fadime şahin vakasını hatırlatıyorum hepinize arkadaşlar. o zamanlar türbanlı insanlara sokakta laf atalırken ve de onlara yönelik tacizlerde bulunan hatta başörtüsünü eliyle çeken insanlar gördüm. evet hem de ankara da. üniversitelerde elinde tepsiyle yemek kuyruğunda bekletilen başörtülü insanlardan bahsetmiyorum bile.
aslında türban tartışmalarının alevlendiği şu dönemlerde tekrar tüm başörtülü insanları lekelemek ve onları zor durumda bırakmak adına fadime şahin gibi bir olayın gerçekleşmesini beklemek mantıklı olsa gerek.
nasıl mini etek giyen bayanlara orospu gözüyle bakmak mantıksızsa başörtüsü takan insanlara bu muameleyi yapmak çok yanlıştır. bu iki davranış arasında ise hiç bi fark yoktur.
gerçekdışı bişeydir. bu ülkede kimse türban takana cüzzamlı muamelesi yapmaz, bunu türban takanlar da onların aieleri de çok iyi bilirler. hiç kimse kimsenin karısına kızına kafasını çevirip bakmaz türkiye' de türban taktığı için. ha bakan varsa, aşağılayan varsa şerefsizdir hem de en az başı açık kadına, kıza fahişe damgasını vuranlar kadar. gelelim kamu kurumlarına, okullara girememelerine türbanlı kardeşlerin. olay rant haline dönüştürülmeden nerdeydi aklınız? şu anda konu çok farklı yerlerdedir bunun herkes farkında. babaannemin başörtüsü muhabbetleri artık tedavülden kalkmıştır. olay tamamen siyasidir, politiktir, ekonomiktir şu andan sonra. toplumda kutuplaşma maalesef olmuştur. duygu sömürüsüne devam etmektense gerçekten mantıklı çözüm üretilmeye çalışılmalıdır herkesçe. demokrasi bıçak sırtıdır, herkes başkasına yontarsa sonuç üretilmez, halk piyon olmaktan kurtulamaz. kaldı ki türkiye cumhuriyeti, yobaz düşünceler ile kurulduğu günden bu yana sürekli mücadele etmek zorunda kalmış farklı yapıda bir cumhuriyettir. ne iran' dır, ne ırak. mustafa kemal' e suikast düzenlemeye çalışanlar da dinin arkasına saklanarak yapmadılar mı bunu. ama amaç neydi? sadece para, pastadan pay almak. inanarak mı müslümandılar? hayır.
türban takmayana orospu muamelesi yapıldığını gören gözler için romantik bir ajitasyon kalıbı olmaktan öte değer taşımayacak söz öbeğidir. bu kalıp o kadar tutulmuştur ki mağdur edebiyatı cihetinde, hiç kimse artık çözmek için uğraşmamaktadır bu sorunu. herkesin keyfi yerindedir gerçekten başörtülü olduğu için yükseköğrenim göremeyen mağdur birkaç bayan hariç.
bu işin en kralını asker yapmıştır.cumhurbaşkanı abdullah gül'ün kktc ziyareti esnasında hayrunnisa gül'ü gördükçe hortlak görmüş gibi kaçacak delik aramışlardır. hatta havaalanında selamlama komitesinden bir komutan e-5'te yanlışlıkla ters şeride girmiş şöför edası ile panikleyip yolunu değiştirmiştir.
- komutanım cumhurbaşkanı'nın onuruna verilen akşam yemeğine katılacak mıyız?
- cumhurbaşkanı'nın eşi de orda mıymış?
- evet komutanım
- yok ben tokum zaten !
türban takanlara kimsenin cüzzamlı muamelesi yaptığı yoktur.
türbana karşı olanlar diye sınıflandırılan insanların çoğu eşitlikten, demokrasiden ve insan haklarından yanadır.
karşı olduklarıise kişilerin özgür iradeleriyle örtünmeleri değil, örtünme iradesininin ve eyleminin simgeleştirilerek, görünmez niyetleri kamufle etmek için kullanılmasıdır.
din kimsenin tekelinde değildir. sadece insan ile yaratan arasındaki bu ilişkinin başka çıkarlar ile sömürülmesine, bu sömürünün örtünme özgürlüğünün kısıtlanması başlığı altında yapılmasına razı olmayan bir çok kişi başlıktaki gibi yaftalanmaktadır.
hemen hemen herkesin ailesinin içinde tülbentli bir yakını vardır ve bu başörtüsü o kişiyi aileden dışlayan bir şey değildir.
ya da geçende yolda gördüğüm bir kadından bahsedeyim. üzerinde krem rengi bir etek ceket, ince çorap krem rengi burnu açık bir topuklu ayakkabı, yerinde ve abartılı olmayan bir makyaj, bilumum takılar ve kafasında bir türbanımsı... türbanımsı diyorum çünkü saçlarını örtmekle beraber arka kısmında öylesine özenli bir şekilde bir topuzumsu yapılmış ki dönüp dönüp bakmaktan kendimi alamadım. başörtüsünün kumaşı ile yapılmış olan bu şekle ne demek lazım bilmiyorum ama gül biçimi verilmiş bir topuza benziyordu. kadın örtülü ama alabilidğine dikkat çekici ve itinalı görünüyordu ki (birkaç ayrıntı dışında).
aklımda bir kaç soru kaldı? günah olduğuna inandığın için örtünüyorsun ve günahın temelinde sana helal olmayan kişilerin dikkatini çekmemek var. ama kardeşim saçların açık olsa bu denli dikkat çekmezdin ve incelenmezdin ki? kendini örttüğün mü yoksa göze batar hale mi getirdiğin tartışılır. bacakların görünmesin diye ten rengi ince çorap giymişsin, o zaman yırtmaç ta olmasın eteğinde, daha dikkat çekici oluyor. bir de ayağına burnu kapalı bir ayakkabı giy, çorabın ucu görünüyor hoş değil.
özetle hem kendimi örteyim diye hareket eder biçimde ama kendini iyice göze batar hale getiren insanların davranışları ile inandıkları arasında bir mantık kurmamaları beni rahatsız ediyor. hem bunlar hem de derdi örtünme özgürlüğünü elde etmekten çok bu meseleden çıkarlar sağlamaya çalışanlar...
"cüzzam sensin o da sana girsin" bakışı atılarak çözülebilecek sorun.
çözülmez diyosun, kategorizasyoncu beyinler gerçeği anlayana kadar varsın çözülmesin.
