesini duydum kendilerinin, dün ilk kez, gökanlam'ı okurken. derin bir nefes çekti, sızılı ve sıkıntılı... sonra okudu. sesini duydum. ilk kez. değişken bir duyguydu. anlatamam. sen anlatıver ona. senin sesini henüz duymadım, belki duymak da istemem, bilmiyorum. neyse.

    "en iyi dostlarımız ölülerdi." niye'sini artık bilerek, selam ediyorum sana uyar baba. ve cansever'e de... şu sözlük denen ortama, şöyle biçare, sulu ve gereksiz şeyler yazmanın bünyemde yarattığı saçmalık eşliğinde selam olsun sizlere.

    müebbet ile.
    5 ...
  25. 105.
  26. insanı kendi derinliğiyle başbaşa bırakan üstad.
    1 ...
  27. 104.
  28. " hiçbir şeye yaramam / ama yine de seni severim " demiş büyük şair.
    5 ...
  29. 103.
  30. eşsiz şair.
    hangi dizesini yazsam bilemedim.
    hiçbiri belki en güzeli.
    tapıyorum sana.
    7 ...
  31. 102.
  32. ben etiler'de oturuyorum - herkesin bir adresi olmalı-
    iniyorum yokuş aşağı her gün
    denize uğramadan yapamıyorum
    öğleyle akşam arası, akşamla öğle arası
    alışılmış vakit uzun uzun bitiyor
    açıyorum hafifçe kapalı dudaklarımı
    nereye
    turgut'a sormalı, iyi bilir o
    elinde limonlu votkası.

    ey masalar, ey iskemleler
    edip'in yeri boş mu, köşede masanın yanı
    değilim ben böyle mahzun
    öyleyse pulsuz bir dilekçe nasıl olmalı
    unutup baharı bile nasıl olmalı.

    işte
    turgut'a gidiyorum, yağmur nasılsa yağmadı

    edip cansever
    4 ...
  33. 101.
  34. hangisine tasa edeceğiz, şaştık.
    "ölüm derdi, kalım derdi" derken
    2 ...
  35. 100.
  36. hiçbir özelliği olmayan bir perşembeyi
    herhangi bir hin-cin-kin fikir ile başkalaştırmaya çalışmıyorum.
    hem zaten altı-üstü,
    "bitse de sinemaya gitsek" dediğimiz, aşırı yorgun bir akşamüstü..
    ve yetmezmiş gibi tembelliğim diz boyu ve dizimde eski zaman mahalle futbolu yaraları.
    ve artmazmış gibi duyduğum "dirseklerin fena çürümüş" cümleleri,
    ki "harbi mi lan" şaşırmasından da emekli oldum.

    "nasıl olsa geçer, nasıl olsa geçmiicek mi ki" sıkıntılarından biri, belli!
    öyle ya adam akıllı sıkıntılarda boğulmayı bile beceremeyen hırslarım var...
    neyse...
    dünyayı kendimden mahrum bırakarak, evet aynen bunu yaparak,
    sadece seni anmak istiyorum.
    istemekle de kalmıyorum.
    her zamanki'lerden çekiyorum birkaç tane.
    ve resmini görmek... çok iyi geliyor.

    hiçbir özelliği olmayan bu rezil perşembeyi,
    seni anarak güzelleştirmeye çalışmıyorum.
    o hala -16.21 itibari ile şu anda bile- aynı perşembe...
    ama yine de... iyi geliyor işte. gelmez mi?
    (gözler kısık, suratta "yemişim" bakışı artı n'apsak gitmeyen yaşamak telaşı, nokta. )

    -ah usta, güzel usta, votka?
    4 ...
  37. 99.
  38. şiirin üç atlısından * * * en mutsuz olanı. 'işten değil aşk' şiiri gönlümde ayrı bir yere sahiptir.
    3 ...
  39. 98.
  40. başkaldırmak isteyen için sürekli saç kestirmeyi istemeye sebep verebilecek olduğunu düşündüğüm;

    "saçlarımı hep kestim tutacak kadar kalmasın dedim
    çünkü bir başkaldırma ancak saçlarından tutulur"

    dizelerinin sahibi, pek kıymetli, pek mühim şair.
    4 ...
  41. 97.
  42. insanın yüzüne her daim şapşal bir ifade yerleştiren şair..

    uzanıp kendi yanaklarından öpüyor bazen, bazen ne güzel işiyor güneşe karşı.. aşkı da değişebiliyor, gerçekleri de.. umursamıyor yılgınlığını falan, çünkü sessizce yaşanmalı herşey! sevgisi acıyor sonra..

    sonra cemal süreya arkassından diyor ki; öldüğü gün hepimzi işten attılar!

    hepimiz birden sevinebiliriz, göğe bakalım!
    5 ...
  43. 96.
  44. yenilgi günlüğü / çarşamba:

    ...
    "aslında buydu beni geliştiren, aşksızlık!..
    aşksızlık büyütür beni
    yeni bir aşka doğru ve
    öyle sanıyorum ancak birkaç yıl sürer
    insanın sebepli umutsuzluğu"
    ...

    an itibarı ile bugünün de çarşamba olması berbat bir tesadüften başka bir şey değildir. ya da perşembenin suçudur, geç kalmıştır. belki de salının, erkenden bitmiştir. bunları düşünecek kadar çok vaktim yok. yapacak onlarca gereksiz işim var. sabrım da yok. devam edelim. sakin. şşşş! tüm işe yaramaz gürültüleri kumanda edelim. biraz "mute", ne dersin dude?

    sadece turgut uyar konuşsun.

    şu sikindirik evrende,

    herkes sussun ve sadece o konuşsun. bunu gerçekten çok isterdim...

    gazete 3 / dert ortağı:

    "siz edebiyatı -yazı yazmayı- hala soylu bir uğraş
    sanıyorsunuz. oysa...
    sevginiz hüzün veriyor
    umutsuz bile olsa. ve ağaçların
    haziran çabasını ansıtıyor. durun!
    yani durmayın
    yapın ne yapmak gerekiyorsa."
    4 ...
  45. 95.
  46. Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
    Uykudan uyandırsam seni:
    Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliç'ten.
    Vapur düdükleri ötmededir.
    Etraf alacakaranlık,
    Köprü açıktır henüz.
    Bir gün sabah sabah kapıyı çalsam...

    Yolculuğum uzun sürmüş oldukça
    Gece demir köprülerden geçmiştir tren.
    Dağ başında beş on haneli köyler,
    Telgraf direkleri yollar boyunca
    Koşuşup durmuş bizle beraber.

    Şarkılar söylemişim pencereden,
    Uyanıp uyanıp yine dalmışım.
    Biletim üçüncü mevki,
    Fakirlik hali.
    Lületaşından gerdanlığa gücüm yetmemiş,
    Sana Sapanca'dan bir sepet elma almışım..

    Ver elini Haydarpaşa demişiz,
    Vapur rıhtımdadır pırıl pırıl,
    Hava hafiften soğuk,
    Deniz katran ve balık kokulu
    Köprüden kayıkla geçmişim karşıya,
    Bir nefeste çıkmışım bizim yokuşu...

    Bir gün sabah sabah kapıyı vursam,
    -Kim o ? dersin uykulu sesinle içerden.
    Saçların dağınıktır, mahmursundur.
    Kimbilir ne güzel görünürsün sevgilim,
    Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
    Uykudan uyandırsam seni,
    Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliç'ten.
    Fabrika düdükleri ötmededir.
    4 ...
  47. 94.
  48. "Cümbür cemaat aşka abanıyoruz"
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük