turgut uyar

entry1193 galeri92 video7 ses1
    76.
  1. şimdi ağlayamıyorum da kötüsü
    gözlerim dolduğu halde bazı bazı.

    içim götürmiyerek seyrediyorum,
    sağ tarafı boş kalan yatağımızı.
    4 ...
  2. 77.
  3. 'ayışığı ister olsun ister olmasın
    geceleyin gene bildiğin gibi
    geceleyin gene senin türkünü söylerim'
    2 ...
  4. 78.
  5. ne varsa şurada var diyorum
    dönüyorum oraya bir daha bakıyorum
    sanıyorum ben yanında değilken dalgınken yahut
    yahut sevişmezken yahut ölüyorken
    dünya kalleşce değişiyor uzaklaşıyor
    namuzsuzca kaçıyor
    ya onu tutuyorum ya ardından koşuyorum telaşla
    işte ya öyle sanıyorum şaşarsınız
    4 ...
  6. 79.
  7. dünyaya bakışını, mesafesini şiir yazarken kullanmıyordu turgut uyar.
    ileri gidip şiirini duruşu, her şeye karşı sahip olduğu mesafe, dünyaya bakışı haline getirdi. "her şey naylondandı..." dediğinde bir mısra kurmuş olmuyordu, yahut da aforizma söylemiyordu, durduğu yerde durmasını sağlayan donanımla gördüğü ne ise onu söylüyordu. mısralarının cemal süreya kadar orjinal bulunmadığı, şiirlerinin bazılarının gereksiz uzun olduğunu düşünenler hep oldu. halbuki şiirin uzunluğu bakışın kesintisizliğinden geliyordu, mısralarında fazlalık gibi görünen ama şiirden çıkarılamayan unsurlarsa yaşanan, algılanan gerçeğin kendi fazlalığıydı.

    dünyadan şiir yontmaya çalışan şairlerin karşısına, yontulamayan bir şiir koymuştur.
    3 ...
  8. 80.
  9. ben şimdi diyorum ki
    buna inanmak gerek
    bir susam gibi boyuna sulamak umutsuzluğu
    ve direnmek
    hep direnmek devam etmek adına

    diyorum ki acılığı eksilmesin ağzımızdan
    boyuna tükürmek için
    boyuna
    4 ...
  10. 81.
  11. 82.
  12. sen!
    evet evet sen!
    "her iki adımda bir uygunsuzluğunu, yalnızlığını algılayan sen!"
    bi saniye dur!
    sakin!
    bak turgut uyar sana gazel okuyor!

    ...

    ilkin tarlaların ve otlakların ve suvatların
    Ah benim güzel cahilliğim
    Bitmeyeceğini sanırdım karanlık olmadıkça

    Yaralı kalbim gürbüzdü sevişkendi
    Bir şehir akşamında karanlık olmadıkça

    Irmak boylarında gider gelirdim gider gelirdim
    Elimde ceset çekmeye yarayan bir uzun kanca

    Ne tarihsel badanaya ne pantolonlu aşka
    Ah benim güzel şaşkınlığım

    Irmak boylarında gider gelirdim gider gelirdim
    Rahatlamazdım bir türlü ceset bulmadıkça

    Ben size hep söyledim bu benim aşkım
    Saate karşı alkol suya karşı tabanca

    Benim suyum bir ateş çalışkanlığıdır
    Kurutulmuş etlerim ve torbalarım hazır
    Ama. Ben gene bir kürdanın diş etlerine batmasıyım
    Bir çürük azı dişinin kenarında

    Yaralı kalbim gürbüzdü sevişkendi
    Bir şehir hırgüründe karanlık olmadıkça

    Ben neyim varsa taşırım neyim varsa taşırım
    Bir marangoz gibi kulağımın arkasında
    Ah benim güzel cahilliğim
    Ağaçlar enikonu bir silah olmadıkça

    Belki bir kuruntudur yaralayan kalbimi
    Her insan bir uyumsuzluktur ölü olmadıkça

    ...

    "Her iki Adımda Bir Uygunsuzluğunu (yalnızlığını) Algılayan Birisine Gazel" adlı bu şiir turgut uyar'ın her Pazartesi adındaki eşsiz kitabında yer alan sırlardan yalnızca biridir.

    son mısrası ne diyor, nasıl diyor, ah! niye diyor; ne sen sor, ne de ben söyleyim. hem çıkıyorum zaten. akşam öldü.
    7 ...
  13. 83.
  14. "ben insanım bu kaygılarım geçer
    yalan söyledim, geçmez değişir."
    5 ...
  15. 84.
  16. ''Bir sonbahar, bir sabah ve bir yağmur olacak
    Toprak ve insan kokularıyla,
    Uğultulu bir sarhoşluk içinde, yıllar için
    Başımı alıp gideceğim.''
    4 ...
  17. 85.
  18. "içim güvercinleri okşamış gibi rahat"
    6 ...
  19. 86.
  20. "Eylül toparlandı gitti işte
    Ekim falan da gider bu gidişle
    Tarihe gömülen koca koca atlar
    Tarihe gömülür o kadar"
    6 ...
  21. 87.
  22. "evet kimsesizdik ama umudumuz vardı
    üç ev görsek bir şehir sanıyorduk"
    8 ...
  23. 88.
  24. KiMSEDE GöRMEDiğiM

    Kimsede görmediğim bir şiir
    yüzü al ve akşamı aşıyor
    Eski bir tanrı gibi kendi dininde
    Uzun süren bir dönemi düşlüyor olmalı
    içindeki bir içkinin sıcaklığında
    Suskunluğu bir başkaldırı olmalı
    Elleri ayakları sinemalara bulaşmış
    Romanlara bulaşmış
    Genel helalara bulaşmış
    Dağları iyi bilmediğinden
    Denizleri anımsamış olmalı
    Gözleri o yüzden çırpıntılı

    Kara başlıklı geçmiş,
    Sonsuz gelecek
    Şimdi burda vakit gece ya
    Bir yerlerde ey gözleri maden
    Gündüz olmalı
    Taşın içinde bir gündüz
    Demirin, ağacın.
    5 ...
  25. 89.
  26. "daracık boş zamanlarımda durup sokakları düşünürüm
    deniz kıyılarına inen ufak tefek sokakları

    ...

    gökyüzünün kalkıp dudaklarıma bir değmesi var
    oysa kapılar var duvarlar var perdeler var"
    4 ...
  27. 90.
  28. "Dün müydü, yüzyıllar mı geçti, bilmiyorum ki
    Bir yaz sonuydu yalnız denizi sıyırıp geçtik tek votka içtik varmadan Aşiyan'a
    Konuşmadık hiç, nedense hiç konuşmadık
    Az sonra kalkıp gitti o
    Kalakaldım ben oracıkta
    Kapadım gözlerimi ardından gene birlikte olduk
    - Garson! bize iki tek votka daha."

    edip cansever
    0 ...
  29. 91.
  30. "Çok üşürdük hep üşürdük üşümekti bütün yaşadığımız"
    3 ...
  31. 92.
  32. "şöyle deyince daha çok yaklaşıyorum o'nun şiirine: turgut uyar özellikle son yıllarda büyük bir şiirin ortasını yazıyor. büyük bir gövdedir bu şiiri. kımıldadıkça kendine benzer gövdeler hazırlar, çoğaltır... o'nu şiirimizin on sırasına getiren bir başka özellik de görüntü kavramına kattığı yeni olanaklardır. çok boyutlu ve gerçeğin asalağı olmayan görüntülerle çalışır... düzyazıdan korkmaz, ondan şiir devşirir boyuna. bu arada konuşma diline yeni kullanma değerleri getirir, uçları eski şairlerin kıyılarına vuran 'parodi'ler kurar."

    cemal süreya
    1 ...
  33. 93.
  34. hayvanseverliği ile de tanınır, hatta bir çok söyleminde hayvanlara insanlardan daha çok değer verdiğini söylemişliği de vardır.
    1 ...
  35. 94.
  36. "Cümbür cemaat aşka abanıyoruz"
    2 ...
  37. 95.
  38. Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
    Uykudan uyandırsam seni:
    Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliç'ten.
    Vapur düdükleri ötmededir.
    Etraf alacakaranlık,
    Köprü açıktır henüz.
    Bir gün sabah sabah kapıyı çalsam...

    Yolculuğum uzun sürmüş oldukça
    Gece demir köprülerden geçmiştir tren.
    Dağ başında beş on haneli köyler,
    Telgraf direkleri yollar boyunca
    Koşuşup durmuş bizle beraber.

    Şarkılar söylemişim pencereden,
    Uyanıp uyanıp yine dalmışım.
    Biletim üçüncü mevki,
    Fakirlik hali.
    Lületaşından gerdanlığa gücüm yetmemiş,
    Sana Sapanca'dan bir sepet elma almışım..

    Ver elini Haydarpaşa demişiz,
    Vapur rıhtımdadır pırıl pırıl,
    Hava hafiften soğuk,
    Deniz katran ve balık kokulu
    Köprüden kayıkla geçmişim karşıya,
    Bir nefeste çıkmışım bizim yokuşu...

    Bir gün sabah sabah kapıyı vursam,
    -Kim o ? dersin uykulu sesinle içerden.
    Saçların dağınıktır, mahmursundur.
    Kimbilir ne güzel görünürsün sevgilim,
    Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
    Uykudan uyandırsam seni,
    Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliç'ten.
    Fabrika düdükleri ötmededir.
    4 ...
  39. 96.
  40. yenilgi günlüğü / çarşamba:

    ...
    "aslında buydu beni geliştiren, aşksızlık!..
    aşksızlık büyütür beni
    yeni bir aşka doğru ve
    öyle sanıyorum ancak birkaç yıl sürer
    insanın sebepli umutsuzluğu"
    ...

    an itibarı ile bugünün de çarşamba olması berbat bir tesadüften başka bir şey değildir. ya da perşembenin suçudur, geç kalmıştır. belki de salının, erkenden bitmiştir. bunları düşünecek kadar çok vaktim yok. yapacak onlarca gereksiz işim var. sabrım da yok. devam edelim. sakin. şşşş! tüm işe yaramaz gürültüleri kumanda edelim. biraz "mute", ne dersin dude?

    sadece turgut uyar konuşsun.

    şu sikindirik evrende,

    herkes sussun ve sadece o konuşsun. bunu gerçekten çok isterdim...

    gazete 3 / dert ortağı:

    "siz edebiyatı -yazı yazmayı- hala soylu bir uğraş
    sanıyorsunuz. oysa...
    sevginiz hüzün veriyor
    umutsuz bile olsa. ve ağaçların
    haziran çabasını ansıtıyor. durun!
    yani durmayın
    yapın ne yapmak gerekiyorsa."
    4 ...
  41. 97.
  42. insanın yüzüne her daim şapşal bir ifade yerleştiren şair..

    uzanıp kendi yanaklarından öpüyor bazen, bazen ne güzel işiyor güneşe karşı.. aşkı da değişebiliyor, gerçekleri de.. umursamıyor yılgınlığını falan, çünkü sessizce yaşanmalı herşey! sevgisi acıyor sonra..

    sonra cemal süreya arkassından diyor ki; öldüğü gün hepimzi işten attılar!

    hepimiz birden sevinebiliriz, göğe bakalım!
    5 ...
  43. 98.
  44. başkaldırmak isteyen için sürekli saç kestirmeyi istemeye sebep verebilecek olduğunu düşündüğüm;

    "saçlarımı hep kestim tutacak kadar kalmasın dedim
    çünkü bir başkaldırma ancak saçlarından tutulur"

    dizelerinin sahibi, pek kıymetli, pek mühim şair.
    4 ...
  45. 99.
  46. şiirin üç atlısından * * * en mutsuz olanı. 'işten değil aşk' şiiri gönlümde ayrı bir yere sahiptir.
    3 ...
  47. 100.
  48. hiçbir özelliği olmayan bir perşembeyi
    herhangi bir hin-cin-kin fikir ile başkalaştırmaya çalışmıyorum.
    hem zaten altı-üstü,
    "bitse de sinemaya gitsek" dediğimiz, aşırı yorgun bir akşamüstü..
    ve yetmezmiş gibi tembelliğim diz boyu ve dizimde eski zaman mahalle futbolu yaraları.
    ve artmazmış gibi duyduğum "dirseklerin fena çürümüş" cümleleri,
    ki "harbi mi lan" şaşırmasından da emekli oldum.

    "nasıl olsa geçer, nasıl olsa geçmiicek mi ki" sıkıntılarından biri, belli!
    öyle ya adam akıllı sıkıntılarda boğulmayı bile beceremeyen hırslarım var...
    neyse...
    dünyayı kendimden mahrum bırakarak, evet aynen bunu yaparak,
    sadece seni anmak istiyorum.
    istemekle de kalmıyorum.
    her zamanki'lerden çekiyorum birkaç tane.
    ve resmini görmek... çok iyi geliyor.

    hiçbir özelliği olmayan bu rezil perşembeyi,
    seni anarak güzelleştirmeye çalışmıyorum.
    o hala -16.21 itibari ile şu anda bile- aynı perşembe...
    ama yine de... iyi geliyor işte. gelmez mi?
    (gözler kısık, suratta "yemişim" bakışı artı n'apsak gitmeyen yaşamak telaşı, nokta. )

    -ah usta, güzel usta, votka?
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük