"bu karanlık böyle iyi afferin tanrıya
herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
beni bırak göğe bakalım."
"Yazdıklarıma sakın darılma Allahım!...
Meleklerin sana bunları söylemezler.
Artık, pek yarattığın gibi değil dünya
insanlar hem sabuna karıştı, hem suya:
Ne olursun, hoşuna gitmedi ise eğer,
Yazdıklarıma sakın darılma Allahım!...
Sana birşey soracağım, affet, Allahım!...
Baş vakit kızlar doluyor camilerine,
Beyaz yaşmaklı, beyaz tenli, masum kızlar...
Benim bir defa görüşte yüreğim sızlar;
Sen tutulmadın mı, içlerinden birine?
Sana birşey soracağım, affet, Allahım!... "
adana'da bir kahvehanede* ''göğe bakma durağı'' şiiri duvarda yer alan, ''tam kendine göre'' şair.
duvarda onun haricinde iki şairin şiiri daha yer alır.
duvarın sol tarafında orhan veli,
sağ tarafında melih cevdet anday bekçilik eder turgut uyar'ın yalnızlığına.
onunki biraz bekçili yanlızlıktır,
hatta onunki biraz kalabalık yalnızlıktır.
bir tesadüf müdür, yoksa kaderin bir cilvesi midir bilinmez ama ikinci yeni'nin şairleri içinde ''atatürk'' şiiri yazan tek şair, atatürk şiirleri yazan birinci yenicilerin ortasında bir garip* durmaktadır.
''bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
uykudan uyandırsam seni:
ki, daha sisler kalkmamıştır haliçten.
vapur düdükleri ötmededir.
etraf alacakaranlık,
köprü açıktır henüz.
bir gün sabah sabah kapıyı çalsam... ''
Kalın ve karanlık bir çatı merdiveni gibi
Giderilmez eksikliğini tanırım onun
Suyun bardakta duruşu gibi
Bir öfke usul usul büyürken kuytuda
Yemyeşil bir çayır görünümündedir
Haziran ortasında bir gümüş lüfer
Büyülü bir fotoğraf bir gümüş çerçevede
Ve evinde hemen hazır bir silah
Böyle kargaşalı günler döneminde
Beşer onar koparılan bir takvim sanki
Bahara
Bunlar güzel şeyler biliyorum
Herkes de biliyor kuşkusuz
Ama ne kadar güzel ne kadar güzel
Serçenin kış günü yemidir
Alını akıtmalı bir atla düğüne gitmek
Ayışığı penceresi, bir güzel insan sesi
Ama ne kadar güzel
Kırda bir oğlak kadar
Kışlada bir türkü kadar
Rüzgarda kuruyan tülbent kadar
Oysa gece tam yarısıdır bir günün
Ve daha güçlüdür gündüzden
Ben şimdi diyorum ki bir bak şu alanlara
Sokaklara köprülere kiremitsiz damlara
Taşlara sopalara aman vermez silahlara
Şehir haritasına trafik lambasına kan içinde adamlara
Kan içinde adamlara
Kan umutsuzluktur
Ona kendini hazırla
Ne kadar yalnız olduğumuzu hatırla
Açlıkları yoklukları kırımları
-Örneğin sensiz olmak ömrümün bir akşamında-
Bir bölgeden birine giden orduları uçaklarla
Yalanlar ihanetler karmakarışık limanlar
iki şeyin apansız karşı karşıya geldiği dünyada
Ben şimdi diyorum ki
Buna inanmak gerek
Bir susam gibi boyuna sulamak umutsuzluğu
Ve direnmek
Hep direnmek devam etmek adına
Diyorum ki acılığı eksilmesin ağzımızdan
Boyuna tükürmek için
Boyuna
ikinci yeni'nin en öncü* şairi.
öyle ki arkasından edip cansever bir yıl dayanabilmiştir onun yokluğuna.
rumelihisarı mezarlığında
''yan gelmiştir diz boyu sulara,
hepimize iyi niyetle gülümsüyordur.''
çünkü o artık arz-ı hal ettiği, çokluk senindir dediği çokluğun sahibinin yanındadır.
geyikli geceyi kurtaran ,ikinci yeninin en iyisidir.
''bir yandan toprağı sürdük
bir yandan kaybolduk
gladyatörlerden ve dişlilerden
ve büyük şehirden
gizleyerek yahut döğüşerek
geyikli geceyi kurtardık.''
şiirin efendisidir. şiirleriyle hayatıma hayat katandır, okudukça güçlendirendir, mutlu edendir, hüzünlendirendir, içte bir coşku pınarının musluklarını sonuna dek açtırandır, her göğe bakışınızda: ' senin bu ellerinde ne var bilmiyorum, göğe bakalım ' dizesiyle gökleri ayrı bir güzel kılandır.
sevgilim sevgilim
bir orman gibi çoğal aramızda
şehirden bir çocuk olarak şurda burda
bir sabuntozu markasında köpürerek
çınarın tutsaklığını
ve menekşenin tutsaklığını
ve menekşenin sevincini yaşa
sevgilim sevgilim
hüzüne yer var hayatımızda