yazar tomris uyar'ın eşi. ikinci yeni'nin kendine özgü bir dil-üslup yaratan şairlerindendir. cemal süreya bir şiirinde, 'öldüğü gün hepimizi işten attılar' demiştir uyar için. dünyanın en güzel arabistanı, divan, kayayı delen incir gibi yapıtları vardır. son olarak çıkan bütün şiirleri adı altında külliyatını bulmak mümkündür.
edit: bunu kötü oylayan mal çok karmaşık duygular içinde sanırım.
yaza girmeden yazda, sibernetik, adın, göğe bakma durağı...Turgut uyar, cemal süreyya, edip cansever ve tomris uyar arkadaşlığı; en az orhan veli, oktay rıfat ve melih cevdet arkadaşlığı kadar kıskandıracak türden sıkı bağlar ve çatışmalar içeren efsanevi ilişkilerdir; keşke o zamanlarda yaşasaydım, keşke onlarla oturup sohbet etme olanağım olsaydı dedirtir insana..
sakinim bütün gece boyunca,başımı değişmeyen düşüne koyunca..okuduğumda vurulduğum söz,şair..şiirleri büyük saat adli kitapta toplanmıştır..herkes sevmez,seven bırakamaz kitabını!
üç kere üç dokuz eder, bilirsin.
Birin karesi birdir,
karekökü de
bilirsin " mutlu aşk yoktur"
bilirsin
ama baharda ya da dışarda
sonsuz göğün altında
aşkın aşkla çarpımı
nedendir bilinmez
hep sonsuzdur
büyüleyici şiirlerin sahibi şair. müthiş bir söyleyiş tarzı vardır. bu söyleyiş tarzı 'müthiş'liğini doğallığından alır.
çok özel bir şairdir turgut uyar, benzersiz.
ve işte şiir
ilkin
Bunu kimse söylemedi belki düşündü
çünkü vardır insanın yaşamasında
uyku ve öfke gibi vardır
kimse söylemedi
tuzunu çoğaltan bir denizde
nasıl batarsa güneş öyle
ben de kaçırdım
ki gözüm bütün gün
günboyu lekelerde
kaçırdım ama şöyle de söylenebilir
şiirin bütün geçmişinin dışında
önceden açıklanan her şeyin dışında
örneğin en sıcak ülkelerin yazında
en soğukların kışında
yanarım üşürüm berbat olurum
hiçbir şeye yaramam
ama yine de seni severim
o zaman sen de beni sev
evet
can babanın bir şiiri:
...
ben turgut'la okuşup konuştuğumda
yaşamın umman soluğunu soluduğumda
denize açılır olurdum hep
fethe çıkarcasına
"dünyanın en güzel arabistanı"nı
şiirimizin o en kızıl saçlı levendiyle.
Tütünler Islak kitabı ile 1963 Yeditepe Şiir Armağanını, Kayayı Delen incir ile 1982 Behçet Necatiğil Şiir Ödülünü, ve Büyük Saat (1994) ile Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülünü almış usta şair. *
Kadınlarla yattığım yetse ya
Birde kadınlarla yattığıma inanmam gerekiyor
küçükparmakkapı sokak'ın önünde bir arkada$ımı bekliyordum.
parmakları kesilmi$ eldivenlerin sigara içenlere kolaylık sağladığını öğrendiğim ya$taydım. meftun olmaya alı$maya ba$ladığım zamanlardan biri olduğunu dü$ündüğümdendir ki, önümden geçen ve rüzgarın darbesiyle ka$kolu boğazının soluna doğru dü$mü$ olan kumral kızın gözbebeklerine doğru deruni bir glans yolladım ancak o, reaksiyon vermemeyi tercih etti. takmadım elbet. hani bazen insan a$ık olmak ister ya, kalbini pır pır ettirecek minik heyecanların pençesine dü$mek için kasar; susar ya en konu$acağı yerde, tam o ya$taydım. saate baktım. 45 dakika gecikmi$ti. poetika cafe'nin aurası beni çağırdı o ân. girdim. uzun beyaz saçlarını yele olarak nitelendirebileceğim heybetli bir adam yakınıma geldi ve bana, " çay içer misin dostum? " dedi. tırstım ama kabul ettim. sonrası malum edebiyat payla$ımları : yazarlar, $airler, ele$tirmenler, muharrirler derken konu her zamanki gibi benim ve kar$ımdaki efsunlu adamın favorilerine geldi.
ben, nazım hikmet ran, edip cansever, sunay akın, küçük iskender, paul eluard, rabindranath tagore, cemal süreya, can yücel, nevzat çelik, yılmaz odaba$ı, murathan mungan, akgün akova falan derken adamın söylediği isimle irkilmem ve daha sonra ona, " evet ben bu ismi bir yerden hatırlıyorum! " demem ve ardından o isim hakkında uzun uzun konu$an adamın göğe bakma durağı demesi ile dudaklarımdan çıkan harbi bir "hassiktir" ile doğrulmam, yani bu bahsettiğim olay örgüsü ile aklıma kazınan ismin turgut uyar olu$u ile kendime küfretmem, sığlığıma rücu etmem, komplekslerimden arındırdı beni..
göğe bakma durağı demi$ bir adamın, kaçak ya$ama yergisi gibi bir $iiri yazabilmi$ bir adamın, hızla geli$ecek kalbimiz diyebilmi$ birinin varlığını geç farkettiğim için kendimi asla affetmedim.
munis bir kedi gibi hayalbaz, gözya$larından ta$an akvaryumunun zemininde yoga yapan japon balığı kadar mazo$ist, kulağını kesen van gogh'un siklameni kadar da betimlenmeye müsait bir canlı formu halinde, yağmur yemi$ ortancalarına baktım bahçemizdeki.. yeat s grave çalıyordu, odamda hüzün değil de hınç ve öfke vardı. evet kendimi affetmeyecektim, evet salak olacak ya$taydım, evet akd i mebhusünanh'a sadıktım ama yine de geç kalmı$ sayılmam diyerek turgut babanın $iirlerinin içine attım kendimi. tuzlu bir yutkunma, buruk bir tad hissediyordum ama;
Tavrım bir çok şeyi bulup coşmaktır
Sonbahar geldi hüzün
ilkbahar geldi kara hüzün
Ey en akıllı kişisi dünyanın
Bazen yaz ortasında gündüzün
sevgim acıyor
Kimi sevsem
Kim beni sevse
Yapı Kredi Kültür Sanat ve Yayıncılık a.ş.'nin isteğiyle bir çok internet sitesinde şiirleri erişime kapatılmış şairdir.
örnek; http://www.siir.gen.tr/
'insan hatırlamıyor dün ne yediğini
zaten yediğimiz ne ki hatırda kalsın'
diyerek baba büyüksün dedirten şair. (arz-ı hal).
edit: bu entry kötülendi ya, helal olsun.
aşkım da değişebilir gerçeklerim de
pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
yan gelmişim dizboyu sulara
hepinize iyiniyetle gülümsüyorum
hiçbirinizle dövüşemem
siz ne derseniz deyiniz
benim bir gizli bildiğim var.