adli tıp tarafından da zehirlendiği tespit edilmesine rağmen üstü örtülen suikasttir.
acaba hangi maslahatlara binaen üstü örtülmüş ve arkasındaki karanlık odaklar korunmuştur merak konusudur.
özellikle milletin kalbinde taht kurmuş (!) siyasi otoritenin muhsin yazıcıoğlu'na yapılan suikastta olduğu gibi olayın üstünü kapatmış olması oldukça dikkat çekicidir.
Suikastten hemen sonra kürsüden inmeyi reddetmiş konuşmasına devam etmiştir ve akıllara kazınan şu cümleyi söylemiştir: "Allah'ın verdiği ömrü onun isteğinden başka alacak yoktur ve bizlerde ona teslim olmuşuzdur"
sürekli saklanmış suikasttir. bu yıl olmuş hala neden yapılıp yapılmadığına dair insanlar muallakta kalıyor anlamıyorum. yapıldı işte. hayret bir şey amk.
yapıldı ve öldürüldü. öncekileri zaten saymaya gerek yok.
gerçek faillerin asla ortaya çıkarılamayacağı suikast. her yönüyle muamma. işin ilginç tarafı, muamma kalmasında bizzat özal’ın kendisinin de katkısı vardır.
kartal demirağ tarafından vurulma olayını kastediyorsanız, onun arkasında o devrin ekelerinden Erol simavi'nin parmağı vardır. sebebi de gazete kağıdına yapılan büyük zam sonrası karşılıklı atışmaları ve restleşmeleri. maksat öldürmek değil gözdağı vermektir. kayda değer olmayan husumete dayalı adi bir vakadır..
kalp krizi sonucu vefatını kastediyorsanız, evet faili meçhul bir cinayettir. zehirlenmiş, kalp krizi süsü verilmiş bir suikasttır. kesinlikle. aydınlatılamaz. çok zor. maşaları bulursunuz ama asıl o Maşaları tutan ele ulaşamazsınız..
olayın arkasında Amerika ve israil, PKK ve kürdistan meselesi, cıa ve mossad bağlantısı ve içerideki gladyonun parmağı vardır..
Ahmet Özal son dönemde Turgut Özal'ın ölümüyle ilgili iddialı açıklamalarda bulundu. 1988 yılında Özal'a düzenlenen suikastin ardında Erol Simavi ve dönemin MGK Genel Sekreteri Sabri Yirmibeşoğlu'nun olduğunu iddia etti.
Babasının zehirlendiğini de iddia eden Özal, bunu Ergenekon'un yaptığı imasında bulundu. Nitekim Turgut Özal'ın kardeşi Korkut Özal da daha önce benzer açıklamalarda bulunmuş ve Özal'ın zehirlenmesinden Süleyman Demirel ve Hüsamettin Cindoruk'u sorumlu tutmuştu.
Özal'ın öldüğü gece GATA'da doktorluğunu yapan Prof. Dr. Mustafa Sarsılmaz dün Hürriyet Gazetesi'ne Özal'a otopsi yapılması teklifini Özal Ailesi'nin reddettiğini açıklarken, ilginç bir hatırlatma da Bizim Anadolu Gazetesi'nden geldi.
Ahmet Özal 14 Mayıs 2006 tarihinde Vatan Gazetesi'ne yaptığı açıklamada Babası Turgut Özal'ı Sovyetler Birliği'nin öldürdüğünü iddia etmişti. Ahmet Özal şunları söylemişti: "O dönemde Turgut Özal Türkiye Cumhuriyetleri ile çok ilgileniyordu. Türk dünyasını biraraya getirmeye çalışıyordu. Fakat Sovyetler Birliğinin dağılma sürecinde bu bazı insanları rahatsız etti. Özal,21inci asır Türklerin asrı olacaktır. Adriyatikten Çin Seddine kadar dedi. Bu çok iddialı bir laftı. Bunun üzerine rahatsız olan bir dış dünya vardı. Nitekim bu sözü söylediği seyahatin dönüşünde öldü. Bunları dikkate alıp düşünmek lazım. Ben hep söylüyorum. Bu ölüm dış kaynaklıdır.
Bu benim teorim. Babamı Sovyetler Birliği öldürttü. Sovyetler Birliğinin dağılması sürecinde Rusyada bu dağılımı istemeyen aşırılar vardı ve babamın iddialı sözleri üzerine bir şeyler yapmaları gerekiyordu. Ve bence babamın idamının kararını onlar verdiler."
Kısacası Ahmet Özal değişik dönemlerde basının önüne çıkarak babasının ölümünü farklı kesimlere bağlıyor. Bir hatırlatma daha yapalım, Sovyetler Birliği Özal'ın ölümünden 1,5 yıl önce dağılmıştı.
rusya öldürdü.
amerika öldürdü.
ergenekon öldürdü.
derin devlet öldürdü.
fetö öldürdü.
bir tek ben öldürmedim rahmetliyi...
tamam, nasıl öldürüldü?
zehirlendi.
mezarında bile rahat bırakılmadı, mezarı açıldı, örnek alındı, incelendi.
sonuç: rakamla "0" yazıyla "sıfır" koskoca bir hiç.
ama bu işte iyi ekmek var.
siyasal islam'ın çıkarcılığı ve yalanı.
binlerce yıl önce ölmüş insanların hayvanların neden öldüğünü bırakın nasıl yaşadığını ne yediğini ne rahatsızlıklar geçirdiğini bilen bilim mezarı orada, ölüsü orada olan birinin rahmetli özal'ın neden nasıl öldüğü veya öldürüldüğü zehirlendiğini bulamaz?
tıpkı gezi parkı protestolarından menfaat elde etmek için başörtülü bacımıza saldırdılar, camide içki içtiler bu cuma açıklıyoruz, görüntüler elimizde yalanı gibi özal suikastı diyerek her ölümden her trajediden bir çıkar bir menfaat bir popülarite sağlama çabası.
en komik olan da mezar açıldı. örnekler alındı incelendi. özal ailesi de örnekleri sanırım amerika mı avrupa'ya mı ne yollamıştı. sonuç ne oldu?
türkiye'de 382 sayfalık yayınlandı.
bakın ne diyor: “otopsi örneklerinde saptanan ağır metal (kadmiyum dahil) düzeylerinin Türkiye'de normal popülasyonda saptanan doku düzeyleri ve çeşitli ülkelerdeki normal popülasyon sonuçları ile literatürde yer alan postmortem (ölüm sonrası) doku düzeyleri ile uyum gösterdiği, bu nedenle ağır metal (kadmiyum dahil) maruziyeti ile öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığının” gibi resmi raporlara rağmen...
insanlara savcılar ergenekon davalarında "8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın zehirlenmek suretiyle öldürülmesi suçuna iştirak ettiğiniz sonucuna varılmıştır. Bu suçlama ile ilgili ifade veriniz." diye yazı yollayıp dava açtılar, insanları hapse attılar.
özal ailesinden birileri ve siyasal islam yine ölüm trajedi üzerinden prim yaptı popülerite oldu, reyting kazandı. basit bir ölümü kullandılar. mezarında birileri babalarını birileri insanları rahat bırakmadı.